DENİZ TİCARETİ HUKUKU DERS NOTU




DENİZ TİCARETİ HUKUKU DERS NOTU

07.02.17

  • Gemi: suda(nehir, göl, deniz) hareket imkanına sahip, pek küçük olmayan su aracıdır.
Geminin Unsurları
  • 1. Suda hareket imkanı: Suda tek başına hareket etmesi gerekli değildir. Römorkör ile çekilmesi de yeterlidir. Uygulamada henüz motoru takılmamış bir aracın ya da kaza üzerine hareket gücünü kaybetmiş araçların da gemi özelliği olduğu kabul edilmektedir. Gemi henüz inşa ediliyorsa, kızaktan inip hareket ettiği an gemi vasfı kazanır. Kızaktan inmemişse henüz sadece gemi siciline kayıtlı bir yapıdır.
  • 2. Pek küçük olmama: Deniz örf ve teamüllerine göre yolculuğu icra edebilecek, deniz tehlikelerine karşı koyabilecek güç ve ebatta olmalıdır. Sandal bu anlamda deniz ticareti kapsamına girmez.
  • 3. Amacı suda hareket imkanına bağlı olmalı: Sözgelimi bir gemi; otel, kumarhane olarak kullanılıyorsa bunun daimi olarak mı yoksa geçici olarak mı bu amaca tahsis edildiğine bakacağız. Bir gemi daimi olarak otel, kumarhane vs hizmeti veriyorsa gemi vasfına haiz değildir. Fakat geçici ise gemi vasfı vardır. Deniz uçağı nasıl değerlendirilmeli? Deniz uçağının faaliyet alanı havadır.
  • Yüzer yapılar? Bunlar gerektiğinde sabitleştirilebilen, ama her halükarda suyun altında veya üstünde hareket edebilen tüm yapılardır. Örneğin; petrol sondaj platformu, yüzer vinçler. Bunlar da eğer 3 unsuru taşırsa gemi vasfına haizdir. Yüzer vinç uluslararası teamülde de gemi kabul edilir; ama yüzer vinci duba üstüne sabitlersek bu artık gemi olamaz(duba, şamadıra gemi vasfına haiz değil).
  • Gemi vasfına haiz olma Deniz Ticareti Hukuku’na ilişkin hükümlerin uygulama bulması açısından önemlidir. Örneğin; çatma hükümleri. Çatma: aralarında sözleşmesel ilişki olmayan iki ya da daha fazla geminin çarpışmasıdır. Çatma bir haksız fiildir. Her zaman bir teknik kusurdan, yani sevk idareden kaynaklanan bir sorundan ve Çatışmayı Önleme Tüzük’üne aykırılıktan meydana gelir. Örneğin; manevra hatası. Çatmadan sonra ekspertiz(survey) raporu hazırlanarak kusur oranları belirtilir. Tek tarafın kusuruyla gerçekleşebileceği gibi iki tarafın kusuruyla da(müşterek kusur) gerçekleşebilir. Diyelim ki seyir halindeki bir gemi, karşıdan gelen bir geminin açıkça Çatışmayı Önleme Tüzük’üne aykırı olarak hareket ettiğini görüyor ve kendisi tüzüğe uygun yolunda devam ediyor. Ancak kaptan tüzüğe uygun hareket etmediği takdirde çatma meydana gelmeyecek. Dolayısıyla kendisi tüzüğe uygun hareket etmekte direniyor ve çatma meydana geliyor. Ekspertiz yapılıyor ve  ben tüzüğe uygun hareket ettim ama karşı taraf uymadı; bu tek tarafın kusuryla meydana gelen bir çatmadır, müşterek kusur yoktur diyor. Tüzüğe sonuna kadar uygun hareket eden bu kaptan kusurlu kabul edilebilir mi? Uluslararası alanda kaptana”ship-master” derler. Kaptanın, geminin yegane hakimi olarak, esas görevi gemiyi ve yükü salimen varacağı yere ulaştırmaktır. Ve bunun için gereken herşeyi yapmakla yükümlüdür. Kaptan kazanın meydana geleceğini öngörüyorsa tüzüğe uymayarak o çatmayı önlemelidir.
  • Römorkör sözleşmesinde çatma hükümleri uygulanmaz.
  • Gemi hukuken taşınır maldır. Ama bazı hükümlerin(cebri icra, ipotek, intifa) uygulanması bakımından taşınmaz olarak muamele görür.
Bütünleyici Parça, Eklenti ve Sair Parçalar
  • Geminin bütünleyici parçaları ve eklentileri ile bunlara dahil olmayan sair parçaları söz konusudur.
  • Bütünleyici parça geminin umumi donatımını ifade eder. Telef, tahrip veya tağyir edilmedikçe gemiden ayrılması mümkün olamayan bu parçalar bütünleyici parçalardır. Örneğin; makine, radar, dümen, pusula gibi. Bunlar sözleşme ile ayrı tutulamaz.
  • Eklentiler ise denizcilikörf ve teamülleri gereği veyahut malikin açık arzusuyla geminin kullanılması, işletilmesi ve gemiden yararlanılması için gemiye eklenen parçalardır. Örneğin; vinçli gemilere modern limanlarda ihiyaç yokken modern olmayan limanlarda ihtiyaç vardır. İşte o vinç ayrılması mümkün olmasa da eklentidir. Çünkü geminin işletilmesi için vardır.
  • Eklentiye bir diğer örnekler; ağlar, usturmaca, filika. Usturmaca gemilerin yanaşırken zarar görmemesi içindir.

Filika ise can güvenliğini sağlar.
  • Sair şeyler bunun dışındaki şeylerdir. Örneğin; yakıt, kumanya.
  • Bütünleyici parçanın kaderi aslın mukatteratına bağlıdır.
  • Bütünleyi parça gemiden ayrı tutulamaz. Bütünleyici parça öyle birşeydir ki;onsuz gemi hareket edemez.
  • Eklenti sözleşme dahilindedir. Ama sözleşme dışı tutulabilir.
  • Sair şey sözleşme dışındadır, ben istersem dahil ederim.
Ticaret Gemisi
  • Bizim için önemli olan geminin ticaret gemisi olup olmadığı hususudur.
  • Ticaret gemileri, suda ticari kazanç amacına tahsis edilmiş veya fiilen böyle bir amaç için kullanılan tüm gemilerdir.
  • Eğer bir eğitim araştırma gemisi bir seferliğine portakal taşırsa, o sefer için ticaret gemisi sayılır ve deniz ticareti hukuku hükümlerine tabi olur.
  • Kurtarma, kıyı emniyeti, römorkör gemileri? Bunlar UlaştırmaBakanlığı’na ait olsa da olmasa da bedavaya iş yapmıyorlar. Bu nedenle ticaret gemileridir. TOF: Kurtarma faaliyetinde bulunurken imzalanan sözleşmedir. Rehin hakkı tesis eder. İmzalanmazsa, kendi kendime kurtarabilirim derse, liman müdürüne gideerk planını sunar ve kurtaramazsa TTK hükümleri uygulanır. Kurtarma ve römorkaj hizmetleri tekel mi olmalıdır? Evet. Çünkü seri hareket etmek gereken bir alandır.
  • Ticari olmayan gemiler: Eğitim-araştırma, öğretim, bilimsel araştırma, donanmaya bağlı harp gemileri ve yardımcı gemiler, özel yatlar, münhasıran kamu hizmetine tahsis edilmiş gemilerdir.
  • Çatma, kurtarma, donatanın sorumluluğu, donatanın sorumluluğunun sınırlandırılması-> tüm gemilere. cebri icra, kaptan-> yatlar ve eğitim-araştırma gemilerine de uygulanır.
  • Ticari yatlar için Türk Uluslararası Gemi Sicili diye ikinci bir sicil daha var(mış).
  • Ticareti sadece yük taşıma değil; yolcu taşıma olarak da düşünmeliyiz.
Sefere Elverişlilik
  • Geminin “başlangıçta” sefere elverişli olması esastır. Başlangıçtaki elverişlilikten yüklemenin başlangıcından yolculuğun başlangıcına kadar olan süreci anlamaktayız. Sefere çıktıktan sonraki everişli olmama özen borcuna aykırılığı oluşturur.
  • Sefere elverişlilik, geminin; 1. yola 2. yüke 3. denize elverişli olması şeklindedir.
  • İstanbul’dan sefere çıkan bir gemi tütün taşımaktadır. Gemiye daha sonra Marsilya’da pirinç yüklenerek Barcelona’ya doğru yola çıkar. Tütün bakımından başlangıçtaki elverişlilik için İstanbul; pirinç için Marsilya limanı dikkate alınır.
  • Denize elverişlilik: Umumi donanım bakımından deniz tehlikelerine karşı koyabilecek güçte olmasıdır. Makine, kazan, elektrik tesisatı, radar gibi olmazsa olmaz parçaları olması gerekir. Geminin dümeni kitlendiği için limana çekilmiş ve dümenin sefer sırasında sorun çıkarması kaçınılmaz olduğu anlaşılmışsa başlangıçtaki bir  elverişsizlik söz konusudur.
  • Yola elverişlilik: Denize elverişli olan bir geminin o seferi tamamlayabilmesi için rota, yakıt, kumanya, gemi adamları gibi gerekli teçhizata sahip olmasıdır. Gemi adamı sayısı az olursa zaten liman sefere çıkmaya izin vermemektedir. Geminin yakıtının az olması da yola elverişsizliğine delalettir.
  • Yüke elverişlilik: Taşıma konusu yükün niteliği göz önüne alındığında, malın alındığı şekilde hasarsız olarak teslim edilebilmesi çin geminin gerekli donanıma sahip olmasıdır. Örneğin; dondurulmuş gıda yükünün taşınması için soğutmat eçhizatının çalışması.
  • Navlun(taşıma) sözleşmesi ile dondurulmuş gıda, özel hayvanlar vs taşınır. Ambar özel ısıda tutulacak. Tutuldu ama taşınan hayvanların yemi verilmediği için öldüyse bu artık özen yükümlülüğüne aykırıl olur. Çünkü gemi ile alakalı bir durum değildir.
  • Elverişlilik gemi ile alakalıdır, “yükün” elverişsizliği söz konusu olamaz.
  • Her geminin adı ve bir tanıma işareti vardır. Bu, telsizle haberleşme için önemlidir. 18 grastonajın altına ise sicile

kayıt edilir, telsizle haber tesisatı varsa işaret verilir. Sorumluluğun sınırı geminin tonajına göredir.
  • Bağlama limanı: Geminin seferlerinin idare edildiği limandır. Sicil için ve kaptanın donatanı(sicilde adı yazılı olan kişi) temsil yetkisi bakımından önemlidir.
Donatan(Armatör)
  • Geminin teknik ve ticari yönetimini elinde bulunduran kişidir. Donatanın illa sicilde malik olarak görülmesi zorunluluğu yoktur. Öyleyse malik olmayan kişi donatansa, sicilde malik olarak görünen o zaman ne olacak? Sadece sermayederdir.
  • Donatan kural olarak geminin malikidir. Ancak başkasına ait bir gemiyi bizzat(çıplak gemi kiralama-bareboat charter) ya da kaptan marifetiyle suda kazanç elde etme amacıyla kullanan her kişi 3. şahıslara karşı donatan kabul edilir. TTK bu kişilere gemi işletme müteahhiti de demektedir.
  • Gemiyi başlangıçta sefere elverişli bulundurma yükümlülüğü donatana aittir. Gemiyi başlangıçta elverişli bulundurmadığı için doğan sorumluluk “kusur” sorumluluğudur. Donatanın/taşıyanın başlangıçtaki elverişsizlik nedeniyle doğan zarardan ötürü ödeyeceği tazminat bakımından kurtuluş beyinesi vardır.
  • Kurtuluş beyinesi: tedbirli bir taşıyanın göstermekle yükümlü olduğu tüm özeni göstermesine rağmen yolculuğun başlangıcına kadar bu sorunun tespit edilmesinin mümkün olmaması ispat edilirse sorumluluktan kurtulur.
  • Donatanın/taşıyanın 3 tane esaslı yükümlülüğü vardır: 1. gemiyi başlangıçta elverişli halde bulundurma, 2. yüke özen borcu, 3. gecikme.
  • Geminin bir yük hasarı oldu. Donatana/taşıyana karşı bu zararın kaynağının başlangıçtaki elverişsizlik olduğuna dayanılarak dava açıldı. Donatan kusurlu olmadığını ispatlayacak. Bunu nasıl yapar? Gemi klas kurumundan alınan denize elverişlilik belgesini gösteriri(ki zaten bu belge olmadan limandan çıkamaz). Bu belgenin aksi her zaman ispatlanabilir. Bu belge geminin denize elverişli olduğuna dair bir karinedir. Geminin denize elverişli olmadığı ispatlanırsa, o vakit yapılacak olan savunma tedbirli bir donatanın/taşıyanın göstermekte olduğu tüm özeni göstermeme rağmen, bu sorunun yolculuğun başlangıcı anına kadar keşfedilmesi imkansızdı.
  • Teknik ve ticari yönetim: Teknik yönetim geminin sevk ve idaresini; ticari yönetim ise yüke ilişkin yönetimi ifade eder. Bunlar devamında teknik ve ticari kusuru getirir. Teknik kusur: operasyonel kusur. Ticari kusur: yükün menfaatine ilişkin alınması gereken önlemlerin alınmamış olması.
  • Kira sözleşmesi ile teknik ve ticari yönetim geçer. Tüm yönetim ondadır. Bu nedenle kiralayan donatandır. Ariyet sözleşmesi tarafı, intifa hakkı tanınan kişi, gemiyi gasp eden de donatandır.
  • Gemi işletim şirketi? Tam olarak ne olduğu belli değil. Bunlar işveren vekilidir. Sui generis bir sözleşmedir. Acenta değillerdir. Bunlar donatan değillerdir çünkü benim nam ve hesabıma işlem yaparlar.
14.02.17
Yüke Özen Borcu
  • Konişmentoda güverte yükü yazıyor(konişmento: yükü temsil eden senettir. Yükün cinsi, geminin yükleme ve boşaltma limanı, clause’lar yer alır. Kıymetli evraktır, çünkü konişmentonun el değiştirmesi ile o yük üzerindeki vasıtalı zilyetlik de el değiştirir. Konişmentonun cirosu suretiyle yük üzerindeki zilyetlik de değişir. Bu vasıtalı zilyetliktir, bu anlamda taşıyan fer’i zilyettir). Yükler güverteye yüklenmiş ama sabitleme(lashing) işlemi iyi yapılmadığı için sefer sırasında iyi sabitlememe nedeniyle yüklerin bir kısmı denize düşmüş. Gemi yüke  elverişsiz mi? Burada gemiye ilişkin bir durum yok. Yüke özen borcuna aykırılık söz konusudur. Ambara ilişkin bir yük istif, sırasında üzerine yerleştirilmemesi gereken başka bir yük nedeniyle ezilmesi de aynı şekilde yüke özen borcuna aykırılık teşkil eder. Bunlar istif kusurudur. İstif liman vinci veya liman vincinin olmadığı yerde gemi vinci ile yapılır. Özene ilişkin sorumluluk yükleme ile başlar. Aşamalar: Yükleme-istif-elden geçirme-bakım-muhafaza-boşaltma. Eğer vincin kancasına takılma anıyla yükleme başlar. Ama liman vinci(gemi vinci değil!) eğer sıkıntılı ise, ya da vinç operatörünün hatası varsa onların da sorumluluğu söz konusu olabilir. Gemi vinci arızası ise yola elverişsizliğe girer; yüke özen borcuna değil. Ne zaman ki gemideki yükün yüklenmesi, istifi, boşaltılması veya muhafazasındaki bir sıkıntı nedeniyle bir zarar gelirse, o zaman artık elverişsizlikten kaynaklanan sorumluluğa değil; özen borcuna aykırılık nedeniyle sorumluluğa gideriz.

Temel Kavramlar
  • Bordro: geminin dış yüzü
  • Tanınma işareti: telsizle haberleşme için kullanılır. Sicile kaydı mecbur olan tüm gemilerde bulunur. Sicile kaydı ihtiyari olan gemiler ise(18 grastonajın altındaki gemiler) telsizle haberleşme teçhizatı bulunursa ve sicile kayıt olurlarsa tanınma işareti alabilirler.
  • Geminin draftı: suyun altında kalan kısım.
  • Tonaj: Geminin kapalı alanlarının hacmi. Gros tonaj: tüm kapalı alanların hacmi. Net tonaj: yük ve yolcu taşıma kısımları hariç hacmi. Gemi adamlarının yaşam mahali, geminin mutfağı, yaşam mahali de çıkartılır mı? Evet.
  • Ölü ağırlık: Yük, yakıt vs gibi taşıyabileceği şeylerin ağırlığıdır. Bunlarla ilgili gemilere ölçü belgesi de verilir.
  • Gemi adamı: Kaptan gemi adamıdır. İkinci kaptan, gemi zabitleri, tayfalar, makinist de gemi adamıdır. Ahçı, kılavuz gemi adamı mıdır? Kılavuz: Boğazlardaki tehlikeli noktalardan geçişte gemiye alındığı takdirde geçişi sağlayan uzak yol kaptanıdır. Gemi adamı olarak kabul edebilmede alacağımız iki ölçüt vardır: 1. Donatanla arasında hizmet sözleşmesi olması 2. Gemideki organize birliğe tabi olmak. Bu bakımdan ahçı da gemi adamıdır. Kılavuz: 1. mecburi 2. ihtiyari kılavuz. Mecburi kılavuzları da gemiye alınmasının mecburi olunması(mecburi müşavir kılavuz) ve sevk & idarenin yapılmasının mecbur olduğu kılavuz şeklinde ikiye ayırabiliriz. Sevk & idarenin mecbur olduğu bir kılavuz ise, bu kılavuzun sevk ve idaresi sonucu meydana gelen zarardan donatan sorumlu değildir. İhtiyari kılavuz ya da mecburi müşavir kılavuzda ise onun kusuruyla meydana gelen zarardan donatan sorumludur. Zorunlu kılavuzlukta gemideki organize birliğe tabi olduğu için gemi adamıdır diyorlar ama Hoca katılmıyor. Çünkü hizmet sözleşmesi donatanla kurulmamaktasır. Kılavuzun bağlı olduğu kurumlar var, onlardan ücret alıyorlar. Mecburi kılavuzluk dünyada sadece 3 yerde vardır: Panama, Kiel Kanalı(Almanya), Leeds(İngiltere).
  • Kaptan: Deniz Ulaştırma İşletme mühendisidir. 1+4 sene eğitim görürler.
  • Bağlama limanı: Geminin seferlerinin idare edildiği limandır. Neden önemli? Sicil için. Gemiler bağlama limanının bulunduğu sicil dairesine tescil edilirler. Kaptanın “donatanı” temsil yetkisi bakımından da önemlidir. Donatanı temsil yetkisi geniş kapsamlıdır ama kapsamı geminin bağlama limanında bulunup bulunmamasına göre değişir. Gemi bağlama limanındayken donatanı temsil yetkisi dardır; bağlama limanı dışına çıkınca genişler. Bir diğer husus, donatan aleyhine açılan davalarda bağlama limanı mahkemeleri de yetkilidir. Gemi bağlama limanının bulunduğu sicil dairesine tescil edilir. Ancak eğer geminin bağlama limanı yoksa geminin maliki gemisini dilediği sicil dairesine tescil ettirebilir. Geminin bağlama limanının olmaması ne zaman mümkündür? 1. Geminin seferlerinin Türkiye dışında bir yerden yönetilmesi. Peki, gemi yabancı bir bağlama limanındaki sicile kayıtlı ise Türkiye’deki bir bağlama limanındaki sicile de kaydedilebilir mi? Hayır, öncelikle oradaki sicilden silinmelidir. 2. Geminin seferlerinin idare edildiği yerin kara şehri olması. 3. Geminin seferlerinin kaptan tarafından bizzat geminin bordrosundan, geminin içinden idare edilmesi hali.
Sözleşme Türleri
  • Kırkambar sözleşmesi: burada gemi değil, yükün taşınması önemlidir. Parça mal olan muayyen bir eşyanın bir yerden başka bir yere taşınmasını konu alan sözleşmelerdir. Önemli olan parça malın taşınmasıdır. Bu bir navlun(liner) sözleşmesidir. Tarife usulü geçerlidir.
  • Charter sözleşmeleri: Bunlarda ise geminin tahsisi önemlidir. Tam charter ve kısmi charter olarak ikiye ayrılır. Tam charterda geminin tamamı bir yük için tahsis edilir. Kısmi charterda ise ambarlar belli mallar için tahsis edilir. Örneği; 1. nolu ambar A’ya ait tütün, 2. nolu ambar B’ye ait pirinç yükü için tahsis edilir. Charter sözleşmelerinde önemli olan gemidir. Zaman charter’ı geminin belli bir süreliğine tahsis edilmesidir. Örneğin; ben İzmir siciline kayıtlı, 5500 gros tonaj olan, Alfa isimli, 2007 yılı yapımlı, 10 yaşındaki tankerimi 2 yıllığına Elif’e tahsis ediyorum. Ben aynı yaşta, aynı gros tonajda, aynı sicile kayıtlı maliki olduğum Beta adlı gemimi de tahsis edemem. Çünkü zaman charter’ının konusu Alfa’dır. Sefer(yolculuk) charter’ı: İstanbul-Venedik yolvuluğu için gemimi Elif’e tahsis ediyorum. Charter sözleşmelerinin tarafları taşıyan ve taşıtandır. Taşıyan taşıtana tahsis eder.

