KONKORDATO İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI

T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2009/6910
K. 2009/9025
T. 8.10.2009
2004/m.298/a
DAVA : Davacı vekilince hasımsız olarak açılan konkordatonun tasdiki davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde alacaklı Akbank TAŞ. vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: 
KARAR : Davacı vekili, taşıma işi yapan müvekkili şirketin 2000 ton taşıma kapasitesine sahip olduğunu, mali durumu bozulan şirketin borçlarının % 100'ünü faizsiz olarak 48 ayda ödeyeceğini ileri sürerek konkordato mühleti verilmesini talep etmiş, icra mahkemesince borçlu şirkete 3 ay konkordato mühleti verilerek konkordato komiseri tayin edilmiş, konkordato komiserinin raporu 25.02.2009 tarihinde ticaret mahkemesine gönderilmiştir. 
Mahkemece konkordatonun tasdiki için İİK.'nun 298. maddesinde öngörülen koşulların oluştuğu, konkordato tasdik harcının yatırıldığı gerekçesiyle konkordatonun tasdikine, borçlunun tüm borçlarını 48 ayda aylık taksitler halinde ödemesine, rehin alacaklısı Akbank A.Ş. alacağını teminat altına alan rehinli taşınır malların satışının 1 yıl süreyle ertelenmesine karar verilmiş, hüküm Akbank A.Ş. vekilince temyiz edilmiştir. 
İİK.'nun 298/a maddesine göre konkordatoyu tasdik eden hakim, borçlunun talebi üzerine, tasdik kararından itibaren en fazla bir yılı geçmemek ve erteleme süresince işleyecek olup mevcut rehinle karşılanamayan faizler teminatlandırılmış olmak kaydıyla rehinli taşınır ve taşınmazın konkordato talebinden önceki bir alacak nedeniyle satışını erteleyebilir. 
Hükme göre satışın ertelenmesine karar verilebilmesi için bu alacaklıların tasdik duruşmasına bizzat çağrılması gerekir. Tüm alacaklılara yönelik ilan yeterli değildir. Mahkemece anılan hükme uygun işlem yapılmadan satışın ertelenmesine karar verilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir. 
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 08.10.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi. 


T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/8960
K. 2008/3405
T. 3.4.2008
2004/m. 307
DAVA : Taraflar arasındaki birleşen konkordatonun feshi-itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince duruşmasız, davalı vekilince de duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de, davanın niteliği itibariyle bu isteğin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: 
KARAR : Davacı vekili, davalının teklif ettiği konkordatonun tasdik edildiğini, müvekkiline konkordato projesine uygun ödeme yapılmadığını ileri sürerek konkordatonun feshini talep etmiş, birleştirilen dosyada davalının takibe itirazının iptali ile takibin devamına, % 40 İcra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir. 
Davalı, davacıya olan borcunu ödediğini belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece davacının fesih talebinde haklı olduğu, takip tarihi itibariyle 107.043,89.-YTL alacağı bulunduğu gerekçesiyle konkordatonun davacı yönünden feshine birleşen davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 
Alacaklı tasdik edilen konkordatonun kendisi yönünden feshini İİK'nun 307. maddesi uyarınca isteyebilir. Hükme göre alacaklının konkordatonun feshini isteyebilmesi için tasdik edilen konkordatodan etkilenmesi gerekir. Konkordatodan etkilenmeyen alacaklının konkordatonun feshi davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından fesih davası açamaz. Davacı alacaklının alacağı rehinle teminat altına alındığından konkordatodan etkilenmez. Ancak, daha sonra rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takipten sonra rehin açığı oluştuğundan ve rehin açığını alacaklı konkordato şartlarına göre isteyebileceğinden konkordatonun feshi davası açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Davalı borçlu, konkordato şartlarına göre ödeme yaptığını kanıtlayamadığından konkordatonun feshine karar verilmesinde ve alacak miktarını saptayan ayrıntılı ve gerekçeli bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığından tarafların temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanması gerekmiştir. 
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı on ama harcının temyiz edenden alınmasına, 03.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi. 