  • Zaman charterında ticari yönetim devredilir. Bu nedenle zaman charterında charterer asla ve asla donatan değildir. Çünkü sadece ticari yönetim devredilir; teknik yönetim ise kalır. Bu bakımdan zaman chaterında donatanın iki yükümlülüğü vardır: 1. başlangıçta denize elverişli bir gemi tahsis etmek 2. Gemi adamlarının ticari anlamda hizmetlerinin taahhütü. Bu nedenle başlangıçtaki elverişsizlik, teknik kusurdan dolayı donatan sorumludur. Ama yükün menfaati ile ilgili istif vb sorunlar olursa, ticari yönetim charterer da oldu için donatan sorumlu değil.
  • Yolculuk charterında hiçbirşey devredilmez. Dolayısıyla charter sözleşmelerinde charterer yani taşıtan asla ve  asla donatan değildir.
  • Charter sözleşmesinde illa donatanın sicile kayıtlı olması gerekmez; kiracı da olabilir. Eğer kiraya verenin açık  bir karşı çıkması yoksa kiracı charter sözleşmesi de yapabilir. Alt kira sözleşmesi bile yapabilir.
  • A----------z/ç-----------B-----------z/ç-------------C
Üst taşıtan Alt taşıtan Alt taşıyan
  • Malik X, Y’ye 1 yıllığına teknik, ticari ve personelin yönetimini devretmiş. Karşılığında X 240 bin $ ödeme taahhütü altına girmiş. Tüm yönetim devredilmiş. Y burada işveren vekilidir. Donatan ise X’dir Çünkü gemi yönetim sözleşmesi söz konusudur. Yoksa X saf mı hem gemiyi versin hem para ödesin. Y de Z ile 6 aylığına zaman charterı sözleşmesi yaptı. Taraflar kim? X ve Z’dir. Çünkü gemi yönetim açıkça yasaklanmadığı müddetçe donatanın ad ve hesabına işlem yapar. Gemi yönetim şirketi asla ve asla donatan değildir.
21.02.17
Geminin Tabiyeti
  • Bununla kastedilen geminin bayrak çekme hakkıdır. Bayak çekme hakkının kazanılması ve kullanılması farklı şeylerdir.
  • Bayrak çekme hakkının kazanılması: Her Türk gemisi Türk bayrağı çeker. Hangi gemiler Türk gemisidir? Maliklerine bakıyoruz. Eğer bir gemi bir gerçek kişinin malı ise o geminin Türk gemisi kabul  edilebilmesi, gerçek sahibinin Türk vatandaşı olması aranır. Eğer gemi birden fazla gerçek kişinin malı ise paylı mülkiyet mi elbirliği mülkiyet mi olduğuna bakarız. Paylı mülkiyet ise payların çoğunluğunu Türk vatandaşlarınca sahip olması; elbirliği mülkiyetinde ise maliklerinin çoğunluğunun Türk vatandaşı olması halinde söz konusu gemi Türk gemisi olarak kabul edilir ve Türk bayrağı çekme hakkına sahip olur.
  • Kabotaj taşımaları, yani türk limanları arasındaki taşımaları ancak Türk gemileri yapabilir.
  • Eğer bir gemi donatma iştirakinin malı ise? Birden fazla kişi biraraya gelerek aralarında bir sözleşme yapıp kendi iştirak paylarına(hissedarlık hakkı) sahip olarak kendilerinin nam ve hesabına suda kazanç elde etme amacıyla gemiyi kullanmaları halinde donanma iştiraki söz konusudur. Donatma iştirakinin hem gemi hem de ticaret siciline kaydedilmeleri gerekir. Donatma iştirakine tacire ilişkin hükümler uygulanır ama tüzel kişiliği yoktur. Donatma iştirakini sona erdiren sebeplerden biri de geminin donatma iştiraki tarafından kiraya verilmesidir. Çünkü kiraya verilince artık kendileri donatan olmaz. Donatma iştirakina ait bir gemi nasıl Türk gemisi olur? Payların yarısından fazlası Türk vatandaşlarına ait olacak + iştiraki yönetmeye yetkili paydaşların çoğunluğu da Türk vatandaşı olacak.
  • Ticaret siciline kaydedilmiş ve tüzel kişiliğe haiz olan şirketlerin malı olan gemiler: Şirketi yönetmeye yetkili olanların çoğunluğu Türk vatandaşı olacak + oy çoğunluğu Türk ortaklarda bulunacak. Ancak, A.Ş, ilesermayesi paylara bölünmüş komandit şirket söz konusu ise hisse senetleri nama yazılı olacak ve yabancılara devri YK iznine bağlı olacak.
  • Benim gerçek kişi olarak X gemim var. Bu gemiyi ABD vatandaşı bir gerçek kişiye 1 yıllığına kira veriyorum. Yabancı bayrak çekebilir mi?
  • Türk bayrağı çekme istisnaları(TTK 941): “Bir Türk gemisi, kendilerine ait olduğu takdirde Türk Bayrağı çekme hakkını kaybedeceği kişilere, en az bir yıl süreyle kendi adlarına işletilmek üzere bırakılmış(kira) olursa malikin istemi üzerine Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, bırakma süresince, o ülke kanunları buna imkân sağlıyorsa geminin yabancı bayrak çekmesine izin verebilir.” Yani; en az 1 yıllığına kiraya verilmiş bir gemi,

gemi sahibinin talebi olacak, Bakanlık ve o ülke kanunları izin verecek= Yabancı bayrak çekilebilir.
  • ABD vatandaşına ait bir gemi Türk vatandaşına en az 1 yıllığına kiraya verilirse Türk bayrağı çekebilir mi? TTK 941/2: Bakanlık izni olacak + yabancı malikin rızası + kaptan ve gemi zabitleri hususundaki Türk mevzuatı hükümlerine uyulacak + yabancı kanunda engel bir hüküm olmayacak = Türk bayrağı çekebilir.
  • A.Ş. sermayesi ile sorumludur.
  • Türk bayrağı çekme hakkını kazandık. Hemen Türk bayrağı çekemeyiz. Türk bayrağı çekme hakkının kullanılabilmesi için gemi tasdiknamesi almaya ihtiyacımız var; gemi tasdiknamesi almak için de sicile kayıtlı olmamız lazım.
  • Gemi tasdiknamesi: bir geminin Türk bayrağı çekme hakkının olup olmadığını ispat vasıtası. Ben bir ABD şirketinin malı olan bir gemiyi gerçek kişi olarak satın aldım. Kabotaj taşıması yapıcam. Türk bayrağı çekmek istiyorum. Öncelikle ne yapmam gerekiyor? Geminin Türk gemi siciline tescil edilebilmesi için yabancı  bir sicilde tescili olmaması lazım. O yüzden ilk olarak ABD’deki sicil kaydı sildirilecek.
  • Bayrak şahadetnamesi: Yurtdışında bir geminin Türk bayrağı çekme hakkına sahip olunduysa, gideceği  yere kadar gelmek üzere Türk konsolosluğu tarafından bayrak şahadetnamesi verilir.
  • Tuzla’da Rus şirketi adına bir çimento gemisi inşa edildi Kızaktan inecek ve Rusya’da teslim edecek. Buna da bayrak şahadetnamesi verilir mi? Rus şirketine ait ama burada inşa edildi. Bu nedenle Bakanlık tarafından teslim edilececeği yere gidene kadar bayrak şahadetnamesi verilir.
  • TTK 941/2 halinde de bayrak şahadetnamesi yoluyla Türk bayrağı çekilir. Çünkü gemi Türk vatandaşının(kiracı) değil; başka bir sicile kayıtlı.
  • Bir gemi 18 grostonajdan küçükse gemi tasdiknamesi ya da bayrak şahadetnamesine ihtiyaç duymadan bayrak çekebilirler.
Gemide Sefere Çıkmadan Evvel Bulundurulması Gereken Evraklar - Borda Evrakı
  • Aksi halde limandan çıkış izni alınamaz.
  • 1. Gemi tasdiknamesi, bunun tasdikli örneği: Geminin tescili için aranan belgelerin ibraz edildiği ve  onun Türk bayrağı kullanma hakkı olduğunu gösterir. Gemi tasdikanamesi verilebilmesi için geminin sicile kayıtlı olması gerekir. Gemi malikinin talebi üzerine onaylı bir özeti verilir. Bazı hallerde gemi tasdiknamesinin olmaması da mümkündür; o vakit bayrak şahadetnamesi bulundurulacak. Yeni bir gemi tasdiknamesi verilebilmesi için eskisinin ibrazının veya zayi olduğunun inandırıcı bir şekilde ortaya koyulması gerekir. Gemi siciline tescil olunan hususlarda meydana gelecek değişikliklerle gemi mülkiyetinin geçişi veya bir gemi payının iktisabı halinde değişikliği istemekle yükümlü olanlar gemi tasdiknamesini veya varsa onaylı özetini Sicil müdürlüğüne ibraz etmek zorundadır. Örn: sınırlı ayni hak tesisi, geminin satılması gibi.
  • 2. Tonilato evrakı: Geminin tonilatonsuna ilişkin belgedir.
  • 3. Denize elverişlilik belgesi: Gemilerin periyodik olarak malik tarafından kontrolleri yapılır. Masraflar malik tarafından ödenir. Denize elverişli olup olmadığına ilişkin denize elverişlilik belgesi verilir. Bir geminin denize elverişli olması umumi donanım bakımından deniz tehlikelerine karşı koyabilecek güçte olmasıdır. Geminin denize elverişli olup olmadığı bu belge ile ispatlanır. Gemi sefere çıkmadan önce bu belge mutlaka bulunur. Bu belgeyi veren kuruluşlara “gemi klas kuruluşları” denir. Bu kuruluşlar günümüzde daha çok danışmanlık hizmeti vermektedir. Bu kuruluşlar gemiyi tüm detayına kadar incelemezler. Periyodik(olağan, yıllık) kontrolünü yaparlar. Verdikleri belge geminin denize elverişli olduğuna dair bir karinedir. Aksi her zaman ispat edilebilir. Gemim seferdeyken dümen(dümen umumi bir donanımdır) kitlendi, en yakın römorkör çağrıldı ve en yakın limana çekildi. Yapılan incelemede geminin sefer sırasında sorun çıkarmasının kaçınılmaz olduğu, yani başlangıçtaki bir elverişsizlik olduğu belirlendi. Dolayısıyla mallar gecikti, yükün alıcısı bana husumet yöneltti. Ben ona karşı benim kapı gibi denize elverişlilik belgem var diyerek tazminat ödemekten kurtulabilir miyim? Hayır, çünkü benim yani donatanın asli yükümlülüğü gemiyi başlangıçta sefere elverişli halde bulundurmaktır. Hatta öyle ki gemiyi kiraya verirken de kiraya veren sıfatıyla malikin başlangıçta sefere elverişli bir geminin teknik ve ticari yönetiminin devrini ararız. Charterlarda da denize elverişli bir gemi tahsisi ararız. Donatanın olduğu gibi aynı

şekilde taşıyanın da başlangıçta sefere elverişli bir gemi bulundurması borcu vardır(+ yüke özen borcu, gecikmeden sorumululuğu da vardır). ANCAK denize elverişli olmama nediyle sorumluluk bir kusur sorumluluğudur, kurtuluş beyinesi vardır: tedbirli bir donatanın göstermiş olduğu özeni göstermesine rağmen o sorunun yolculuğun başlangıcına kadar keşfine imkan olmayacak. Dolayısıyla benim denize elverişlilik belgem var, gemi klas kuruluşu sorumludur diyemem. Gemi klas kuruluşu ne zaman sorumlu olur? Misrepresentasyon. Donatanın gemi klas kuruluşunun gerçeğe aykırı beyan nedeniyle sorumluluğuna başvurabilmesi, donatanın esas görevini alaşağı etmez. Kusur sorumluluğundan kurtulamaz. Donatanın başarı sağlama oranı 3. kişilerin, yani kiracının(?) ve charterer’ın dava açarak başarılı olması oranından daha düşüktür. Çünkü ben bu durumu bilseydim yük taşıtmazdım diyebilir. (WTS raporu: çatmada verilen ekspertiz raporu)
  • 4. Gemi jurnali: gemide olan bütün olayların kaydedildiği günlük
  • 5. Gemi adamlarının ücret ödeme defteri:
  • 6. Manifesto: Yükün tamamının yük ve cinsini gösterir.
  • 7. Denizde çatışmayı önleme tüzüğü: Bununla ilgili olan tartışmayı anlatmıştık
  • 8. Emniyet belgeleri: Milletlerarası Denizde Can Emliyeti Sözleşmesi hükümlerine göre yolcu gemilerine sözleşmedeki şartlara sahip olduğuna dair belge verilir. Yük gemileri de bu sözleşme uyarınca teçhizat vasıflarına haiz ise yük gemi teçhizatı emniyet belgesi verilir.
  • 9. Gemi adamları yeterlilik belgesi: Yeter sayıda ve gerekli nitelikte gemi adamı bulunduğuna ilişkin belgedir.
  • 10. İzin kağıdı: Geminin limandaki tüm formaliteleri tamamlamış olduğunu gösterir.
  • 11. Sorumluluk sigortası ve diğer mali güvencelere ilişkin sertifika: 92 Konvansiyonu’na (petrol kirliliğinden ötürü donatanın sorumluluğuna ilişkin) göre bir sorumluluk sigortası yaptırılarak poliçe ve tasdikli örneğinin bulundurulması şarttır. Bununla birlikte Marpol & Solas Konvensiyonu uyarınca hava kirliliğini önleme sertifikası da bulundurulmalıdır. Bunları borda evrakı arasında saymak tartışmalıdır. Marpol uyarınca biryer ekolojik bölge olarak kabul edilirse bu bölgede kirlenme halinde gemi tutulur, müfettişler ceza keser.
  • Denize elverişlilik belgesi olmayan, yangından korunma, yangın söndürme, seyir donanımı, kurtarma, seyir donanımı, gemi adamları, yakıt, kumanya, yolcu sayısı, yükün cinsi ve istifi ve yükleme markası bakımından kanun ve tüzüğe uygun olmayan bir geminin yola çıkmasına izin verilemez.
Gemi Sicili
  • Denizcilik Ulaştırma ve Haberleşme Bakanlığı’nın uygun gördüğü yerlerde gemi sicili tutulur. Gemi bağlama limanının bulunduğu sicil dairesine kaydedilir. Bağlama limanı: seferlerin sevk ve idaresinin yapıldığı liman. Gemimi bağlama limanından başka bir sicil dairesine kaydettirebilir miyim? Yani seferleri İstanbul’dan idare ettirip Samsun’a tescil ettirebilir miyim? 3 halde mümkündür: Eğer seferlerin idare edildiği yer bir kara kenti ise, geminin bordrosundan bizzat kaptan tarafından geminin seferleri idare ediliyorsa, bir yabancı limandan seferler idare ediliyorsa istediğim sicil dairesine tescil ettirebilir. Çünkü bu 3 halde geminin bağlama limanı olmadığı kabul edilir.
  • Gemi sicillerinin gözetimi: Gemi sicilleri Liman Başkanlığı nezdinde çalışan Sicil Müdürlükleri tarafından o yerde deniz ticareti işlerine bakmakla görevli Asliye Ticaret Mahkemesinin ve Asliye Ticaret Mahkemesi yoksa Asliye Hukuk Mahkemesinin gözetimi altında tutulur. Bir yerde birden fazla Ticaret Mahkemesi varsa sicilin tutulmasını gözetecek mahkemeyi Adalet Bakanlığı’nun önerisi üzerine HSYK belirler
  • Sicile tescili mecbur olan gemiler: 18 grostonaj ve üstü tüm ticaret gemilerinin sicile tescili mecburidir. 18 grontonilatonun altında ise tescili ihtiyaridir.
  • Sicile tescil edilemeyecek gemiler: Donanmaya bağlı harp gemileri ve yardımcı gemiler, münhasıran kamu hizmetine tahsis edilmiş gemiler(deniz temizlik gemisi gibi).
  • Bununla birlikte tonajı ne olursa olsun ticari olmayan ama tescili mümkün olan tüm gemileri -yani eğitim, araştırma, eğlence, bilime tahsis edilmiş gemiler ve yatlar- malik tescil edip ettirmemekte serbesttir. Bunlar da ihtiyaridir.
  • Geminin sicile tescil şartları: 1. Tescili mümkün bir gemi olacak, 2. Yabancı bir gemi siciline kayıtlı olmayacak, 3.

Türk bayrağı çekme hakkına sahip olacaktır.
  • Gemi sicili alenidir. Dileyen herkes gidip inceleyebilir.
  • Malik ya da malikler birden çok ise biri tarafından talep içeren bir dilekçe ile sicile tescil ettirilir.
  • Bir gemi önceden yabancı bir sicile kayıtlı ise, o geminin artık o sicile kayıtlı olmadığını kuvvetle muhtemel gösteren tüm delillerin sicil müdürlüğüne ibraz edilmesi gerekmektedir.
  • Geminin tescili mecburi ise ve yabancı bir sicile kayıtlı ise malikin bu kaydı öncelikle sildirmesi ve belgelendirmesi gerekir.
  • Tescil değişiklikleri de dilekçe ile sicil müdürlüğüne gecikmeksizin bildirilir.
  • Geminin Türk bayrağı yerine başka bir bayrak taşımasına izin verilmişse(941/1), ne süre ile Türk bayrağı çekemeyeceği sicile bildirilir ve bu husus da tescil edilir. Bu izin süresi bitince de sicil müdürlüğüne bildirilir.
  • Gemi Türk bayrağı çekme hakkını kaybederse beya kurtarılamayacak derecede batar veya tamir kabul etmezse de bu hususun gecikmesizin sicil müdürlüğüne bildirilmesi gerekir. Geminin kurtarılamayacak derecede batması veya tamir kabul etmemesinin hukuki sonucu: gemi vasfını kaybeder.
  • Sicil müdürlüğüne bildirmeyi malik yapar. Ama gemi donatma iştirakinin bir gemisi ise bildirimleri donatma iştirakinin gemi müdürü yapar. Gemi müdürü paydaş donatanlardan olabileceği gibi 3. bir kişi de olabilir. Paydaş donatanlardan biri ise oyçokluğu ile seçilir. Eğer 3. bir kişi ise oybirliği aranır. Bu bakımdan mülkiyet açıklayıcı kayda örnektir. Adı, tonajı, bağlama limanına ilişkin kayıtlar da açıklayıcıdır. Kurucu kayıtlar nelerdir? Türk bayrağının kullanılması bakımından kurucudur; kazanılması bakımından açıklayıcıdır. İpotek, intifa yani s.a.h.ların kurulması kurucudur.
  • Gemi siciline kayıtlı geminin satılarak mülkiyetinin devredilmesi = imzası noterce onaylanmış yazılı anlaşma/noterce düzenlenmiş yazılı anlaşma + zilyetliğin devri ile olur. Mülkiyet hakkı bakımından sicil açıklayıcıdır. Ama pratikte tabiki sicile tescil edilir.
28.02.17
Sicil Karineleri
  • Gemi sicilinde malik olarak görünen kişi sicil karinesi gereği geminin maliki olarak kabul edilir. Bunamülkiyet karinesi denir. Sicilde adına s.a.h. tescil edilmiş kişi de bu haklar bakımından karine olarak s.a.h. sahibi kabul edilir. Hakkın mevcut olmadığı karinesi: sicilde bir hak terkin edilmişse artık o hakkın mevcut olmadığı karinedir.
  • Sicil karineleri iyi niyetle ayni iktisabın korunması için yeterli midir? Karineler ispat bakmından önemlidir. Sicile ilişkin kamu itimadının getirlmesinin nedeni de budur. Bu kamu itimadı prensibi 5 ana hak bakımından esas teşkil eder: 1) mülkiyet, 2) ipotek, 3) ipoteğe bağlı sair haklar, 4) intifa hakkı, 5) 3. şahıslar lehine mülkiyet sınırlandırılmaları. Bu sonuncu hariç, diğer 4 hak bakımından karineler hem müspet hem de menfi himaye sağlar. Son durum için ise karineler sadece mefi himaye sağlar. İyi niyetli 3. bir kişi sicile tescil edilmemiş olan mülkiyet sınırlandırmasının “mevcut olmadığını” ileri sürebilir. Ancak yanlışlıkla tescil edilmiş olan böyle bir sınırlandırmanın mevcudiyetini, var olduğunu ileri süremez. Ancak diğer 4 durum tarafından yanlışlıkla tescil edilmiş olan bir halin var olduğu ve tescil edilmemiş olan bir durumun da mevcut olmadığı ileri sürülebilir.
Sicilden Terkin
  • Terkin: 1. Malikin talebi üzerine 2. Sicil memuru tarafından resen terkin.
  • İki durumda da gemi 1. Kurtarılamayacak şekilde batacak veya tamir kabul etmez hale gelecek, ve/veya 2. Türk bayrağı çekme hakkını kaybedecek. Ancak resen terkinde ek olarak mevcut hukuki durumun sicildeki kayıtla uyumsuz olması şartı da vardır.
  • Talep üzerine terkin: Bir gemi Türk bayrağı çekme hakkını kaybetmişse ve bu gemi üzerinde ipotek, intifa gibi haklar söz konusu ise, terkin için hak sahiplerinin muvaffakati aranır. Onay vermezlerse sadece Türk bayrağı çekme hakkını kaybettiğine ilişkin sicile şerh düşülür. Kurtarılamayacak derecede batmış veya tamir edilemeyecek hale gelmişse veya enkaz haline gelmişse ne olacak? Bazı enkazların ekonomik değer yüksektir. Yan sanayiye kazandırılır. Enkazın üzerinde kanundan doğan rehin hakkı varsa devam eder. Ama artık o enkaz üzerinde yeni gemi alacaklısı hakları oluşamaz. Geminin tamir kabul etmez hale gelmesi nedeniyle kaydının

silinmesi talep edildiğinde sicil memuru tescil edilmiş gemi ipoteği alacaklılarını gerektiğinde durumdan haberdar eder ve onlara bu hususta itirazlarını sunması için makul bir süre verir. Bu süre zarfında itiraz bildirilmez veya bildirilen itirazlar yerinde görülmezse mahkemece kararın kesinleşmesi ile geminin kaydı silinir.
  • Resen terkinde ek şartımız var demiştik: mevcut hukuki durumun sicildeki kayıtla uyumsuz olması
  • Eğer tescil edilmiş hakkında 20 yıldan beri hiçbir işlem yapılmıyorsa ve Bakanlık’tan alınan bu geminin artık varolmadığı veya kullanılmadığı bilgisi alınmışsa bu takdirde gemi üzerinde ipotek veya intifa hakkı olmadığı takdirde resen kayıt silinir.
Deniz Alacakları & Gemi Alacakları
  • TTK 1352: “(1) “Deniz alacağı”; aşağıda sayılan hususların birinden veya birkaçından doğan istem anlamına gelir:
a)               Geminin               işletilmesinin               sebep               olduğu               zıya               veya               hasar. b) Geminin işletilmesi ile doğrudan doğruya ilgili olarak karada veya suda meydana gelen can kaybı veya diğer bedensel zararlar.
  • Kurtarma faaliyeti veya her türlü kurtarma sözleşmesi, çevre zararı tehdidi oluşturan bir gemi veya gemideki eşya ile ilgili kurtarma faaliyeti için ödenecek özel tazminat.
  • Çevreye, kıyı şeridine veya bunlara ilişkin menfaatlere gemi ile verilen zarar ya da zarar verme tehdidi; bu zararı önlemek, sınırlandırmak veya ortadan kaldırmak için alınan önlemler; bu zarar karşılığı ödenecek tazminat; çevrenin eski duruma getirilmesi için fiilen alınan veya alınacak olan makul önlemlerin giderleri; bu zarar ile bağlantılı olarak üçüncü kişilerin uğradığı veya uğrayabileceği kayıplar ve bu bentte belirtilenlere benzer nitelikteki zararlar, giderler veya kayıplar.
  • Geminin içinde bulunan veya bulunmuş olan şeyler de dâhil olmak üzere, batmış, enkaz hâline gelmiş, karaya oturmuş veya terkedilmiş olan bir geminin yüzdürülmesi, kaldırılması, çıkartılması, yok edilmesi veya zararsız hâle getirilmesi için yapılan giderler ve harcamalar ile terk edilmiş bir geminin korunması ve gemi adamlarının iaşesi ile ilgili giderler ve harcamalar.
  • Bir çarter parti düzenlenmiş olup olmadığına bakılmaksızın, geminin kullanılması veya kiralanması amacıyla yapılmış her türlü sözleşme.
  • Bir çarter parti düzenlenmiş olup olmadığına bakılmaksızın, gemide eşya veya yolcu taşınması amacıyla yapılmış her türlü sözleşme.
  • Gemide taşınan, bagaj dâhil, eşyaya gelen veya bu eşyaya ilişkin zıya veya hasar.
  • Müşterek avarya.
  • Römorkaj.
  • Kılavuzluk.
  • Geminin işletilmesi, yönetimi, korunması veya bakımı için sağlanan eşya, malzeme, kumanya, yakıt, konteynerler dâhil teçhizat ve bu amaçlarla verilen hizmetler.
  • Geminin yapımı, yeniden yapımı, onarımı, donatılması ya da geminin niteliğinde değişiklik yapılması.
  • Liman, kanal, dok, iskele ve rıhtım, diğer su yolları ile karantina için ödenecek resimlerle diğer paralar.
  • Ülkelerine getirilme giderlerini ve onlar adına ödenmesi gereken sosyal sigorta katılma paylarını da içererek, gemi adamlarına, gemide çalışmaları dolayısıyla ödenecek ücretlerle, onlara ödenmesi gereken diğer tutarlara ilişkin istemler.
  • Gemi için alınmış krediler dâhil olmak üzere, geminin veya malikinin adına yapılmış harcamalar.
  • Geminin maliki tarafından veya onun hesabına ödenecek, karşılıklı sigorta aidatları da dâhil sigorta primleri.
  • Geminin maliki tarafından veya onun hesabına gemiye ilişkin olarak ödenecek her türlü komisyon, brokaj veya acente ücretleri.
  • Geminin mülkiyeti veya zilyetliğine ilişkin her türlü uyuşmazlık.
  • Geminin ortak malikleri arasında çıkan, geminin işletilmesine ya da gemiden sağlanan hasılata ilişkin her türlü uyuşmazlık.

  • Gemi rehni, gemi ipoteği veya gemi üzerinde aynı nitelikteki ayni bir yükümlülük.
  • Geminin satışına ilişkin bir sözleşmeden kaynaklanan her türlü uyuşmazlık.”
  • Geminin işletilmesinden doğan eşya zararıi gemimin işletilmesinden doğan cismani zarar, deniz kirliliğinden doğan alacaklar, geminin kiralanması veya charter sözleşmesi sonucu oluşan alacaklar, bagaj dahil yükte  meydana gelen hasardan doğan alacakalar, kılavuzluk ücretleri römorkaj ücretleri, müşterek avarya, kurtarma ücretleri, acentalık hizmetlerinden doğan alacakları, gemi adamlarının hizmet ve iş sözleşmesinden doğan alacakları, SGK primleri, liman-fener gibi verilen hizmetler nedeniyle doğan alacaklar, tamir ücreti, yapım onarımdan doğan alacaklar...: Deniz alacaklarıdır.
  • Hoca eğer bize bu alacakların kanuni teminatı var mıdır diye sorarsa bununla kastettiği husus bu alacakların gemi alacaklısı hakkı verip vermediğidir. Yani bu alacaklar 1320 kapsamında değerlendirilerek kanundan doğan bir rehin hakkı sağlar mı diye sorar. Bu ne anlama gelir? Gemi satılsa bile dahi alacak gemiyi takip ettiği için yeni sahibe karşı da ileri sürülebilir. Numerus clausus ilkesi geçerlidir.
  • Gemi alacakları: 1) Geminin işletilmesinden doğan eşya zararı(Örn: mendereye çarptım, liman işletmesinin alacağı gemi alacağıdır, yani gemiyi tutar teminat yatırılıncaya kadar vermez), 2) Geminin işletilmesinden doğan cismani zarar, 3) Müşterek avarya garame alacakalrı, 4) Kurtarma ücreti, 5) Liman, kanal, diğer su yolları, karantina ve kılavuzluk için ödenecek resimler, 6) Gemi adamlarının hizmet ve sözleşmesinden doğan alacaklar
  • Ancak kurtarma hususunda önemli nokta: kurtarma ücretinin oluşabilmesi için mutlaka faydalı sonuç sağlanmalıdır. Yani gemi/yük kurtarılmalıdır. Gemi kurtarılmışsa gemi malik, yük kurtarılmışsa yük maliki kurtarma ücreti ile sorumludur. Eğer hiçbir şey kurtarılmamışsa veya sadece can kurtarılmışsa “no cure no pay” ilkesi gereği kurtarma ücretine hak kazanılamaz. Ancak uluslararası uygulamada Scopic Clause’u gereği, hiçbirşey kurtarılamasa da deniz kirliliğine engel olunmuşsa hakkaniyet ilkesi uyarınca belli bir ücrete hak kazanılır. 6102 sayılı TTK’da da buna muadil olarak “kurtarma özel tazminatı” getirilmiştir. Bu tazminat kurtarma ücretinden farklıdır. Kurtarma özel tazminatı ile kurtarma ücreti farkı: Kurtarma ücreti gemi alacaklısı hakkı veren bir deniz alacağı iken, kurtarma özel tazminatı gemi alacağı hakkı vermez; yani gemi üzerinde  kanuni rehin hakkı sağlamaz.
  • Römorkaj nedeniyle doğan alacaklar gemi alacaklısı hakkı vermez.
  • Çatmadan doğan alacaklar geminin işletilmesinden doğan bir eşya zararı olduğu için gemi alacaklısı hakkı verir.
  • Müşterek avarya: Kurtarmada gemi ya da yükün bir kuvvetle muhtemel bir tehlikeye maruz kalma durumu vardır. Müşterek avaryada ise gemi ve yük birlikte fiili, gerçek ve ciddi bir tehlikeye maruz kalır. Gemi ve yük kadar birliği içerisindedir. Yani müştereken gemi ve yük birlikte ciddi bir tehlikeye maruz kalmaktadır. Bu tehlikenin bertaraf edilmesi için akla uygun bir hareket tarzı teşkil edecek şekilde oü fedakarlık veya oü bir  masraf yapılmaktadır. Bu takdirde müşterek avarya olduğu varsayılarak, yapılan oü masraflar gemi, yük ve navlun arasında paylaştırılır. Müşterek avaryada da kurtarmada olduğu gibi faydalı bir sonuç aranır. Müşterek avarya kapsamına müşterek avarya faaliyetinin doğrudan doğruya sonucu olan masraflar girer.
  • Barınma müşterek avaryası: Çok şiddetli bir fırtına olur, geminin karaya oturma tehlikesi vardır, bu nednele barınam limanına çekilir. Gemi yüklü olduğu için yükün boşaltılması ve barınma limanında tamir edildikten sonra tekrar yüklenmesi masrafları müşterek avarya masraflarıdır. En hafifletilmiş tehlike unsuru barınma müşterek avaryasındadır. Çok şiddetli bir fırtına, ciddi bir tehlike olmasa bile; radar arızalanamsı, dümen kitlenmesi nedeniyle barınma limanına çekilirse ve geçici olarak tamir edilirse barınma müşterek avaryası kapsamına girer.
  • Geminin yüzdürülmesi müşterek avaryası: Gemi şiddetli fırtınada sürüklenmiş ve karaya oturmuş, tekrar yüzdürdük ve bu hareketin sonucunda doğan masraflar da paylaştırmada yerini aldı. Yüzdürmeden doğan masraflar müşterek avarya garame alacağı olarak gemi alacağı hakkı verir. Çünkü müşterek avarya faaliyeti vardır. Yüzdürme faaliyeti sonrası gemi bir limana götürülerek tamir edilirse, bu tamir masrafları gemi alacaklısı hakkı verir mi? Yapım-onarım alacağı kapsamına alındığı takdirde, tersanenin bu masrafı sadece deniz alacağı hakkı verir. Ama bu tamir masrafları barınma müşterek avaryası kapsamına sokabiliyorsak(örn: barınma limanında geçici olarak tamir edilmişse) gemi alacağı olur. Yoksa sadece gemiyi tersaneye sokup gözden geçirtmek, bakım

yaptırmak deniz alacağıdır. Kısaca müşterek avarya kapsamına giren tamir masrafları varsa bu artık 1352’deki deniz alacağı olmaktan çıkmıştır. Haftaya yapı sicili.
07.03.17
Yapı Sicili
  • İnşa halindeki bir gemi hangi amaçla yapı siciline tescil ettirilir. 1. malikin talebi 2. yapı üzerinde icrai veya ihtiyati bir haciz söz konusu ise 3. ipoteğin kurulması amacı(çünkü gemi ipoteği sadece ve sadece sicile kayıtlı gemilerde söz konusudur), ipoteğin sicile tescili kurucudur).
  • Yapı sicilinden silinme: 1.Yapı harap olmuşsa, 2. Tersane sahibi tarafından yabancı ülkeye teslim edildiğinin bildirilmesi, 3. Yapı maliki ile tersane sahibinin kaydın silinmesini talebi.
  • Bunlar süresi içinde bildirilmezse sicil memuru tespit ettiği an resen silme işlemini yapabilir.
  • Harap olma hali hariç, yapı üzerine bir ipotek koyulmuşsa, yani ipoteğin şerh verilmesi amacıyla inşa halindeki bir gemi yapı siciline tescil edilmişse, sicilden silinmesi için onay gerekir.
  • Türk Uluslararası Gemi Sicili: Kolay bayrak ilkesi gereğince gemi malikleri birtakım mali avantajlardan yararlanmak amacıyla yurtdışında şirket kurarak gemiyi oranın gemi siciline tescil ettirirler. Bu artık Türk gemisi olmaz. Filomuzun küçülmesini önlemek için Liman Başkanlığı nezdinde bu sicil oluşturulmuştur. Bu seicile tescil edilecek gemiler: Türk Uluslararası Gemi Sicili’ne ilişkin kanunun yürürlüğe girdiği trihte Milli Gemi Sicili’ne kayıtlı olan yük ve yolcu gemileri, açık deniz balıkçı gemileri, ticari yatlar, yurtdışından ithal edilecek olan 3000 ölü ağırlık üzerindeki yük ve açık deniz balıkçı gemileri ile 300 groston üzeri yolcu gemileri; yurtiçinde inşa edilmiş yük ve yolcu gemileri, açık deniz balıkçı gemileri, ticari yatlar. Ancak yurtdışından finansal kiralama yoluyla temin edilen gemiler, yabancı gerçek/tüzel kişilerin malı olan gemiler, Türkiye’de kurulmuş şirketlerin malı olan gemilerin tescilinin ise talep edilmesi mümkündür.
  • Bir gemi Türk Uluslararası Gemi Siciline tescil edilmişse donatanın yabancı veya Türk olup olmadığına bakılmaksızın, kaptanın Türk vatandaşı olması şarttır. Eğer donatan Türk vatandaşı ise kaptan+ gemi adamlarının yarısından fazlası Türk vatandaşı olmalıdır.
Gemi Mülkiyeti
  • Borç doğuran muamele ile kazanma ve tasarrufi muamele(bunda da sicile kayıtlı olan gemilerin mülkiyeti nasıl geçer) ile kazanma
  • Gemi siciline kayıtlı bir gemi: 1.yazılı anlaşma 2. imzalar noterden tasdikli olacak. Yazılı anlaşma sicil müdürlüğünde yapılmışsa imzaların noterden tasdik edilmesine gerek yoktur 3. zilyetliği devri
  • Tescil aranmaz. Tescil mülkiyetin geçmesi için şart değildir.
  • Eğer gemi siciline kayıtlı değilse: teslim yada zilyetliğin başkaca devri ile mülkiyet nakledilir.
  • Sicile kayıtlı bir gemiin payının mülkiyeti de aynı şekilde yazılı anlaşma, noter onaylı imza ile olur.
  • Donatma iştirakinde paydaş donatanlardan herbiri payını dilediği anda devredebilir. Diğer paydaşların onayına ihtiyaç yoktur. Ancak devir sonucu o gemi Türk bayrağı çekme hakkını kaybedecekse iş değişir. Tüm paydaşların onayı aranır.
  • Sahipsiz bir mala el koyma yoluyla mülkiyetini kazanma, ihraz: Gemi sahipse sahiplenme hakkı devlete aittir.
  • Zamanaşımıyla kazanma için iyi niyet şart değildir.
  • Abandon: mülkiyetin hem kazanış ve hem de terk edilme şeklidir. Donatma iştirakinde ve deniz sigortalarında abandon vardır. Deniz sigortalarında abandon: Eğer bir gemiye ambargo koyulmuşsa, gemi müsadere edilmişse, gemi kaybolmuşsa, el konulmuşsa o takdirde o geminin maliki mülkiyetini sigortacıya bırakır, bunun karşılığında sigorta bedelini alır. Kayıp nedeniyle bu işlem yapılmışsa ve gemi sonradan bulunmuşsa, ya da ambargo nedeniyle yapılmış ve ambargo kaldırılmışsa, ya da kamu tasarrufuyla el koyulmuş ve iptal olmuşsa artık halefiyet nedeniyle sigorta şirketi mülkiyeti kazanmış olur, gemi maliki de sigorta bedelini alarak mülkiyeti kaybetmiş olur. Bonatma iştirakinde abandon: Eğer geminin yeni bir yolculuğa çıkması, tamiri söz konusu ise bu masraflara katılmak istemeyen paydaş donatan öncelikle bu kararın alındığı toplantıda imza atmaz. 3 gün içinde noter aracılığı ile paydaş donatan/gemi müdürüne bildirimde bulunarak karşılıksız olarak iştirak payını bırakmak