T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2009/9424
K. 2009/11204
T. 25.11.2009
2004/m. 298
DAVA : Davacı vekili tarafından hasımsız olarak açılan konkordatonun tasdiki davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde alacaklılardan I. Bank A.Ş. vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: 
KARAR : Davacı vekili, müvekkili şirketin kule vinç imalatı yaptığını, şirketin işlerinin bozulduğunu, borçlarını ödeyemez hale geldiğini, alacaklılara alacağının % 85'ini faizsiz ödeyeceklerini ileri sürerek konkordato mühleti talep etmiş, icra mahkemesince mühlet talebi kabul edilerek 14.11.2008 tarihinden itibaren 3 ay konkordato mühleti verilerek konkordato komiseri tayin edilmiş, konkordato işlemlerinin tamamlanamaması üzerine mühlet 2 ay uzatılmış konkordato komiserinin hazırladığı rapor süresinde ibraz edilmiştir. 
Mahkemece, konkordatonun tasdiki için gerekli şartların bulunduğu, alacak ve alacaklı çoğunluğun oluştuğu, alacaklıları zarara uğratma kastı bulunmadığı, konkordatonun başarı şansının mevcut olduğu gerekçesiyle konkordatonun tasdikine karar verilmiş, hüküm I. Bank A.Ş.vekili tarafından temyiz edilmiştir. 
SONUÇ : Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, I. Bank A.Ş. vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 25.11.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi. 
yarx
T.C.
YARGITAY
19.HUKUK DAİRESİ
E. 2009/8322
K. 2009/9981
T. 2.11.2009
2004/m. 298
DAVA : Taraflar arasındaki konkordato davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: 
KARAR : Davacılar vekili, 3.000 dönüm üzerinde arazi sahibi olduklarını ve bu arazi üzerinde çiftçilik yaptıklarını, ülkemizdeki kuraklık nedeniyle arazilerden istenilen verimin alınamadığını ve borçları ödemekte geciktiklerini ancak mevsimlerin normale dönmesi ile 2.000.000.TL civarındaki borcu 2 yıl içinde elde edilecek geliri ile %39 faizsiz olarak ödenmesinin mümkün olduğunu iddia ederek konkordatonun tasdikini talep etmişlerdir. 
Mahkemece, davacıların mehil talebi üzerine İcra Tetkik Merciinde davacılara mehil verildiği ve alacaklıların alacaklarını kayıt ettirdikleri ve gerekli hesapların sağlandığı, ancak sunulan projenin mevcut 2.672.769 TL borcun yasanın öngördüğü şekilde tasfiye etmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle konkordatonun tasdik talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. 
SONUÇ : Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacılar vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 02.11.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi. 





T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/17059
K. 2005/21568
T. 8.11.2005
2004/m.287,289,304
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü: 
KARAR : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; 
Somut olayda uygulanması gerekli İİK' nun ( değişiklikten önceki ) 289. maddesinde "rehinli alacaklar müstesna olmak üzere, mühlet içinde borçlu aleyhine hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur", aynı yasanın 287/son maddesinde ise "...borçluya karşı başlatılan takiplerin konkordato mühletinin bitiminden sonraki dönem için durdurulmasına ve borçluya karşı yeni takip yapılamayacağına karar verilemez" düzenlemeleri yer almaktadır. Uyuşmazlığa konu olayda takip 15.05.2001 tarihinde başlamış, bu tarihten sonra 12.06.2001 tarihinde 2 ay müddetle konkordatomehli alınmıştır. Her ne kadar bu mühletin bitmesinden sonra 30.10.2002 tarihinde şikayetçilere ödeme emri gönderilmek sureti ile takibe devam olunmuş ise de, bu icra işleminden önce 06.03.2002 tarihinde Adana Asliye Ticaret Mahkemesince konkordatomehli dosyasının tasdikine karar verilip işin esası sonuçlandırılmıştır. 
Bu durumda, borçlular hakkında konkordatoya tabi borçlar için artık konkordato koşullarına göre takip yapılması mümkün olduğundan, anılan borçlar için cebri icra işlemleri yapılamaz. Cebri icra yolu ile yapılan takibin durması için konkordatonun tasdikinin kesinleşmesine gerek yoktur. Aksinin kabulü konkordato kurumunu işlemez hale getirebileceği gibi, diğer alacaklılar yönünden de aleyhlerine sonuç doğurur. 
Ancak İİK' nun 304. maddesinde öngörülen hacizlerin düşmesi için "doğuracağı kesin sonuç bakımından konkordato tasdik kararının kesinleşmesi gerekir. İcra mahkemesince şikayetin bu çerçevede değerlendirilip takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile ret kararı verilmesi isabetsizdir. 
SONUÇ : Borçlular vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.'nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 8.11.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi. 