suretiyle söz konusu masraflardan kurtulur.
  • Mülkiyetin devrinin kira ve navlun sözleşmelerine etkisi: 1. Kira: Sicile kayıtlı olan bir gemimi iki yıllığına bairboat charterıyla(çıplak) emreye kiraya verdim. Donatan Emre’dir; çünkü teknik ve ticari yönetim kiracı olan Emre’dedir. Gemi Emre’de kiralı iken gemiyi Sena’ya satıp mülkiyeti devretmiş. Kira sözleşmesi Sena’yı bağlar mı? Kira sözleşmesi şerh verilmişse Sena buna katlanmak zorundadır. Şerh verilmediyse hocaya göre Sena kanunen fesih ihbar süresi gelene kadar bekleyerek fesih ihbarında bulunacak; bulunmazsa kira sözleşmesinin sonuna kadar beklemek zorundadır. 2. Navlun: Eğer Emre ile bairboat değil zaman veya sefer charter’ı yaparsam teknik yönetim bende olduğu için donatan benim. Gemi adamlarına ilişkin yönetim, başlangıçta gemiyi elverişli bulundurma yükümlülüğü bendedir. Bu durumda eğer charter’da gemi adamlarının ticari anlamdaki hizmetleri de Emre’ye bağlıdır dersek yeni malik olan Sena, gemi ister sicile kayıtlı olsun ister olmasın, navlun sözleşmesi ile bağlı değildir; uymakla yükümlü değildir.
  • Gemi yönetim sözleşmesi söz konusu ise donatan yine benim. Gemi yönetim şirketi  işveren vekilidir. Benim nam ve hesabıma işlem yapar. Gemi yöbetim şirketi kira veya navlun sözleşmesi yapabilir mi? Benim muvaffaktime bağlıdır
  • Shipman 98 Formu: Bu form uyarınca gemi yönetim sözleşmesinin kapsamını ben belirleyebilirim. Kapsam; teknik, ticari, personel yönetimi, yakıt ve kumanya olabilir. Personel yönetimi ile teknik yönetim farklıdır. Personel yönetimi gemi adamlarının ücret, SGK’ları ile ilgili durumlardır.
  • Mülkiyetin özel hukuk hükümlerine göre kaybına evde bakarız.
Gemi Rehni
  • Rehin hakları: 1. Sicile kayıtlı olan ve 2. sicile kayıtlı olmayan(teslime bağlı rehin) ve 3. gerek sicile kayıtlı olsun gerek olmasın her gemi üzerindeki rehin hakları olarak 3’e ayrılır.
  • Bizim için önemli olan sicile kayıtlı olan gemiler üzerindeki rehin haklarıdır. Ki bu rehin hakkı “gemi alacakları” hakkıdır(1320). Gemi alacaklısı hakkı kanundan doğar. Sınırlı sayıdadır. İmtiyazlı bir rehin hakkıdır, gemiyi takip eder. Yeni malike karşı ileri sürülebilir. Gemi alacağı kendiliğinden doğar, biz tesis edemeyiz.
  • Sicile kayıtlı olan rehin hakları: a. Tersaneci ipoteği: tersanecinin geminin yapım ve onarımı nedeniyle sahip olduğu alacağı teminat altına almak amacıyla o gemi üzerindeki hakkının sicile şerh koyularak rehin tesis edilmesini talep edebilir. Süre sınırı yoktur. Bu haktan önceden feragat mümkün değildir. b. Gemi ipoteği: gelecek hafta anlatıcaz. Bunun için kapsam bakımından önemli olan sigorta tazminatıdır. Gemi ipoteğinin kapsamına sigorta tazminatı da dahildir!
İpotek
  • Ipoteğin kapsamı: gemi, gemi payı, 3. şahıslardan tazminat talepleri, istimlak bedeli, eklenti& bütünleyici  parçalar ve en önemlisi SİGORTA TAZMİNATI.
  • Rizikonun gerçekleşmesi halinde sigorta şirketi sigorta tazminatını malike ödemeden önce mutlaka ipotekli alacaklıya bildirimde bulunacak vice versa.
  • 2 halde malike ödemede bulunabilir: 1. Geminin tamiri veya gemi alacaklısı hakkı sahiplerinin alacaklarının ödenmesi amacıyla, ipotekli alacaklıya bildirimde bulunmadan malike ödemede bulunabilir. 2. İpotekli alacaklıya bildirimde bulunulup 2 hafta sonunda ipotekli alacaklıdan ses çıkmaması halinde malike ödemede bulunabilir.
  • Eğer sigorta şirketinin malike karşı ödeme borcundan kurtulmuş olması halinde -örneğin: malikin kastının olması, rizikoyu ağırlaştıran sebeplerin bildirilmemesi- ipotekli alacaklıya ödeme borcu devam eder. Ancak gemi malikine karşı ödeme borcundan kurtulmuş olan sigorta şirketi 3 halde iptekli alacaklıya karşı borcundan kurtulur
    • sigorta primleri ödenmemiş, 2) gemi başlangıçta elverişsiz, 3) geminin haksız olarak rotasından sapması.
  • Sapma: coğrafi rotadan sapmaktır. 1. Haklı sapma: can ve mal kurtarma veya mücbir sebep nedeniyle rotadan sapma 2. Haksız sapma: haklı sapma dışındaki haller.
  • Haksız sapma olduktan sonra teknik kusur dahil tüm kusurlardan donatan sorumludur. Örn/ yakıt ikmaline ihtiyaç var. Sapma yaparak yakıt aldı. Bu sapma haklı mıdır? Hayır. Çünkü yakıt ikmali yola elverişsizliktir.
  • Gemi kısmi charter konusu diyelim. 1 nolu ambar A’ya ait X yüküne, 2 nolu ambar B’ye ait Y yüküne tahsis

edilmiş. 3 noluambar boş. Kaptan boş olan yere kendi hesabına yükleme yapmak için rotadan sapmış ise bu haksız sapmadır.
  • İpoteğin özel türleri de vardır. Birlikte gemi ipoteği, maximal ipotek gibi. Üst sınır belirlenerek bir ipotek yapılmışsa maximal ipotektir. Birden çok gemi üzerinde ipotek kurulmuşsa birlikte gemi ipoteği vardır. Türlerine evde bakıcaz.
OLAY 1
A,B ve C'nin müştereken malik oldukları Mersin gemi siciline kayıtlı "Nilüfer" isimli gemi üzerinde A'nın hissesi %35, Fransız uyruklu olan B'nin hissesi %20, C'nin hissesi ise %45'dir. A ile C, B'den habersiz olarak gemiyi  Mersin-İstanbul arasında taşıma işinde kullanmaya başlamışlardır. Gemi üzerinde tekne sigortası mevcut olup primler düzenli olarak ödenmektedir. Ayrıca gemi üzerinde E lehine ipotek de mevcuttur.Mersin'den narenciye yükü ile yola çıkan gemi Antalya'ya uğramış, kaptan burada gemide boş yer olması nedeniyle kendi hesabına yük almıştır. Sefere devam eden gemi, İzmir'e yaklaştığı sırada kaptanın kontrolü kaybetmesi üzerine petrol platformuna çarpmış ve ağır hasara uğramıştır. Tamir edilmek üzere İzmir limani'na çekilen geminin kaptanı tamir masraflarını karşılamak  amacıyla kredi çekmiştir. Gemi, İzmir'de tamir edildikten sonra tekrar yola çıkmış ancak yoğun sis nedeniyle Ambarlı limanı'na çarparak mendireğe zarar vermiştir. Çarpmanın etkisiyle geminin bordası da delinmiştir.
Bu gemi Türk gemisi midir? Burada nasıl bir ilişki var? Donatma iştiraki denebilir mi? Yoksa birden fazla gerçek kişinin malı olan bir gemi mi söz konusu? Donatma iştirakinde donatanlar iştirak payları(hissedarlık hakları) oranında sorumludur. Donatma iştirakinde bir sözleşme yapılır, bu sözleşme gemi sicili ve ticaret siciline tescil ettirilir. Gemi hepsinin adı ve hesabına kullanılır. Ama iştirak payları kadar sorumludurlar. Türk bayrağını kaybetme durumu olmadığı müddetçe diledikleri gibi paylarını devredebilirler. Ama hepsi kendi nam ve hesaplarına kazanç sağlama amacı taşıdıkları için o iştirak kiraya verilirse bu kazanç sağlama olarak kabul edilmez; iştirak sona erer. Çünkü teknik ve ticari yönetim devredilmiş olduğundan donatan sıfatı kaybedilir. Donatma iştirakinde donatanlar biraraya gelmiştir.
Olayda sicile tescil edilmiş bir sözleşme yok. Paylı mülkiyet söz konusu. Dolayısıyla burada çoğunluğu Türk vatandaşlarına ait bir gemi olduğu için Türk bayrağı çeker. Olayda kabotaj taşıması söz konusudur. Kabotaj taşımaları için Türk gemisi olması aranır.
Olayda çatma hükümleri uygulanır mı? Yüzer yapılar ancak geminin 3 unsurunu taşıdığı takdirde gemi vasfı olur. Petrol platformu tartışmalı. Tahsis edildiği amaç suda haraket imkanına bağlı mı? Pek de değil. Gemi vasfı yok gibi duruyor. Eğer petrol platformunu gemi vasfına haiz kabul etseydik çatmadan doğan hükümler devreye girecekti.
Gemi alacaklısı hakkı veren haklar var mı? Römorkorle çekilme gemi alacağı hakkı vermez. Tamir masrafları: olayda müşterek avarya yok. Gemi alacağı değildir. Çarpmanın etkisiyle bordro delinmiş, ve diyelim ki yakıt da aksaydı deniz kirliliğinden doğan alacak gemi alacağı hakkı vermez diyecektik. Menderekte meydana gelen zarar ise geminin işletilmesinden doğan eşya zararı olduğu için bu zarardan doğan alacak gemi alacağıdır.
OLAY 2
D'ye ait "Martı" tankerinin tüm yönetimi 1 yıl süre ile Samsun'dan Mersin Rafineriin petrol taşımak için X'ye verilmiştir. Sözleşme gereği X, yönetim bedelinin yarısını sözleşmenin yapıldığı anda, kalan bedeli ise 6.ay bitiminde ödeyecektir. Söz konusu gemi üzerinde Y lehine ipotek tesis edilmiş, aynı zamanda da tekne sigortası yaptırılmıştır. Bu arada primler düzenli ödenmektedir. Geminin Mersin seferini yapmasından önce X ile D arasında X'in kiranın kalan bedelini ödememesi sebebiyle ciddi problem oluşmuştur. Bunun üzerine D, gemiyi Z'ye satıp mülkiyeti devretmiştir.Ancak devir sırasında gemideki lumbuzu (Aydınlatma veya havalandırma için açılmış yuvarlak kapaklı pencereler) sözleşmeden hariç tutmak için sökmüştür. Ayrıca ıskalarya (ana direkleri yandan tutan halatlar arasındaki ip basamaklar) ile parampeti de (güverte kenarlarında yüklerin/insanların denize düşmemesi ve dalgaların güverteye fazla gelmemesi için yapılan ve gemiyi tamamen saran dik levhalar) sözleşmeden hariç tutmuştur. Geminin Mersin seferi sırasında Martı gemisinin elektrik devresinin çökmesi sonucu(blackout) gemi kilitlenmiş ve duba üstüne sabitlenmiş yüzer vinçe çarpmış,ardından sürüklenerek Haydarpaşa limanının mendireğine çarpmıştır. Bordası delinen gemideki petrol yükü kısmen denize akmıştır.Limanda Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü su altı ekipleri tarafından geçici olarak onarılan gemi, kalıcı onarım için Tuzla tersanesine çekilmiştir.

Donatan kimdir? Yolculuk charterında hiçbir şey devredilmez. Burada kira sözleşmesi var. Tüm yönetim devredildi denmiş. Çıplak mı personelli mi? Çıplaktır. Personelli olduğuna dair bir bilgi yok.
Kiranın kalan bedelini ödenmemesi nedeniyle bir sıkıntı var. Kiranın ödenmemesi nedniyle malikin kira alacağı deniz alacağı mıdır? Evet. Gemi alacaklısı hakkı ise vermez.
Z, X ile olan kiralama sözleşmesini feshedebilir mi? Sicile şerh verilmiş olsaydı katlanmak zorundaydı. Verilmemişse fesih ihbar süresini bekleyerek feshedecek ya da sürenin sonuna kadar bekleyecek.
Lumbuz, ıskalarya ve parampet nedir? Geminin kullanılması için olan parçalardandır, yani eklentidir. Bu parçalar olmadan da gemi hareket edebilir. Sözleşme kapsamı dışına çıkartılabilir. Eklentiler eğer normal bir işletmenin gereği olarak eklenti olmaktan çıkartılırsa veya alacaklı lehine el koyulmadan önce devredilerek elden çıkartılırsa ipoteğin kapsamına girmez.
Bütünleyici parça olsaydı gemiden hariç tutamazdık. İpoteğin kapsamında hariç tutulabilir mi? Kanun daimi olarak ayrılıp uzaklaştırılırsa ipotek bunları kapsamaz, meğer ki alacaklı lehine el konulmamaış olsun demektedir.
Sair ise sözleşme kapsamı dışındadır, istersem dahil ederim.
Yüzer vinç dubaüzerine sabitlendiği için çatma hükümleri söz konusu değildir.
İpotekli alacaklı riziko gerçekleşti diyerek sigorta şirketine ödeme yapması için başvurmuş olsun. Sigorta şirketi malike de ipotekli alacaklıya da ödeme yapmıyor. Haklı mıdır? Evet. Elektrik tesisatı(umumi donanımdandır) başlangıçtaki elverişsizliktir.
“Petrol” yükünün denize akmasından sicile kayıtlı malik sorumludur(Siyasi 92 Konvansiyonu). Yani olay olduğunda Z adına tescil edilmişse Z sorumlu olur.
Menderek hasarından dolayı kim sorumludur? Bu bir gemi alacağı dedik. 1062/1 der ki donatan gemi adamlarının ve müşavir kılavuzlarının görevlerini ifa sırasında kusurlu hareketleriyle 3. kişilere verdikleri zararlardan sorumludur. Yük ile ilgili olanlara karşı sorumluluğu ise taşıyanın sorumluluğu derecesindedir.
Bedensel zarar söz konusu olsaydı donatan sorumludur. Çünkü geme adamlarının kusuru sonucu olmuştur, sevk ve idare kusuru sonucu olmuştur(manevra hatası). Donatan: kiracı X. Eğer charter sözleşmesi olsaydı D donatan olacaktı.
Charter sözleşmelerinde taşıyan taşıtana tahsis eder. Zaman charterında gecikme rizikosu taşıtandadır. Taşıtan zarar görür. O gemiyi ne kadar süre kullanamıyorsa o kadar zarar görür. Az buz bir para ödemedi sonuçta. Bu nedenle taşıtan için “kullanımdan çıkma(off-hire) clause”’u koyulur.Yani ne kadar süre kullanamamışsa o kadar süre charter süresi uzatılmış olur. Sefer charterında durum nasıl? Geminin beklemesi taşıyana zarar verir. Çünkü ticari yönetim taşıyandadır, parasını peşin ödemiş, zarara girecek. Taşıtanın  faaliyet  sahasında gerçekleşen sebeplerle meydana  gelen bekleme nedeniyle oluşan zararlar için “demurrage(sürestarya ücreti)” kararlaştırılabilir. Zaman charterında: taşıtan, yolculuk charterında: taşıyanın korunmaya ihtiyacı vardır.
Gemi finansal kiralama yoluyla kiraya verilmiş olsaydı donatan sıfatı bundan etkilenir mi? Kira sözleşmesi türünün tarafların sıfatı yönünden bir önemi yoktur. Teknik ve ticari yönetim her halükarda devredilmektedir.
OLAY 3
A, maliki olduğu İstanbul gemi siciline bağlı "Nesli" gemisinin teknik ve ticari yönetimini iki yıl süre ile B'ye devretmiştir. Aralarındaki sözleşme uyarınca gemi adamlari B'nin emrinde olmayacak ancak 5 yıl  sonunda  B, geminin mülkiyetini iktisap etme hakkını haiz olacaktır. A, aynı zamanda içinde bulunduğu mali kriz nedeniyle C'ye olan borcuna karşılık Nesli gemisinin yanı sıra maliki olduğu 20 gros tonluk Pamir gemisi üzerinde C lehine ipotek tesis etmiştir. Bu arada B Nesli gemisini Samsun-Antalya arası çimento yükü taşımak için kullanmaktadır. Gemi Samsun-Antalya seferinde iken A,gemiyi D'ye satıp mülkiyeti nakletmiştir. D, B ile sözleşmeyi feshetmek arzusundadır. Gemi salimen Samsun-Antalya seferini tamamlamış, Antalya'ya varmış,limana yanaşmak üzere gemiye kılavuz kaptan almıştır. Limana yanaşma manevrası sırasında kılavuz kaptanın vermiş olduğu tavsiye üzerine gemi kaptanı ve o sırada dümende bulunan gemi adamı(serdümen) dümeni çevirmiş ancak bunun üzerine gemi rıhtıma çarpmış,rıhtımda bulunan mendireğe zarar vermiştir.Çarpmadan dolayı Nesli gemisinin teknesinde derin bir yarık meydana gelmiş; baş tankta bulunan makine yağı akarak denizde kirlenmeye sebebiyet vermiştir.

İçinde bulunduğu mali kriz nedeniyle C'ye olan borcuna karşılık Nesli gemisinin yanı sıra maliki olduğu 20 gros tonluk Pamir gemisi üzerinde C lehine ipotek tesis etmiştir: burada “birlikte gemi ipoteği” vardır. İpotek türlerine evde bakıcaz. Üst sınır göstererek ipotek varsa: Maximal ipotek olması gibi.
Olayda nasıl bir kılavuz var: ...tavsiyesi üzerine... dediği için müşavir kılavuz söz konusudur. Kim sorumlu? 1062/1: Müşavir kılavuz veya gemi adamlarının görevlerini ifa sırasında kusurlu hareketleriyle 3. şahıslara verdikleri hasarlardan donatan sorumludur. Yani B sorumludur.
SORU
A-----------bareboat ch-------------- B--------- zaman ch----------- C---------- zaman ch-------------- D--------- yolculuk ch---------- E
Tarafların hukuki sıfatı nedir?
  • A malik ve kiraya veren - B kiracı ve donatan
  • B fiili taşıyan(donatan fiili taşıyandır) - C alt taşıtan
  • C alt taşıyan - D alt alt taşıtan
  • E taşıtan
  • Teknik tönetim B’dedir.
  • Ticari yönetim C’dedir, ama C ticari yönetimi D’ye devretmiştir.
Çözülen pratikler notun en sonuna birlikte eklenmiştir.
28.03.17
KONİŞMENTO
  • Konişmento bir kıymetli evraktır. En önemli özelliği: Yükü temsil eder. Yani yük daha taşınma aşamasındayken, gemi denizde seferde iken, konişmentonun devriyle yük üzerindeki vasıtalı zilyetlik devredilir. Buna “konişmentonun ayni etkisi” denir.
  • Kaptan(taşıyanın temsilcisi) konişmentoyu otomatik olarak düzenlemez. Yükletenin bir talebi olacak, kaptan konişmentoyu tanzim edecek.
  • Tanım: Konişmento; yükletenin talebiyle, taşıyan ya da temsilcisi kaptan tarafından düzenlenen, yükün taşıyan tarafından teslim alındığı ikrarını ve boşaltma limanında hamiline teslim edileceği taahhüdünü içeren bir k.evraktır.
  • Genelde 3 nüsha halinde düzenlenir.
  • Emre, hamile ya da nama yazılı olabilir. Uygulamada emre yazılıdır( ama kanunen emre yazılı senetlerden değildir).
  • Konişmento, tesellüm konişmentosu ve yükleme konişmentosu olarak ikiye ayrılır.
  • Tesellüm Konişmentosu
  • Yük, taşıyana teslim edilir. Taşıyan feri vasıtasız zilyettir. Asli vasıtalı zilyet ise alıcıdır.
  • Yük taşıyana teslim edildiğinde eğer taşıyan tarafından konişmento düzenlenmesi teklif edilirse buna tesellüm konişmentosu denir. Yük taşıyana sadece teslim edilmiştir, henüz YÜKLENMEMİŞTİR, gemiye henüz yükler yüklenmemiştir.
  • Yükleme Konişmentosu
  • Yük gemiye yüklendikten sonra bu konişmento düzenlenir. Esas olan konişmento da budur. Çünkü yüke ilişkin tüm detaylar yer alır. Neler yüklenmiş, hangi gemiye yüklenmiş, yükleme limanı, boşaltma limanı, yüke ilişkin tüm detaylar vs. yer alır.
  • Temiz konişmento
  • Konişmentonun esas itibariyle bütün kayıt ve şerhlerden arınmış olması kuraldır. Yükün eğer harici görünüşünde bir akma, sızma vs. varsa o konişmentoya dercedilmelidir. Yoksa kaptanın o yükü temiz olarak aldığı kabul edilir. Buna “temiz konişmento” denir. Kayıttan kastımız yükün dıştan görünüşüne ilişkin kayıtlar. Örn/ konteynır yükü ise dışına bakacak; göçük, leke var mı kontrol edilecek. Yüke ilişkin bir kayıt yoksa bu konişmentoya temiz konişmento denir.

  • Esas olan temiz konişmentodur. Akreditif işlemlerinde konişmentonun temiz olması istenir. Çünkü kimse hasarlı bir yüke para bağlamak istemez.
  • Bayat (stail bill of laiding) Konişmento
  • Konişmentonun akreditif açan bankaya süresinde - ki bu süre uygulamada 21 gündür - ibraz edilmemesi halinde oluşur. Konişmento akreditif açan bankaya zamanında ibraz edilmezse konişmentonun gönderilenin eline  ulaşması gecikir ve hatta öyle ki yük boşaltma limanına geldiği halde gönderilenin elinde konişmento olmadığı için yükü teslim alması gecikir. Yükü teslim alması geciktiği için de ileride göreceğimiz “bekleme ücretleri(sürastarya)” doğar. Süresinde akreditif açan bankaya teslim edilmeyen konişmentoya “rezerv kaydı” konulur. Bu kayıt kaldırılmadıkça ya da süresinde ibraz edilmese bile işlem yapılacağına ilişkin önceden bildirim olmadıkça banka işlem yapamaz. Bunda en çok zarar gören gönderilendir.
  • Yükle ilgililer: taşıyan, taşıtan, yükleten. Yükleten yükle ilgililerden biridir, çünkü tasarruf hakkı sahibidir. Taşıtan da yükle ilgililerden biridir, çünkü navlun sözleşmesinin karşı tarafıdır. Gönderilen de yükle ilgilidir çünkü konişmento hamilidir, yani yükün alıcısıdır, boşaltma limanında konişmentoyu ibraz edip yükü temsil alacak olan kişidir.
  • Sorunlar
  • Yükleten talep etti ve kaptan gerekçesiz olarak konişmento düzenlemiyorsa ne olacak? Yükleten kim ona bakalım. Yükleten, taşıtanla aynı kişi ya da farklı kişi olabilir. Yükleten, yükün yüklenmesi için yükü gemiye kadar getiren kişidir. Yükü taşıyana teslim amacıyla gemiye kadar götürmekle “taşıtanın temsilcisi” sıfatıyla hareket eder. Yükleten asla bağımsız bir müstahdemi değildir. Yükü taşıtanın temsilcisi olarak gemiye kadar götürdükten sonra taşıyanla konişmento alıp verme sözleşmesi bağlamında sözleşmesel bir ilişkiye girer. Bu sözleşmesel ilişkiye girmekle “konişmento düzenlenmesini talep ve gönderilene tayin yetkisi” elde eder ve böylece yük üzerinde tasarruf hakkı sahibi olur. Taşıyan gerekçesiz olarak konişmento düzenlemiyorsa ne olur? Eğer o gemi  tek bir kişinin yükü için tahsil edilmişse, yani tam çarter söz konusu ise, sıkıntı yok. Eğer kısmi çarter ise - örn A’ya ait narenciye yükü için 1 no’lu ambar, B’ye ait tütün yükü için 2 no’lu ambar tahsisi gibi - o zaman diğer yükleri yükletenlerin onayını almak koşuluyla gemi üzerinde ihtiyati tedbir ya da ihtiyati haciz uygulatabilir ve yükleten böylece geminin yola çıkmasını engeller. Sınıftan gelen soru: diğer yükletenlerin onay vermesi çok zor bir durum değil mi? Niye onay versin ki? Şöyle söyleyelim, bu anlattığımız aslında çok uç bir örnek. Konişmento düzenlemeyen bir taşıyan göremeyiz, ama böyle bir durum olduğunu ve diğer yükletenlerin de onay verdiğini düşünelim. Bu takdirde ne olur? Gecikme olur ve gecikmeden zaten taşıyan sorumlu olduğu için ve taşıyanın kusuru olduğu için taşıyan çatır çatır gecikmeyi ödeyecektir. Kaldı ki  onay verildiğinde o taşıyan  anında fişek gibi konişmentoyu düzenleyecek, çünkü bekleme ücreti ödemek istemeyecektir. Çünkü gemi seferdeyken para kazanır! Dolayısıyla tedbir konulup gemiyi orada tutmak taşıyanın kendi aleyhinedir.
  • Yükleten talep etti ve kaptan gerekçe sunarak konişmento düzenlemiyorsa ne olur? Örn: muacceliyet kesbetmiş alacaklar var; mesela navlun ücreti, bekleme ücreti(sürastarya) gibi. Bunları ödemedikçe ben sana konişmento tanzim etmiyorum diyor. Çünkü muaccel olmuş alacağını garanti altına almak istiyor. Eski kanunda şöyle bir hüküm vardı; yük gönderilene teslim edilmiş olsa bile gönderilenin zilyetliğinde olduğu sürece 30 gün içinde  dava açarak navlun ücreti talep edilebilir. Şimdi bu hüküm de yok. Dolayısıyla diyor ki muaccel olmuş navlun alacağım(mesela navlunun peşin ödenmesi kararlaştırılmış) var, sen önce onu öde, ben sana ondan sonra konişmento tanzim ederim. Cevabımız: Konişmento düzenlenmesini yükleten talep eder, taşıyan(onu temsilen kaptan) düzenler. Navlun sözleşmesinin tarafları ise taşıtan ve taşıyandır. Bu nedenle borç ilişkisinin nispiliği gereği, yükleten ve taşıyan aynı kişi olmadığı sürece kaptan bunu ileri süremez.
  • Taşıyan yükletenin yüke ilişkin beyanları ile bağlıdır. Çünkü yükler taşıyana ambalajlı teslim edilir. Eğer günümüzde sıkça kullanılan konteynır taşımacılığı söz konusu ise, zaten konteynırların içine de yükleten tarafından yükler konulur, sayılır, istiflenir, konteynırların kapısı kapanır ve mühürlenir ve bu şekilde taşıyana teslim edilir. Boşaltma limanına gelindiğinde gümrük memurları nezdinde o konteynırlar açılır ve bakılır. İleride göreceğimiz SLSC kaydı konişmentoya koyulmuş ise(ki konusu konteynır olan tüm taşımalarda bunu fix koyarlar)

bu yükler konteynırın içine yükleten tarafından sayılarak istiflenmiştir anlamına gelir. Dolayısıyla eğer konteynırların içinden beyan edilenden başka bir mal çıkarsa, eksik çıkarsa veyahut kötü istiflendiği için hasara uğramışsa bu kayda dayanılarak sorumsuzluk ileri sürülebilir, yani sen böyle bir sıkıntı varsa yükletene git denilir. Tek sıkıntı ceza hukuku boyutundadır. Yasa dışı bir madde çıkmışsa cezacılar kaptana ceza veriyorlar ama adam içinde ne var bilmiyor.
  • Hangi hallerde taşıyan, taşıtanın yüke ilişkin beyanıyla bağlı değildir? 1. O beyanın doğruluğundan ciddi anlamda şüphesi varsa. 2. O beyanların doğruluğunu teyit etme imkanı bulmamışsa. İşte bu iki halde konişmentoya “belli değil kaydı” koyulacak. Sayı belli değil, içerik belli değil gibi. Bu kaydın gerekçeli olması aranır. Örn: sağanak yağış endişesiyle acele yüklendi, sayı belli değil. 2 halde ise gerekçe aranmaz: 1. Eğer taşıyanın sorumluluğuna ilişkin olarak emredici kuralların uygulanmadığı bir durum varsa belli değil kaydına gerek yoktur. Emredici haller TTK 1243’de emredici olmayan haller ise TTK 1244’te düzenlenmiştir. 2. Birden çok belli değil kaydı varsa, bunlardan sadece birine ilişkin gerekçe yeterlidir.
  • Taşıyanın sorumluluğuna ilişkin olarak emredici hükümlerin uygulanabilmesi için konişmentonun düzenlemiş olması gerekir. Konişmentonun düzenlenmiş olması yeterli midir? Kırkambar sözleşmelerinde taşıyanın sorumluluğuna ilişkin emredici hükümlerin uygulanması açısından konişmentonun düzenlenmesi yeterlidir(Kırkambar sözleşmesi: parça mal olan muayyen eşyanın bir yerden bir yere deniz yoluyla taşınmasını konu alan sözleşmedir). Ama çarter sözleşmelerinde konişmento tanzimi yeterli değildir, ayrıca söz konusu konişmentonun taşıyan/yükleten elinden çıkıp 3. bir şahsa devredilmesi gerekir. Örn/ Emre, Pınar’dan talep etti, Pınar konişmentoyu tanzim etti. Pınar boşaltma limanına geldiğinde konişmento hamili(gönderilen, yükün alıcısı) olarak karşısında yine Emre’yi buldu. Artık emredici hükümler uygulanmaz. Emredici hükümlerin uygulanması için konişmento Emre’den çıkıp Tuğçe’ye devredilmelidir, Pınar karşısında Tuğçe’yi görmelidir. Emre’den çıkıp Tuğçe’ye, ondan Elif’e, ondan Ahmet’e, Ahmet’ten en son yine Emre’ye dönerse emredici hükümler uygulanmaz.
  • Pınar kaptan(taşıyanın temsilcisi). Emre’nin teslim ettiği yük hasarlı olsun. Yani haricen belli bir hasar var. Pınar bunu kaptan olarak konişmentoya dercetmelidir. Aksi halde yükü sorunsuz teslim aldğı kabul edilecek. Yoksa gönderilen de aptal olmadığına göre Pınar’a tazminat davası açar. Pınar, yükü teslim aldığımda zaten hasarlıydı diyemez, çükü konişmento temiz. Ama diyelim ki Emre, Pınar’a yükü hasarlı teslim etti. Pınar’a sen bana temiz konişmento ver(banka akreditiflerinde sorun yaşamak istemiyordur vs) ben de sana banka garanti mektubu vereyim dedi. Emre, Pınar’a boşaltma limanında bu yükteki zarar nedeniyle senin aleyhine açılacak tazminat talebini ben karşılayacağım dedi. Kısaca garanti mektubu karşılığında düzenlenen temiz konişmento söz konusu. Pınar boşaltma limanına geldi, gönderilen olan Enes yükün çok kötü halde olduğunu gördü, Enes muayene ihbar yükümlülüğünü de yerine getirdikten sonra bu nedenle Pınar’a husumet yöneltti. Pınar banane benim kapı gibi banka teminat mektubum var, sen Emre’ye gideceksin diyebilir mi? Navlun sözleşmesi, taşıyan ile taşıtan arasındaki ilişkiyi düzenler. Konişmento ise yükletenin talebi ile taşıyan tarafından düzenlenir AMA hükümleri taşıyan ile gönderilen arasında doğar. Bu nedenle Emre’nin Pınar’a olan vaatleri Enes’i(hamili) ilgilendirmez. Enes konişmentoya bakar. Sonrasında Pınar, Emre’ye rücu edebilir.
  • Nama yazılı k.evrağın devri: alacağın temliki ile devredilir. Bu k.evrakta sadece gönderilenin adı yazılır. Hamile yazılı k. evrağın devri: elden devredilir. Hamiline k.evrakta “hamiline” yazar. Emre yazılı k.evrağın devri: ciro+zilyetlğin devri ile devredilir. Emre yazılı k.evrakta gönderilenin adı+emrine kaydı içerir. Uygulamada emre yazılı konişmento kullanılıyor dedik. Diyelim ki boşaltma limanında Aysun konişmento hamili olarak, Kaptan Tuğçe’ye konişmentoyu ibraz etti. Tuğçe eğer bu bir emre yazılı konişmento ise, Aysun’un şeklen yetkili madden haklı bir konişmento hamili olup olmadığına yani muntazam ve müteselsil bir ciro silsilesi olup olmadığına bakacak ya da Aysun’un en son beyaz ciroyla elinde bulunduran olup olmadığına bakacak. Bu şekilde düzgün bir ciro silsilesi veya beyaz ciro varsa, Tuğçe bu yükü Aysun’a teslim etmekle artık navlun sözleşmesi bakımından borcundan kurtulur.
  • Yükün değeri: sonra gelicez

  • Navlun sözleşmesinin hukuki maliyeti: Eser sözleşmesidir. Navlun sözleşmesi taşıyan ile taşıtan arasında hükümlerini doğurur, konişmento ise taşıyan ile gönderilen arasında hükümlerini doğurur dedik. Uygulamada olmaz ama velev ki navlun sözleşmesi var ama konişmento düzenlenmemiş ise ne olacak? Böyle bir durumda navlun sözleşmesinin hukuki mahiyetinde bir değişiklik olur mu? Evet. Artık navlun sözleşmesi hükümlerini sadece taşıyan ile taşıtan arasında değil, aynı zamanda taşıyan ile gönderilen arasında doğurur. Yani navlun sözleşmesi 3. şahıs lehine bir sözleşme haline gelir.
04.04.17
  • Konişmentodaki Gerçeğe Aykırı Kayıtlardan Taşıyanın Sorumluluğu
  • Konişmentoda gerçeğe aykırı beyan olması durumunda taşıyan sorumlu mudur? Örn/ konişmento 3 nüsha olarak düzenlenmiş ama iki nüsha yazılmış, taşıma konusu buğday unu ama mısır yazılmış. Kusurlu olarak yanlış konişmento tanzimindan doğan zararlardan taşıyan sorumludur. Söz konusu sorumluluk nasıl bir sorumluluktur? Yükletenin talebi ile taşıyan veya onun temsilcisi kaptan konişmento düzenler dedik. Dolayısıyla yükleten ve taşıyan sözleşmesel bir ilişkiye girmiştir. Kusurlu olarak yanlış konişmento tanzimindan doğan zararlardan taşıyan sorumluluğu tamamen Borçlar Hukuku kapsamında bir sorumluluktur, Deniz Hukuku kapsamında bir sorumluluk değildir, taşıyanın söz konusu sorumluluğu culpa in contrahendo sorumluluğudur(akdin müzakeresinde kusurlu davranış). Konişmento alıp verme sözleşmesi o konişmentonun her haklı hamili lehine yapılmış yeni bir sözleşme niteliğindedir. Çünkü konişmento yükü temsil ettiği için, daha gemi açık denizde iken, taşıma arefesinde konişmentonun el değiştirmesi ile yük üzerindeki vasıtalı zilyetlik de el değiştirir. Dolayısıyla konişmento düzenlemedeki kusur navlun sözleşmesini ifadaki kusur olarak kabul edilmez. Çünkü, Deniz Hukukuna dayalı bir sorumluluk türü değildir. Taşıyanın sorumluluğunun gerçekleşmesi için: 1. Gerçeğe aykırı kayıt olacak, 2. Hamil için zarar doğacak 3. Yanlış kayıt ile zarar arasında illiyet bağı olacak, 4. Yanlış  konişmento tanziminde taşıyan/temsilcisi kusurlu olacak.
  • İlk 3 şartı konişmento hamili ispat ederken, son şartı taşıyan(kusursuz olduğunu) ispat eder.
  • Gerçeğe aykırı kayıt nedeniyle oluşan tüm zararlardan taşıyan sorumludur. Deniz Hukuku hükümleri uygulanmadığından taşıyanın sorumluğunun sınırına dair, yani tazminatın kapsamına dair, TTK 1186’nın uygulanmasına imkanı yoktur. Taşıyan tüm malvarlığı ile şahsen sorumludur. Çünkü navlun sözleşmesini ihlal  söz konusu değil
  • “Belli değil” kaydının bu konuda taşıyanın sorumluluğuna etkisi nedir? Taşıyan kural olarak yükletenin beyanı ile bağlıdır. Belli değil kaydı koyulması için gerekçe olması gerekir dedik. Örn/ içeriği. Çünkü taşıyan ya o yükün cinsinin doğruluğunu kontrol etme şansı bulamamıştır ya da bu konuda ciddi şüpheleri vardır. Belli değil kaydı koyulmuşsa ve konişmentodaki yanlış kayıt buna ilişkin ise taşıyan sorumluluktan kurtulur.
  • Konişmentoda Navluna Ait Şartlar
  • Konişmentoda navluna ait şartlardan kastettiğimiz gönderilenin navlunu ödeyip ödemeyeceğine ilişkin şartlardır(Örn free prepaid kaydı-navlunun peşin ödenmesi kaydı gibi). Neden gönderilenin ödeyip ödemeyeceğine ilişkin şart diyoruz da taşıtanın demiyoruz? Çünkü navlun sözleşmesi taşıyan ile taşıtan arasında hükümlerini doğurur. Konişmento hükümleri ise taşıyan ile gönderilen arasında hükümlerini doğurur. Bunun için gönderilenin navlunu ödeyip ödemeyeceğine ilişkin şartlar diyoruz.
  • Navlun borçlusu kural olarak taşıtandır. Taşıyan alacaklıdır, çünkü belli bir ücret karşılığında taşıma taahhüdünde bulunmaktadır. Peki, taşıtan dışında başka kimler navlun borçlusu olabilir? Gönderilen olabilir. Taşıma işleri komisyoncusu, sigorta şirketi navlun borçlusu olabilir mi? Taşıma işleri komisyoncusu kendi adına başkası hesabına hareket eder. Dolayısıyla eğer bir taşıma işleri komisyoncusu veya diğer adıyla nakliye işleri komisyoncusu söz konusu ise, kendi adına başkası hesabına hareket ederek yükü teslim alıp kabul ettiği takdirde  o yükle ilgili olarak doğmuş olan bütün muaccel borçları ödemekle yükümlüdür. Buna navlun borcu ve gelecek hafta göreceğimiz süretarya borcu da dahildir. Sigortacı açısından bakalım. Örn/ yük hasara uğramamış ama kaybolmuş, sonra yük ortaya çıkmış. Sigortacının o yükü kabul etmesiyle navlunu ödeme borcu doğar. Ya da  gemi yükle batmış sigorta şirketi sigorta tazminatını ödemiş, ancak yük çıkartılıp emniyet altına alınmış ve