T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/1662
K. 2005/4706
T. 8.3.2005
2004/m.295
818/m.84,492
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü: 
KARAR : Borçlar Kanunu'nun 492. maddesinde; "Asıl borç, herhangi bir sebeple sakıt olunca kefil beri olur" hükmüne yer verilmiştir. İflastan sonra konkordatoyu düzenlenen İİK.nun 309/2. maddesinin yollaması ile aynı Kanunun 295/1. maddesinde ise; "konkordatoya muvafakat etmeyen alacaklı müşterek borçlulara ve borçlunun kefillerine ve borcu tekeffül edenlere karşı bütün haklarını muhafaza eder" hükmü yer almaktadır. Bu hüküm Borçlar Kanunu'nun 492. maddesinde yer alan ana kuralın istisnasını oluşturmaktadır. 
Somut olayda alacaklı banka, kredi sözleşmesinin borçlusu Yurttaşlar Yapı A.Ş. ile kredi sözleşmesinde müteselsil kefil olan Sait Yurttaş ve diğer borçlular aleyhinde genel haciz yolu ile 16.09.1991 tarihinde ilamsız takip başlatmış olup, bu takip kesinleşmiştir. Şikayetçi borçlu İİK.nun 71. maddesine dayalı olarak itfa ve zamanaşımı nedeniyle takibin iptalini istemiştir. Diğer takip borçlusu Yurttaşlar Yapı Endüstri A.Ş.'nin Kayseri 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1992/94 esas - 1993/795 karar sayılı ve 21.12.1993 tarihli kararı ile iflasına karar verildiği ve anılan şirketin iflastan sonra konkordato talebinin Kayseri Ticaret Mahkemesinin 09.02.2000 tarih, 1999/387 esas - 2000/53 karar sayılı kararı ile tasdik edildiği ve sonrasında konkordato onama kararında belirtilen borcu ödeyerek borcun ödendiğine dair Kayseri Ticaret Mahkemesinden 2001/55 esas - 2001/275 karar sayılı ve 06.03.2002 tarihli karar aldığı görülmektedir. Ancak Kayseri Ticaret Mahkemesinin anılan Konkordato tasdik ilamından da anlaşılacağı üzere alacaklı banka konkordatoya "muvafakat etmemiş" olup, İİK.nun 295. maddesi hükmüne göre müteselsil kefil konumunda bulunan şikayetçi borçlu Sait Yurttaş'a karşı takipten sonra doğan tüm alacak haklarını isteme hakkına sahip bulunmaktadır. Bu nedenle İcra Mahkemesinin konkordatoşarları çerçevesinde diğer borçlu şirketin borcu ödediğinden bahisle takibin iptaline karar vermesi isabetsizdir. 
Öte yandan, bakiye alacağın hesaplanmasında takip talepnamesinde ayrıca belirtilmesine gerek bulunmaksızın BK.nun 84. maddesinin re'sen uygulanması gerektiğinden, Mahkemenin bu yöne ilişkin gerekçesi de doğru görülmemiştir. 
Mahkemece yapılacak iş; takip talebinde kesinleşen borç miktarı ve faiz oranı esas alınarak İİK.nun 71. maddesi çerçevesinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile tüm ödemeleri öncelikle faize mahsup etmek suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. 
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366. ve HUMK. 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 08.03.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi. 