sigorta şirketi yükü kabul etmiş ise sigorta şirketinin navlunu ödeme borcu doğar. Dolayısıyla sigorta şirketi yükü kabul etmekle navlun borçlusu olur. Aynı şey gönderilen için de geçerlidir. Gönderilen kural olarak navlun borçlusu değildir. Yükü teslim alabilmesinin bir şartıdır, ama asla borçlusu değildir. Ne zaman ki gönderilen yükü kabul eder, o zaman navlun borçlusu haline gelir. Çünkü kural olarak navlun sözleşmesi taşıyan ve taşıtan arasındaki bir ilişkidir ve navlun borçlusu kural olarak taşıtandır.
  • Konişmentoda navluna ilişkin bir şart yok ve navlun sözleşmesinde de bu hususta bir atıf yok ya da navlun sözleşmesine atıf var ama navlun sözleşmesinde FRANKO kaydı var(muafiyet) ise bu hallerde gönderilen yükü kabul etse de navlun borçlusu olmaz.
  • Navlun sözleşmeleri: Kırkambar ve çarter sözleşmeleri olarak ayrılır demiştik. Kırkambar sözleşmeleri parça mal olan muayyen bir eşyanın bir yerden başka bir yere deniz yoluyla taşınmasıdır demiştik. Taşıyanın sorumluluğuna ilişkin emredici hükümlerin(1243) uygulanabilmesi için eğer söz konusu sözleşme kırkambar sözleşmesi ise konişmento düzenlenmesi yeterlidir. Ancak söz konusu çarter sözleşmesi ise konişmento düzenlenmesi yetmez; aynı zamanda söz konusu konişmentonun taşıyan ya da yükletenin elinden çıkıp bir 3. şahsa devredilmesi gerekir. Konişmento ciro edilmiş edilmiş, kaptan boşaltma limanında karşısında yine konişmento hamiili olarak yükleteni görmüş ise çarter sözleşmelerinde 1243 uygulanamayacak.

  • Yükletenin Yük Üzerindeki Tasarruf Hakkı Sahipliği
  • Yükle ilgili şahıslar:taşıtan(taşıma sözleşmesinde taşıyanın karşı tarafı), gönderilen(konişmento hamili), yükleten(yük üzerinde tasarruf hakkı sahibi).
  • Neden yükleten yük üzerinde tasarruf hakkı sahibidir? Yükleten yükü taşıyana teslim edilmek üzere ya doğrudan gemiye kadar getiren ya da taşıyan veya temsilcisine götüren (gerçek veya) tüzel kişidir. Yükleten taşıtan da olabilir ya da 3. bir kişi de olabilir. Eğer yükleten 3. bir kişi ise bu halde, bağımsız bir müstahdemi olarak değil, taşıtanın temsilcisi olarak hareket eder. Dolayısıyla yükün teslimi ve gemiye yüklenebilmesi için gerekli bütün muameleleri yapma hususunda taşıtanı temsile yetkilidir. Bu aşamadan sonra taşıyanla artık akdi bir ilişkiye girer. Buna konişmento alıp verme sözleşmesi denir. Çünkü konişmento yükletenin talebiyle taşıyan/taşıyanın temsilcisi kaptan tarafından düzenlenir. Bu sözleşmesel ilişki ile yükleten konişmento düzenlenmesini talep ve gönderileni tayin yetkisi elde eder, işte bu saatten sonra yükleten tasarruf hakkı sahibidir. Yük üzerinde tasarruf hakkı sahibi olmasıyla ne olur? Örn/ yük güvertede taşınacak. Yükün güvertede taşınması risklidir. Çünkü yük güverteye yüklendiğinde deniz tehlikelerine açıktır, deniz kazası halinde müşterek avaryaya iştirak edemezler. Sigorta himayeleri sınırlıdır, P&L kulüp sigortasından yararlanamazlar vs. Dolayısıyla yükün güverteye yüklenebilmesi için yükletenin onayı şarttır, bu emredici hükümdür! Yükleten buna onay vermiş ve diğer şartlar gerçekleşmişse(konişmentoya bu hususta kayıt düşülmüş) artık taşıyan güvertede taşınan yükte meydana gelen zararlardan sorumlu olmadığını ileri sürebilir(1244). Örn/ çarter sözleşmelerinde önemli olan gemidir. Aynı yaşta, aynı donatana ait, aynı sicile kayıtlı, aynı özelliklere sahip ama farklı isimli bir gemi tahsis edilemez. Dolayısıyla başka bir gemiye aktarma yasağı vardır. Bu yasağı aşmak için yükletenin onayı aranır. İşte tüm bu durumlar yükletenin yük üzerindeki tasarruf hakkı sahipliğinden kaynaklanır.
  • Denizaşırı satış sözleşmelerinde anlatacağımız üzere, yükletene bağımsız olarak bağımsız bir yükle ilgili şahıs statüsü tanınması denizaşırı satış sözleşmelerinden FOB satışın bir sonucudur.
  • Gemi boşaltma limanına geldi diyelim. Kaptan yükü kime teslim edecek? Konişmento hamili olan gönderilene. Kaptan konişmentoyu ibraz edenin gerçekten o yükün sahibi olduğunu araştırmakla yükümlü müdür? Hayır. Sadece düzgün bir ciro zinciri var mı veya en son beyaz ciro ile mi elinde bulunduruyo ona bakar. Bu varsa gönderilen şeklen yekili madden haklı hamil olarak kabul edilir.
  • Konişmento ibraz edilmeden yükün teslimi mümkün müdür? Konişmento zayii olmuş olabilir veya henüz gönderilenin eline ulaşmamış olabilir. Gönderilenin eline ulaşmamış olması durumu hangi durumda ortaya çıkar? Akreditif açan bankaya geç ibraz edilmiştir. Buna “bayat konişmento” denir. Konişmento genelde uygulamada 21 günde ibraz ediliyor. Süre geçirilince bekleme ücretleri doğar. Bu halde konişmento zayii olmuşsa ne yapılacak?

Kaptan yükü ancak mahkemeden alınmış olan bir iptal kararına dayanarak teslim edebilir. Peki ikinci hale bakalım: Konişmento henüz gönderilenin eline ulaşmamışsa kaptan ne yapacak? Yükü umumi bir ambara ya da emniyetli bir yere tevdii edecek. Konişmento hamillerini bu durumdan haberdar edecek. Uygulamada ise yükün tam değerine denk gelecek şekilde bir teminat yatırmak suretiyle ya da banka teminat mektubu karşılığında gönderilen yükü çeker. Konişmento eline ulaştığında da o teminatı alır.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
  • Soru: Türk armatör Malta’da şirket kurmuş, Malta bayraklı bir gemisi var. Singapurlu bir şirketle bareboat(kira) sözleşmesi yapmış. Singapurly şirket kirayı ödemiyor ve kira alacakları birikti. Gemi şu anda Nijerya açıklarında. Gemiyi geri istiyoruz. Ne yapmamız gerekir? İlk olarak sözleşmeye bakarız. Sözlemede uygulanacak hukuk ne olarak belirlenmiş ona bakarız. %99.9 İngiliz Mahkemeleri yetkili kılınmış ve İngiliz Hukuku kararlaştırılmıştır. Dolayısıyla İngiliz Mahkemesinden tedbir kararı alınır. Tedbir kararının nasıl uygulanacağı sorun. Tedbir kararını gemi hangi ülkenin karasularında ise uygulatırız.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
  • Konişmentonun Ayni Etkisi
  • Konişmentodan doğan borç navlun sözleşmesinden bağımsızdır. Konişmentodan doğan borç yükleme vakalarına bağlıdır. Konişmentonun ayni etkisi ile kastedilen, konişmentonun yükü temsil etmesi nedeniyle el değiştirmesi suretiyle yük üzerindeki vasıtalı zilyetliğin de el değiştirmesidir.
  • Konişmentonun ayni etkisini gösterme şartları: 1. Yük; taşıyan/temsilcisi/kaptan tarafından taşınmak üzere teslim alınmış olacak. 2. Yüklemenin vukuu şart değildir. Bu nedenle komişmentonun tesellüm ya da yükleme konişmentosu olmasının bir önemi yoktur. 3. Konişmentonun devir ve teslimi anında taşıyanın feri zilyetliği devam ediyor olmalıdır. Taşıyan feri vasıtasız zilyettir. Gönderilen ise asli vasıtalı zilyettir. Örn/ yükün taşıyana ait depolarda depolanması, taşıyana ait mavnalarda(tekne) olması gibi. 4. Konişmento devredilmeli ve teslim edilmelidir(devir + teslim). Eğer birden çok nüsha halinde düzenlenmişse(ki uygulamada 3 nüsha halinde düzenlenir), tek bir nüshanın devir ve teslimi bu şartın gerçekleşmesi için yeterlidir. Fakat bu dediğimiz mülkiyet açısından bir değerlendirme. Rehin söz konusu ise tüm nüshalar devir ve teslim edilmelidir. Aksi halde rehinle rehin konusu emtia arasındaki bağlantı yeterince kesilmiş olmaz. 5. Konişmento, şeklen yetkili madden haklı hamile teslim edilmiş olmalıdır. Bu 5 şart olunca konişmento ayni etkiyi gösterir
  • Ayni etki taşımanın sonuçları nelerdir? 1. Konişmentoyu teslim alan yük üzerindeki zilyetliği de elde eder. 2. Konişmento vasıtasıyla yük üzerinde ayni hak iktisabının özelliği yükün teslimi yerine konişmentonun devir ve teslimin geçmesinden ibarettir.
  • Peki, konişmentoyu usulen devir ve teslim eden konişmentonun gerçek maliki ise ve fakat yükün gerçek maliki değilse ve konişmentoyu devralan da iyiniyetli ise yük üzerinde tarafların amacına göre mülkiyet ya da rehin hakkı iktisap etmiş olur.
  • Ancak konişmenyotu usulen devir ve teslim eden kişi gerçek malik değilse, eğer konişmento hamile yazılı ve devralan iyiniyetli ise bu kişi senedin mülkiyetini geçerli bir şekilde iktisap etmiş olur. Konişmento emre yazılı  ise müteselsil cirolarda yasal hamil olarak görülen kişiden iyiniyetli olarak konişmentoyu devralan kişi senet üzerinde mülkiyet ya da rehin hakkını iktisap eder; ağır kusur iyiniyetin iktisabına engeldir.
  • Taşınmak üzere taşıyana çalınmış mal teslim edilmişse bu mal üzerinde ayni hak iktisap edilir mi? Hayır. Çalıntı mal üzerinde tasarruf yetkisi olmadığı için ayni hak iktisap edemez. Ama şöyle bir durum var; konişmentoyu iktisap eden hak sahibi görünmesine dayanarak taşıyandan yükün kendisine teslimini talep edebilir, ancak gerçek malike iade ile yükümlüdür.
  • Hak sahibinin rızası olmadan konişmentonun zilyetliğinin ele geçirilmesi halinde konişmentonun ayni etki doğmaz.
  • Gemi boşaltma limanına geldi diyelim. Birden çok konişmento nüshası düzenlenir dedik. Hangi konişmento hamiline yük teslim edilecek? Öncelik esası gereği ilk ibraz edene teslim edilir. Aynı anda müracaat etmişlerse öncelikle hepsinin talebini reddedecek, yükü emniyetli bir yere ya da umumi ambara tevdii edecek. Hamiller bu

durumdan haberdar edilecek. Peki birden fazla konişmento nüshası aynı ciranta tarafından tedavüle çıkartılmışsa? Tedavüle çıkarılmada öncelik prensibi uygulanır. Aynı tarihte tedavüle çıkarılmışsa? Konişmento hamilleri bu takdirde tevdii merciinden yükün teslimini talep etme hususunda müşterek hakka sahip olurlar.
DENİZAŞIRI SATIŞ SÖZLEŞMELERİ
  • Burada satım sözleşmeleri ve teslim şekilleri var. Bizim için önemli olanlara bakıcaz.
  • CIF
  • CIF satışlarda herşeyi satıcı yapar. Satıcı; malın değeri, sigorta bedeli ve navlundan ibaret maktu bir değer karşılığında yükün deniz yoluyla gönderileceği yere teminini üstlenir. Yani satıcı navlun sözleşmesini yapar, navlunu öder, yükü sigorta ettirir(nakliyat sigortası), sigorta primini öder. Alıcının yapması gereken malın  bedelini ödemektir. Yük geminin küpeştesini(kenarındaki korkuluklar) geçtiği andan itibaren hasar ve yarar satıcıdan alıcıya geçer.
  • İfa yeri yükleme limanıdır.
  • Soru: Pınar, Çin’de bir satıcı. İstanbul’a sac yükü yolluyor. Alıcı Emre İstanbul’da. Pınar gemiyi temin edecek, navlun sözleşmesini yapacak, sigorta ettirecek vs vs. Pınar, alıcı Emre’ye diyor ki ben X denizcilik şirketi ile taşımayı yapmayı düşünüyorum. Alıcı Emre bunun üzerine bu X şirketi ile temasa geçip kendisi yükleme talimatını yolluyor, yükleme rotasını veriyor ve onun bu talimatı doğrultusunda Çin’den gemiye yük yükleniyor. Konişmento da düzenleniyor. Emre bu konişmentoyu kabul ediyor. Navlun ödenecek. Şirket Emre’ye diyor ki şu kadar navlun borcun var. Emre de diyor ki banane kardeşim bu yükler CIF satım konusudur, teslim şekli de CIF, dolayısıyla navlun borçlusu Pınar’dır. Pınar da diyor ki banane kardeşim yükleme rotasını ben yollamadım, konişmentoyu ben kabul etmedim, kaldı ki CIF satım sözleşmesi ve CIF teslim şekli bir denizaşırı satış sözleşmesidir ve Emre ile benim aramdadır, çünkü sen navlun sözleşemesi tarafısın ve navlun sözleşmesi tarafı olarak da taşıtan ben değilim Emre’dir. Emre de diyor ki hayır taşıtan ben değilim Pınar’dır, çünkü bana bu şirketle çalışıcam diye mail atan Pınar’dır. Mahkeme olarak genel Borçlar Hukuku bilgilerimizle ne karar verebiliriz? Taşıyan navlun alacağı için kime gider? Borç ilişkisinin nispiliği üzerinden çözeceğiz. Taşıyan olarak taşıyanın bakacağı husus muhattabı kim ise taşıma ilişkisi kimle doğmuşsa navlun borçlusu da odur. Eğer Emre yükleme rotası verirken Pınar’ın adına ve hesabına hareket ettiğini belirtmemişse(ki bunu CIF satış söz konusu olması nedeniyle ben Pınar adına bu talimatı yolluyorum diyerek yapar, Pınar’ın onay verip vermemesi önemli değil) artık bu taşıyanı ilgilendirmez. Taşıyan kendi muhattabına bakar ve der ki ben Emre’nin talimatı doğrultusunda hareket ederek yükü yükledim, konişmentoyu tanzim ettim, ve Emre konişmentoyu kabul etti ve bunu kendi adına yaptı. Artık taşıtan Emre’dir. Taşıma ilişkisi X şirketi(taşıyan) ve Emre arasında doğmuştur. CIF satış alıcı(Emre) ile satıcı(Pınar) arasındadır. Taşıyan kendi taşıma ilişkisine bakar. Taşıma ilişkisinde de muhattabı CIF teslim şekline göre satıcı olması gerekse de, bu örnekteki gibi alıcı muhattap olmuşsa, artık navlunu alıcı öder.
  • C&F
  • CIF sözleşmede eğer satış konusu yükü sigorta ettirme yükümlülüğü yoksa C&F söz konusudur. Dolayısıyla eğer yük sigorta ettirilecekse bunu alıcı yapar.
  • FOB
  • Yarar ve hasarın alıcıya geçme kısmı FOB’da da aynıdır. Yani yük geminin küpeştesini geçtiği andan itibaren yüke ilişkin yarar ve hasar alıcıya aittir. Bu da aynı şekilde yüklemede satıştır, ifa yeri yükleme limanıdır.
  • FOB’da navlun sözleşmesini alıcı yapar, navlunu alıcı öder(FAS’ta da böyledir).
  • Satıcı malı gemiye kadar getirmekle yükümlüdür. Bu nedenle satıcı yükleten konumundadır. Yükletenin yük üzerindeki tasarruf hakkı sahipliğinin denizaşırı satış sözleşmelerinden FOB satışın arz ettiği bir özellik olduğunu geçen hafta söylemiştik.
  • Satıcı sadece konişmento düzenlenmesini ister. Ancak bu şekilde satıcı yükün bedeli ödenene kadar yük üzerindeki tasarruf hakkı sahipliğini korumak ister. Alıcı akreditif açar, satıcı gerekli evrakları akreditif açan bankaya verir ve böylece yük bedeli kendisine ödenir.

  • Sigorta giderlerini de alıcı öder.
  • Mesafe satımıdır. Bordaya kadar masrafsız anlamındadır.
  • EX WORKS
  • Ticari işletmede teslim. Satıcı yükü ticari işletmesinde daha önceden kararlaştırılan bir tarihte alıcının emrine hazır eder. Bu durumu alıcıya bildirir. Alıcı yükü işletmeden teslim alır ve ihracı için gerekli belgeleri hazırlayıp gümrük işlerini de kendi tamamlar ve kendi ülkesine ithal eder. Burada diğerlerinden farklı olarak yüke ilişkin yarar ve hasarın alıcıya geçmesi yükün satıcının ticari işletmesinde teslim edildikten sonradır.
  • Burada anlaşmada belirtilen yerde ve tarihte satıcının yükümlülüğü yükü hazır etmektir. Burada bütün gümtük işlemler, sigorta işlemlerini vs alıcı yapar. Bu nedenle ticari işletmede teslim denmektedir.
  • FAS
  • Satıcı malı geminin yanına kadar götürmekle yükümlüdür. Eğer gemi rıhtımdaysa yükleme yerine getirilecek. Eğer gemi açıkta demirlemişse bu vakit mavna temin ederek yükü geminin yanına kadar götürecektir. Bu genelde şöyle olur; geminin draftı dediğimiz suyun altında kalan kısmı yükleme limanındaki yükleme yerine fiziki olarak girememektedir. Dolayısıyla rıhtıma yanaşamaz ve açıkta demirler. Masraflar boşaltma limanı ise gönderilene; yükleme limanı ise yükletene ait olmak üzere mavnalarla yüklenir ve geminin yanına getirilir.

GENEL TAŞIMA HÜKÜMLERİ
  • Yükün geminin yanına kadar getirilmesi masrafları taşıtana ya da yükletene aittir. Yükleme masrafları taşıyana aittir. Zaten TTK 1178. maddesinde taşıyanın faaliyet sahası yazar(yükleme, istif, elden geçirme, bakım, muhafaza ve boşaltma olarak).
  • Ben yükleme ya da istif masraflarını da taşıtana yıkabilir miyim? Ya da boşaltma masraflarını gönderilene yıkabilir miyim? Konişmentoda FIO kaydı varsa: yükleme de taşıtanın uhtesindedir. Yani yükleme taşıtanın yardımcı şahısları tarafından ve boşaltma gönderilenin yardımcıları tarafından yapılacaktır. FIOS kaydı varsa: burada yüklemeye istif de eklenmektedir. Yükleme ve istifi taşıtan yardımcı şahısları ve boşaltmayı her zaman gönderilen yapar. FIOST kaydı varsa: Yükleme, istif ve elden geçirme de taşıtanın adamları tarafından yapılacak. Yani taşıyanın 1178. madde kapsamındaki faaliyet sahası daralabilmektedir.
  • Konişmentoda FIOS kaydı var diyelim. Yükletenin de onayıyla yükün güverteye yükleneceği kaydı var. Yükün güverteye istiflenme aşamasında yükün sabitlenmesi(lashing) iyi yapılamadığı için gemi seferdeyken yükün bir kısmı gemiye uçuyor. Konişmento hamili ve yükün sahibi olan gönderilen, taşıyana 1178 kapsamında sen istif kusurundan sorumlusun diyor. Taşıyan da banane FIOS kaydı var ve bu nednele istif taşıtanın yardımcı şahısları tarafından yapılır, dolayısıyla ben sorumlu değilim diyor. Yük sahibi de bunun üzerine FIOS kaydı sadece masraflar bakımından etkilidir, sorumluluğu etkilemez diyor. Taşıyan bundan sorumlu mu? Hayır FIOS kaydı gereği taşıtanın adamları istiflemeyi yaptı.
  • FIOS kaydının hukuki sonuçları: 1. Masraflar bakımından: FIO varsa yükleme masrafları taşıtanda, boşaltma masrafları gönderilendedir dedik, FIOS ise istif masrafları da yükleme ile taşıtanda, boşaltma masrafları gönderilende. FIOST’da ise yükleme ve istifin yanı sıra elden geçirme masrafları taşıtandadır. 2. Yükte meydana gelen zararlar bakımından: 1178. maddede düzenlenen taşıyanın özen borcu 1243 gereği emredici bir hükümdür. Bu madde uyarınca taşıyan; yükleme, istif, elden geçirme, bakım, muhafaza ve boşaltmada tedbirli bir taşıyanın göstermekle yükümlü olduğu özeni gösterecektir. Öyleyse FIOS kaydı ile taşıtanın yardımcı şahısları tarafından ya da limandaki bağımsız istifçiler tarafından yükleme ve istif faaliyetleri yürütülmüşse taşıyanın  sorumluluğunun tamamen kalkması 1178’deki emredici hüküm varken mümkün olacak mıdır? Taşıtanın adamları ya da bağımsız istifçiler o malı yükleyip istiflese bile taşıyanın kendisi, gemi adamları orada bulunuyor. Bu nedenle taşıyan bizzat yükleme ve istifi yapmasa ve bu kayıtlar sayesinde taşıyanın faaliyet sahası daralsa bile taşıyanın nezaret yükümlülüğü sıkı bir şekilde devam eder. Taşıyan, istifin düzgün yapılmadığını görebilir, görürse bunu kendisi düzelttirecek gerekirse yola çıkmayacak. FIOS’un peki anlamı ne? Taşıyanın ödeceği zararı azaltma bakımından önem taşımaktadır. Bu kayıt varsa genelde taşıtanla yükteki zararı %50-%50 paylaştırıyorlar.

3. Gemide meydana gelen zararlar bakımından.

YÜKÜN ÖZELLİĞİ İLE ALAKALI OLARAK OLUŞABİLECEK SORUNLAR
  • Yasak Eşya

11.04.17

  • Süretaryaya başlamadan önce bir iki noktadan bahsetmemiz lazım. Taşıtan ya da yükleten ithali/ihracı/transidi yasak olan eşyayı yükler ya da yükleme sırasında mevzuat hükümlerine aykırı davranırsa ve bu nedenle yükler müsadare edilirse bu durum navlunu ödemeden kaçınma sebebidir. Buna dayanarak nasılsa yükler müsadere edildi, taşıma konusuz kaldı diyerek navlunu ödemeden kaçınabilir mi? Taşıtan ya da yükleten ithali/ihracı/transidi yasak olan eşyayı yükler ya da bu hususta yükleme sırasında mevzuat hükümlerine aykırı davranırsa bu kesinlikle ve kesinlikle, yükler müsadere edildiğinde de, navlunu ödemeden kaçınma sebebi değildir. Söz konusu yük eğer gemiyi veya gemi kısmi çarter konusu olup da diğer yükleri tehdit ederse kaptan her zaman bu ithali/ihracı/transidi yasak olan tehdit eden yükü karaya çıkarmaya veya imha etmeye yetkilidir.
  • Tehlikeli Eşya
  • Taşıma konusu yük tehlikeli bir eşya ise sorumluluk nedir? Kaptanın her zaman için bu tehlike arz eden yükü karaya çıkarma veya imha etme yetkisi vardır. Tehlikeli eşya yükü taşıma konusu mal ise, bu durumda kaptanın tehlikeli eşyanın yüklenmesinden haberi olup olmadığna bakarız. Kaptanın haberi olmaması eşyanın niteliği konusunda yanlış beyanda bulunulması veya gizlice yüklenmesi şeklinde ortaya çıkabilir. Kaptanın tehlikeli yükün gemiye yüklendiğinin haberi olmaması halinde taşıtan veya yükleten o yolculuğun ilgililerine karşı kusursuz sorumludur, garanti sorumluluğu vardır. Eğer kaptanın haberi varsa o zaman taşıyan(kaptan taşıyanı temsil etmektedir) o yolculuğun ilgilililerine karşı kusuru olması halinde sorumludur.
  • Gizli Yüklenmiş Tehlikeli Olmayan Eşya
  • Gizlice yüklenmiş ama tehlikeli eşya olmayan bir eşya var ise sorumluluk nedir? Gemiye gizlice getirilen tehlikesiz eşya bakımından gemiye gizlice getiren kimsenin kusur sorumluluğu vardır. Gemiyi veya diğer yükleri tehdit etmesi halinde kaptanın her zaman o yükü karaya çıkarma veya imha etme hakkı vardır.
  • Güvertede Taşınan Yük
  • Taşıyan yükü güverteye yükleyebilir mi? TTK 1243’deki şartlar oluşmalıdır, bu hüküm emredicidir. Aksi kararlaştırılamaz. Bu şartlar: 1. Yükletenin muvafakati alınacak. Çünkü yükleten yükle ilgililerden biridir, yük üzerinde “tasarruf hakkı” sahibidir. 2. Konişmentoya yükün güverteye yüklendiği hususunda kayıt düşülecek. 3. Yük fiilen güvertede taşınacak.
  • Örn/ Konişmentoya güverte yükü yazıp da yükletenin muvafakatine gerek olmadığı gibi bir kloz koyulamaz, çünkü bu şartlar emredicidir.
  • Güvertede taşınan yük deniz tehlikelerine açıktır, sigorta himayeleri sınırlıdır, P&L Kulüp sigortasınan yararlanamaz.
  • 3 şart yerine getirildikten sonra yük güvertede taşınıyorsa, taşıyan güvertede taşınacak yükler için sorumlu olmayacağı kaydını koyabilir. Çünkü bu artık emredici hüküm değildir(1244). Ama taşıyan bu kayda güvenip emredici hüküm olan 1178 kapsamındaki özen borcuna aykırı davranamaz.
KONTEYNER TAŞIMACILIĞI
  • FCL(full container load)
  • Genelde FCL taşıma yapılır. Konteynerda işler nasıl yürür bakalım. Diyelim ki yükümü Baltimore’a konteynırla taşıtıcam. ARKAS ile temasa geçip bana konteyner temin et diyorum. ARKAS da bana boş konteynerları veriyor.
  • FCL halinde her bir konteyner bir kişinin yükü için tahsis edilmiştir. O konteyner benim yüküm için tahsis edilmiştir. Burada ben ARKAS’tan boş konteynerı alıp içine yükümü istiflerim, konteyner kapatılır, mühürlenir ve o şekilde gemiye kadar getirilerek taşıyana teslim ederim ve taşıyan bu şekilde gemiye yükler. Dolayısıyla taşıyan benim beyanlarımla bağlıdır. Bu nedenle konteyner taşımacılığında her konişmentoya istisnasız SLSC ve Said to Contain kayıtları konulur. SLSC kaydı(shipper’s load & stae & count): Yükleten tarafından sayıldı, yüklendi ve istiflendi -> Nereye? Konteynerın içine. Gemiye değil! Dolayısıyla yük boşaltma limanına geldi,

konteyner boşaltıldı, mühür kırıldı, içi açıldı bir de baktık ki yük ezilmiş ama dıştan konteynerda dış taraftan haricen hiçbir göçük, akma, sızma vs yoksa demek oluyor ki içindeki yük yanlış istiflenmiş. Bu halde taşıyan SLCS kaydı gereği sorumlu olmadığını, yük hasarından yükletenin sorumlu olduğunu ileri sürer. Said to contain kaydı(belli değil kaydı): Konteynera X yükü yüklendi dedim ama konteynerdan X yerine Y çıktı. Said to contain kaydı gereği taşıyan sorumlu olmaz, bana konteyner mühürlü verildi ben içindekini bilemem der.
  • Bu dediğimiz kayırlar full container load, yani tek bir kişinin yükü için tahsis edilmiş konteyner olması halinde geçerli. FCL var, konteyner içinden uyuşturucu çıktı. Konteyner mühürlü teslim edildiği için içinde ne olacağı bilinemeyeceğinden kaptana ya da taşıyana gidilmemelidir, yükletene gidilmelidir.
  • LCL(less container load)
  • Birden çok kişinin yükü yüklenmektedir. Burada Elif, Pınar, Emre, Şamil yükünü ARKAS’a verir. ARKAS bu yükleri alıp kendi adamları veya başka bir vasıta ile(ARKAS’ın navlun sözleşmesine yardımcı şahsı) istifi yapar. Bu nedenle SLSC ve Said to Contain kaydı koyulmaz. Çünkü zaten bizzat ARKAS ya da ARKAS’ın yardımcı şahısları konteynerın içine sayımı, yüklemeyi, istiflemeyi yapmaktadır. Bu nedenle boşaltma limanında yükte kötü istif vs nedeniyle yükte hasar meydana gelirse ARKAS sorumlu olur. Ama FCL olması halinde ARKAS, konteynerın haricen bir sıkıntısı yoksa, SLSC ve said to contain kayıtları sayesinde syükte meydana gelen hasar nedeniyle doğacak olan sorumluluktan kurtulur.
KAYITLARIN GENEL İŞLEM ŞARTLARI İLE OLAN İLİŞKİSİ
  • Yükün gemiye kadar taşıma masrafı taşıtana; yükleme masrafı taşıyana aittir. Özen borcu anlatılırken de taşıyanın faaliyet sahasını sırayla belirtmiştik: yükleme, istif, elen geçirme, bakım, gözetim(muhafaza), boşaltma. Taşıyan ne teslim aldıysa onu boşaltma limanında teslim edecektir. Ne şekilde aldıysa o şekilde teslim etmekle yükümlüdür.
  • Konişmento hükümleri taşıyan ve gönderilen arasındadır. Navlun sözleşmesi hükümleri taşıyan ve taşıtan arasına doğar.
  • Genel işlem şartlarına ilişkin denizcilikte bazı sıkıntılar var. İlk derce mahkemesi ve Yargıtay’da farklı farklı kararlar çıkıyor. Konişmentoda yer alan kayıtları genel işlem şartlarına aykırılık nedeniyle kabul etmiyorlar. Özellikle jurisdicton açısından hangi mahkemenin yetkili olduğu hususunda ya da hangi ülke hukukunun uygulanacağı hususunda sıkıntı çıkıyor. Deniz davalarına bakan İzmir’deki ticaret mahkemeleri konişmentoda yer alan kayıtların genel işlem şartlarına aykırı olduğuna hükmediyor, buna karşılık Mersin ve İstanbul’daki mahkemeler konişmentoda yer alan tüm hükümlerin geçerli olduğuna hükmediyor. Doktrinde Gökhan Antalya hoca tacirler arasında genel işlem şartları uygulanmaz demektedir. Biz de bu görüşteniz. Çünkü konişmento yükletenin talebiyle düzenlenmektedir. Taşıyan otomatikman düzenlememektedir. Hatta konteyner taşımacılığnda konişmento yerine sea waybill(nama yazılı ciro edilemez deniz taşıma senedi) düzenlenmektedir. Çünkü sea waybill’in özelliği boşaltma limanında yükün teslimi için ibrazının gerekmemesidir. Ama konişmetoda yükün teslimi ibraz gerekir.
  • Konteyner taşımalarında konişmentolarda her konişmentoya fix olarak SLCS, Said to Contain, FIO konulur. Ya  da müşterek avarya söz konusu olduğunda YORK ANVERS 2004 kuralları uygulacaktır diye bir kayıt düşerler. Ya da sürastaryaya ilişkin kayıtlar vardır vs. İşte bu kayıtlar artık konişmentoda ya da sea waybillde artık fixtir. Tacirler arasında emredici hükümlere aykırılık teşkil etmediği müddetçe konişmento hükümleri kabul edilmelidir.
SÜRASTARYA
  • Sürastarya ücreti tazminat mıdır yoksa cezai şart mıdır? İkisi de değildir. Sözleşme ile ödenmesi kabul edilmiş bir ücrettir. Sürastarya süresi içinde taşıyanı yükleme ya da boşaltmaya hazır durumda bekletmek taşıtanın akdi hakkıdır.
  • Yüklemeye Hazır Olma
  • Gemini yüklemeye hazır olması için yükleme yerine ulaşmış olması gerekmez. Ancak, yükleme yerine  zamanında ulaşabilecek ve birinci vardiya başında derhal yüklemeye başlayabilecek durumda olması aranır.

  • Yükleme Süresi
  • Yükleme süresinin başlaması ise yüklemeye hazır olmadan daha farklıdır ve yüklemeye hazır olmanın şartlarından daha ağırdır, çünkü burada geminin hem yanaşmış olması hem de ilk vardiyada fiilen yükü almaya başlamış olması aranır. Bu bakımdan ambarlar boşaltılmış, havalandırılmış, temizlenmiş olmalıdır.
  • Yükleme Süresini Geciktiren Engeller
  • Bekleme süresi: Bu starya + sürastaryadan oluşur. Sürastarya ancak kararlaştırılmış olmalıdır. Kararlaştırılmamışsa sürastarya talep edilemez. Yüklemeyi geciktiren engelin kimin faaliyet sahasında ona bakarız. Eğer yüklemeyi geciktiren engel taşıyanın faaliyet sahasında oluşmuşsa bu halde yükleme süresi durur. Çünkü yükleme süresi işlerse sürastaryaya girer. Taşıyanın faaliyet sahasında oluşan yüklemeyi gecikitren engellere örnek: gemi adamlarının grevi, önceki seferden dolayı oluşan bir deniz alacağı nedeniyle gemi limana yanaşınca gemiye tedbir konması(çünkü teminatın yatırılıp tedbirin kaldırılması taşıyanın faaliyet  alanında), vinçli geminin gemi vinci arızalı olması nedeniyle yükleme-boşaltma yapılamıyor.
  • Konişmentoda yükleme ve boşaltma süresi belirtilir. Örn/ yükleme süresi 4 gün, boşaltma süresi 5 gün. Diyelim  ki gemiye tedbir konmuş. Taşıyanın faaliyet sahası içinde gerçeklesen bir engel nedeniyle gecikme olmuş. Süreyi işletirsek teminat yatırılıp tedbir kaldırılıncaya kadar o 4 gün işleyip starya bitecek ve sürastarya girmesine neden olacak. Hem taşıyanın kusuru nedeniyle gecikme var hem de üstüne taşıyan para alacak. Bu saçma olduğu için yüklemeyi geciktiren engel taşıyanın faaliyet sahasında oluşmuşsa bu halde yükleme süresi durur.
  • Taşıtanın faaliyet sahasında gerçekleşen bir engel ise süre işler. Bu durumda süreyi durdurmak taşıtanı cezalandırmaya neden olur. Örn/ yükü gemiye hazırlık ihbarına rağmen geç getirmiş, limandaki bağımsız  istifçiler grev yapmış, liman vinci arızalanmış. Bunlar hep taşıtanın faaliyet sahasındaki engeller. Taşıyanınsa yükleme ile başlar.
  • Bir de hiçbirinin faaliyet sahasına girmeyen sebepler vardır. Örn/ hava muhalefeti. Eğer bu hususta özel bir kayıt(WPC-weather permitted clause) yoksa süre işler, taşıyan lehinedir. Ama bu kayıt varsa süre hava muhalefeti bitene kadar süre işlemez.
  • Örn/ yükleme limanı bellidir bir de “yükleme yeri” vardır ki burayı da taşıtan tayin eder. Yükleme yerinin dolu olması nedeniyle taşıyan sıraya girmiş, ya da önündeki gemi kaza yapması nedeniyle bekliyor vs ise ve taşıyana bu hususta bir seçimlik hak verilmemişse(yükleme yerine girememe halinde uygun olan başka bir yere demirleme hakkı) süre işler, taşıyanın lehinedir. Seçimlik hak verilmesine rağmen taşıyan başka bir yeükleme yerine gitmiyorsa süre durur, taşıyan aleyhinedir.
  • Unutmadan şimdiki anlattığımız mesele yolculuk çarterına ilişkindir. Gemi seferdeyken para kazanır.
  • Taşıtan yükü gemiye getirmemiş ise bu durum taşıtanın bir temerrüdüdür. Ne tür bir temerrüttür? Alacaklı temerrüdür. Navlun sözleşmesi ilişkisinde alacaklı taşıtan ve borçlu taşıyandır. Taşıyan taşıma taahhüdünde bulunduğu için borçludur. Bu taşıma faaliyeti karşılığında taşıtan navlunu öder. Taşıtanın yükü gemiye teslimi, taşıyanın borcunu ifa etmesi için yapması gereken bir eylemdir. Bu nedenle taşıtan yükü gemiye getirmemiş ise bu durum taşıtan alacaklı temerrüdüne düşer.
  • Taşıtanın yükü gemiye teslim etmemesindeki bazı ihtimaller: 1. Taşıtan bekleme süresi sonuna kadar yükün tamamını teslim etmemiş. Bekleme süresi sonuna kadar hiç yük teslim etmezse taşıyan gemi seferdeyken para kazanır ilkesi gereği taşıyan artık sözleşmeye bağlı kalmaz, sözleşmedeki taahhütleri ile bağlı değildir, yeni bir navlun sözleşmesi yapabilir, gemiyi başka bir iş için kullanabilir. Navlun ücretini alamaz ama sürastarya ücretini, ozamana kadar doğmuş alacaklarını ve yoksun kaldığı kazancı alır. Taşıyan bekleme süresinden daha çok beklemeye ve geç gelen yükü kabule mecbur değildir. 2. Taşıtan yükün bir kısmını teslim etmiş: bu halde iki ihtimal var a. Taşıtan taşıyana yola çıkmasını emrederse, taşıyan yola çıkmakla yükümlüdür ancak yük kısmen teslim edilse de navlunun tamamına hak kazanır. Yükün kısmen teslimine rağmen taşıyanın yola çıkmasını talep navlun sözleşmesinden kısmen cayma değildir, bu durum taşıyanın taşıma taahhüdünü yerine getirmesinde kısmen feragat olarak yorumlanır. Bu arada taşıyan boş yere başka yük yükleyemez. Boş kalan yere başka yük yüklemişse bu suretle elde ettiği navlun mahsup edilir, çünkü zaten yük tamamen teslim edilmiş gibi tam navluna