T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2001/11085
K. 2001/11990
T. 2.7.2001
2004/m.35, 42, 58, 264, 257, 289
DAVA : Merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : 
KARAR : Borçlunun şikayeti konkordato mühleti içinde yapılan ihtiyati haciz işleminin usulsüz olması ve esas takibe geçilmesi nedeni ile artık İhtiyati haczin gerçekleştirilemeyeceğine yöneliktir. 
İncelenen icra dosyalan kapsamına göre ihtiyati haciz kararı konkordatomehli verilmesine ilişkin süre içinde alınmıştır. Hukuk Genel Kurulunun 16.2.2000 tarihli ve 2000/12/49 esas sayılı 2000/94 sayılı kararında belirlendiği üzere "ihtiyati haciz karan tedbir niteliğinde olduğundan, ve takip muamelesi sayılamayacağından, konkordato mühleti ve tasdiki süresinde ihtiyati haciz kararı uygulanabilir." 
Ancak, uyuşmazlıkta ihtiyati haciz kararından sonra alacaklı tarafından takip açılmış borçluya ödeme emri gönderilmiş, daha sonra alacaklı taraf ihtiyati haczin, yeniden uygulanmasını ve muhafaza tedbiri alınmasını istemiştir. 
İcra dosyanın bulunduğu aşama dikkate alındığında artık yapılan işlem, ihtiyati haciz işlemine yönelik tedbir mahiyetinde değildir. İcrai işlem niteliğindedir. Bu durumda konkordatomehli içerisinde icrai işlem yapılamayacağından mercice haciz ve muhafaza işleminin iptaline karar verilmesi gerekmektedir. 
Mercice, şikayetçinin talebi dikkate alınarak haciz ve muhafaza işleminin iptaline karar verilmesi gerekirken talep aşılarak takibin iptaline karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. 
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366. ve HUMK. 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 2.7.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi. 



T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1988/12-836
K. 1989/72
T. 8.2.1989
2004/m.301/1
DAVA : Taraflar arasındaki "iflas davasından" dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 6. Ticaret Mahkemesince davanın subutuna dair verilen, kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 9.3.1988 gün ve 1988/1762-2784 sayılı ilamı ile; ( ... iflas, konkordatonun reddine dair kararın kesinleşmesinden itibaren yedi gün içinde istenebilir. Kesinleşmesi için ilan şart olmadığından yedi günlük süre ilandan başlamaz. Binnetice ilamın kesinleşmesinden itibaren iflas istenir. Bundan evvel iflasının istenemeyeceği, duruşma sırasında kararın kesinleşmiş olmasının davanın zamanında açıldığının kabulünü gerektirmediği düşünülmeden iflasa karar verilmesi isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. 
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: 
KARAR : İcra ve İflas Kanunu'nun 301/1. maddesi hükmünce: "Konkordato tasdik olunmaz yahut mühlet kaldırılırsa alacaklılardan birinin yedi gün içinde vukubulacak talebi üzerine iflas yolu ile takibe tabii borçlunun derhal iflasına karar verilir." Burada getirilen kural doğrudan doğruya dava koşulu ile ilgili olup dava tarihinde gerçekleşmesi zorunludur. Olayda dava tarihinde bu koşulun dava tarihi itibariyle gerçekleşmemiş bulunduğu anlaşıldığına göre bozmaya uyulmak icabederken, yargılama sırasında sözü edilen koşulun gerçekleşmiş olduğu gerekçesiyle direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. 
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 8.2.1989 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi. 


Muhammed Furkan KIZILATEŞ

Some say he’s half man half fish, others say he’s more of a seventy/thirty split. Either way he’s a fishy bastard.