hak kazanmıştır, ve boş kalan yere yük almış olması nedeniyle eğer taşıtan herhangi bir zarara uğramışsa taşıyan bu zararı tazmin eder. b. Taşıtan yükün bir kısmını teslim etmiş, starya(bekleme) süresi geçmiş ama ilk ihtimalden farklı olarak taşıtan, taşıyanın yola çıkmasını talep etmemiş. Taşıtan bekleme süresinin bitmesini beklemiş  ve yola çıkma talebini yok. Taşıtan sözleşmeyi de feshetmiyor. Bu halde taşıyan yola çıkar, navlunun tamamını, sürastarya ücretini talep eder ve isterse navlunun kısmen teminatsız kalması nedeniyle ek teminat alacağını da duruma göre talep edebilir.
  • Taşıtan aynı varma limanı için kararlaştırılandan farklı bir eşya yükleyebilir mi? X yükü için anlaştım ama taşıyana Y yükü getirdim dedim. Evet bu mümkün, bunun için 3 şart var: 1. Sözleşmede gösterilen yük ferdi ile değil nevi(cinsi) ile tayin edilmiş olacak, 2. Taşıyanın farklı cinsteki malı taşıma nedeniyle işi  güçleşmeyecek(özel teçhizat gerekmesi vs gibi), 3. Bu yük gemi veya gemideki diğer yükler için tehlike arz etmeyecek.
  • Taşıtan veya yükleten; taşıyana ölçü, sayı, tartı, marka hakkında yanlış beyanda bulunursa; taşıyan veya yükleten bu nedenle doğan zararlardan gecikme zararları dahil olmak üzere kusursuz olarak sorumludurlar. Yani taşıyana karşı garanti sorumlulukları vardır.
  • Soru: Yük limana gelmeden zayi olmuşsa, taşıtan taşıyana bunu bildirilmelidir. Taşıyan bekletilmemelidir. Yoksa sürastaryaya girmişse ödenecektir. Sözlemeyi feshetmeli ya da caymalıdır. Bu arada sözleşmeden cayma hakkı sadece taşıtana aittir. Taşıyanın böyle bir hakkı yoktur.
  • Garanti sorumluluğu yüke ilişkin yanlış beyan nedeniyle doğar!
  • Kuru Yüklere İlişkin Sürastarya Hesaplama İşlemleri ve Bazı Kayıtlar
-Gencon 1994’e göre hesap ypıyoruz (TTK değil)
-Kayıtlar:
SHEXC: Sunday holiday excluded. Pazar ve resmi tatillerde yükleme ve boşaltma yapılmayacağı anlamına gelir. SSHEXC: Saturday Sunday holiday excluded. Cumartesi, pazar ve resmi tatillerde yükleme ve boşaltma yapılmayacağı anlamına gelir.
SSHINC: Saturday sunday holiday included. Bütün günler dahil yükleme boşaltma yapılabilir. WPC: Weather permitted clause
-Hazırlık ihbarı: NOR(Notice of readiness). Hazırlık ihbarı, ben(taşıyan) geldim yükü almaya hazırım, sen(taşıtan) kendi yapacaklarını yap demektir. Taşıtana gerekli hazırlıkları yapma imkanı verilmektedir.
-Gencon’a göre hazırlık ihbarı öğlen 12’den önce verilmişse, yükleme(veya boşaltma) 13’de başlar.; 12’den sonra verilmişse yükleme(veya boşaltma) ertesi gün sabah 6’da başlar.
-Önceki gün tatil ise, yükleme(veya boşaltma) süresi ertesi gün saat 6’da başlar.(SSHEXC ve SHEXC halinde)
  • Yükleme yerini kim tayin eder?
Taşıtan tayin eder.
  • Sürastarya ücretinin borçlusu kimdir?
  • Gönderilen yükü kabul etmişse navlun borçlusudur. Muacceliyet kesbetmiş olan sürastarya ücretinin de borçlusu olur.
  • Peki konişmento hamilini(gönderilen) alıcıyla beraber boşaltma limanında oluşan sürastaya ücretinden mi sorumlu tutarız yoksa yükleme limanında oluşan sürastarya ücretinden de sorumlu tutabilir miyiz? Kural olarak yükü geminin yanına getirilmesi masrafları taşıtana ait olacağından yükleme limanında oluşan sürastarya ücreti taşıtana aittir. Ama 2 halde gönderilene boşaltma limanındaki sürastarya ücreti ile beraber yükleme limanındaki sürastarya ücreti ödetilir: 1. Yükleme ve boşaltma süreleri için eğer total bir süre belirtilmişse: Örn/yükleme ve boşaltma süresi 10 gündür denmiş. Kaç gün yüklemede(örn: yükleme için 4, boşaltma için 6 gün gibi) kaç gün boşaltmada kullanılabilir ayrı ayrı belirlenmemiş. 2. Yükleme ve boşaltma süreleri ayrı olarak belirtilmiş olsa bile reversable(dönüşümlülük) kaydı varsa: Örn/ ilk çözdüğümüz olayda 15 buçuk saat sürastaryaya girdi demiştik. İşte, reversable kaydı olsaydı bu 15 buçuk saat boşaltma için verilen süreden düşülür. Ya da aynı örnek için yükleme erken bitti diyelim. Yani 96 saatte(4 gün) değil 90 saatte bitmiş. Bu halde o 6 saat boşaltma süresine

eklenir, nitekim boşaltma süresi 72 saat(3 gün) olarak belirlenmişse, 72+6= 78 saat olacaktır. Kısaca reversable kaydı varsa: yükleme, yükleme için verilen süreden erken bitmişse, artan süre boşaltma için verilen süreye eklenir; yükleme, yükleme için verilen süreden geç bitmişse, aşan süre boşaltma için verilen süreden indirilir. Bu nedenle reversable kaydı olan durumlarda gönderilen sürastarya ücretinden sorumlu olduğu takdirde, total olarak yükleme limanındaki sürastaryadan da sorumlu hale gelebilecektir.
18.04.17
  • Taşıma konusu(CIF satış konusu) yük buğday unu olmasına karşın konişmentoda mısır unu yazıyor. Taşıyan sorumlu mudur? Yoksa taşıtan veya yükleten mi sorumludur? Ya da konişmento 18 Nisan’da düzenlenmiş ama 16 Nisan yazılmış. Ya da konişmento 3 nüsha olarak düzenlenmesine rağmen 2 nüsha düzenlendiği yazıyor. Neye dayanarak kimin sorumluluğuna gideriz? Taşıyan sorumludur. Taşıyanın “kusurlu olarak gerçeğe aykırı konişmento tanziminden doğan sorumluluğu” Borçlar Hukuku çerçevesinde culpa in contrahendo sorumluluğudur. Çünkü konişmento yükletenin talebiyle düzenlenir ve yükleteninin talebiyle düzenlendiği için o aradaki konişmento alıp verme sözleşmesi, o söz konusu konişmentonun her haklı hamiline yapılmış yeni bir sözleşme niteliğinde olacaktır. Dolayısıyla navlun sözleşmesini ifada kusur olarak değil; akdin müzakeresinde kusurlu davranış olarak nitelendirilcektir. Bunun için gereken şartları da söylemiştik: gerçeğe aykırı beyan, zarar, illiyet bağı, taşıyanın kusuru. İlk 3 ünü hamil ispatlar, 4. şartta ise taşıyan kusursuzluğunu ispatlar.
  • Milano’dan Bari’ye ve Bari’den İstanbul’a sakız mayası taşınacak. Taşıma konusu yük sakız mayası.  EX WORKS teslimmiş(EX WORKS’te navlun sözleşmesini alıcı yapar). Taşıyan, Milano’dan Bari limanına kadar malı getirme işini de bana bırak diyor. Milano Bari arası tırla ve Bari İstanbul arası gemiyle taşınıyor. Dolayısıyla İstanbul’a taşımak üzere satıcının işletmesinden malı direkt taşıyan alıyor. Yük İstanbul’a geliyor. Alıcı bir de ne görsün, sakız mayası gerekli taşımada nemlilik oranında olmadığından endüstride kullanılması mümkün değil. Alıcı, zararın tazmini için satıcıya müracaat ediyor. Satıcı sorumlu mu? Kendini nasıl kurtarabilir? Bu bahsettiğimiz örnekte zararın alıcıya geçme anı yükün taşıyana teslimi anıdır. Çünkü ticari işletmede teslim söz konusudur. Risk, yarar, zarar taşıyana teslim ile alıcıya geçer. Dolayısıyla satıcı, alıcıya; bu zarar taşıma sırasında nem oranın yetersizliğinden meydana geldi, burada taşıyanın özen borcuna aykırılığı vardır, benimle bir alakası yoktur, senin sorunun taşıma sözleşmesi bazlıdır, salım-satım akdiyle alakalı olarak sözleşmenin nispiliği gereği benimle bir alakası yoktur diyecektir. ANCAK malın zaten kendiliğinden nem oranı az ise, yani mal ayıplı ise, bu halde satıcı sorumlu tutulabilir.
  • Kançello tarihi
  • Bazı hallerde yükleme(ve boşaltma için de aynıları geçerli) için şöyle bir şey kararlaştırırlar: Yükleme en erken 1 Mart, en geç 5 Mart’ta başlayacaktır. Buna kançello tarihi denir. Eğer gemi 5 Mart’ta yüklemeye hazır olmazsa taşıtan sözleşmeden dönebilir. İhbara gerek yoktur. Ek süre tayini yoktur. Taşıyanın bu anlamda kusuru da aranmaz. Taşıtan direkt sözleşmeden dönebilir.
  • Bildiğimiz üzere gemi seferdeyken para kazanır. Mesela gemi İstanbul’dan yük alıp Barcelona’ya götürecek. Yükleme en erken 1 Mart, en geç 5 Mart’ta başlayacaktır denmiş. 3 Mart’ta gemi hala İtalya, Trieste’de. Dolayısıyla 5 MArt’ta İstanbul’da olmasının imkanı yok. Böyle bir durumda da taşıtanın ek süre tayini olmadan, taşıyanın kusuruna dahi bakılmaksızın sözleşmeyi feshetme imkanı vardır. Bu arada taşıyan Trieste’de yük de bulmuş, Hamburg’a götürmek istiyor. Ama onu bağlayan bir kançello tarihi var ve 5 Mart’ta da İstanbul’da olma imkanı yok. Dolayısıyla taşıyan, taşıtanı sözleşmeden caymaya davet edebilir mi? Normal şartlarda taşıtanın cayma hakkını kullanabilmesi ancak geminin yükleme limanına gelip hazırlık ihbarını yapınca derhal cayma hakkının kullanılması şeklinde olabilir. Aksi halde taşıtanın cayma hakkı düşer. Ama gecikeceği mutlak olan bir gemiyi boş yere yükleme limanına getirmeme amacıyla taşıyan önceden taşıtanı cayma hakkını kullanmaya davet edebilir mi? BK 473/1: “Yüklenicinin işe zamanında başlamaması veya sözleşme hükümlerine aykırı olarak işi geciktirmesi ya da işsahibine yüklenemeyecek bir sebeple ortaya çıkan gecikme yüzünden bütün tahminlere göre yüklenicinin işi kararlaştırılan zamanda bitiremeyeceği açıkça anlaşılırsa, işsahibi teslim için belirlenen günü beklemek zorunda  olmaksızın  sözleşmeden dönebilir.”  demektedir. Ancak bu  şartla ve  bu  hak fesih  tarihinden

önce doğmuşsa o takdirde beyana davet edebilir. Ancak çarter sözleşmelerinde çarterpartide fesih tarihinin gelmiş ve taşıyanın temerrüdü sonucunda cayma hakkı doğmuş olması halinde taşıtan sözleşmenin ifasından vazgeçtiğini derhal bildirmek zorunda olduğundan taşıyanın böyle bir durumda süre tayinine gerek kalmaz.
  • Cayma hakkını kullandıktan sonra taşıtan ne talep edebilir? Sözleşmenin hükümsüz kalmış olması nedeniyle menfi zarar talep eder. Müspet zararı isteyebilmesi için ise sözleşmenin icrasından vazgeçtiğini bildirmelidir, yani sözleşmeyi ayakta tutmalıdır.
  • Taşıyan bu hususta sorumluluktan kurtulabilir mi? Ancak temerrüde düşmede kusuru olmadığını ispat ederek sorumluluktan kurtulur.
TTK’DAKİ EMREDİCİ HÜKÜMLERİN(1243) TAŞIYANA UYGULANMASI
  • Taşıyanın sorumluluğuna ilişkin emredici hükümlerin(1243) uygulanabilmesi için öncelikle konişmento düzenlenmesi gerekir. Ancak çarter sözleşmelerinde ek olarak konişmentonun taşıtan ya da yükletenin elinden çıkıp bir 3. şahsa devredilmiş olmalıdır.
  • Konişmento düzenlenmemiş olsa dahi, yükle ilgililerin bu korumadan mahrum kalmaması amacıyla taşıyan hakkında emredici hükümlerin uygulanması gereken istisna bir hal vardır. Bu da “kabotaj” taşımalarıdır. Yani iç taşımalarda konişmento düzenlenmemiş olsa dahi taşıyanın sorumluluğuna ilişkin emredici hükümler geçerlidir.
25.04.17

ÇARTER SÖZLEŞMESİ ÇEŞİTLERİ
Navlun Sözleşmesi
  • A. Kırkambar Sözleşmesi B. Çarter Sözleşmesi
    • Zaman çarterı -> Trip çarterı
    • Yolculuk çarterı -> Mürekkep yolculuk çarterı
  • Belli bir süreliğine taşıyanın taşıtana(çarterer) gemiyi tahsis ettiği sözleşmeye zaman çarterı denir. Yolculuk çarterında ise gemi belli bir sefer için tahsis edilir. Örn/ geminin ticari yönetimini 3 yıllığına x’e tahsis ediyorum dersem bu zaman çarterı olur. Gemiyi İstanbul Venedik seferi için x’e tahsis ettim dersem bu yolculuk çarterı olur.
  • Trip Çarter
  • İstanbul-Venedik seferini yapmak üzere gemiyi 3 yıllığına tahsis ettim dersem bu trip çarter olur. Belli bir süreliğine belli bir yolculuk için gemi tahsis edilmiştir. Navlun zaman esası üzerine alındığı için zaman çarterının bir alt türüdür. Yolculuk çarterında ise navlun yük üzerindendir.
  • Dolayısıyla yolculuğun uzaması halinde yolculuk çarterında ek navlun talep edilemez. Ama trip çarterda yolculuk uzarsa(ve taşıyanın kusuru yoksa) ek navlun ücreti talep edilebilir. Ve zaman çarterında olduğu gibi, gecikme rizikosu trip çarterda taşıtana aittir. Her ne kadar belli bir süreliğine belli bir seferi için gemi tahis edilmiş olsa da taşıtan parayı peşin öder. O süre zarfında taşıtan gemiyi kullanamayıp o seferi yapamıyorsa kendi zarar görür, yani riziko kendine aittir. Trip çarterı, yolculuk çarterının dezavantajlarını bertaraf etmek için ortaya çıkmıştır.
  • Mürekkep Çarter
  • Burada belli sayıda yolculuk yapılması kararlaştırılmaz. Sözleşme süresi içinde mümkün olduğunca çok yolculuk yapılması söz konusudur. Navlun yük esası üzerindendir. Gemi seferdeyken para kazanır düşüncesinden hareketle zarar taşıyan üzerindedir.
  • Mürekkep çarterın zaman çarterından 3 farkı vardır:
    • Navlun bakımından: Navlun hesabı zaman çarterında zaman üzerinedir. Yolculuk çarterında ise yük üzerinedir.
    • Gecikme rizikosu paylaşımı bakımından: Zaman çarterında gecikme rizikosu taşıtanın üzerindedr. Taşıtan off-hire(kullanımdan çıkma) clause’u ile kendini güvenceye alır. Yolculuk çarterında ise gemi seferdeyken para kazanır mantığından hareketle gecikme rizikosu taşıyan üzerindedir. Navlun taşıyanın yük esası üzerinden olduğu için ne kadar süreliğine anlaşılmışsa, mümkün olduğunca çok yolculuk yapmak istenir, dolayısıyla navlun yük esası üzerinden olduğu için ne kadar çok yolculuk yaparsa o kadar çok kazanç elde edilir.
    • Geminin elverişli olduğu zaman bakımından: Mürekkep yolculukta her bir yolculuğun başlangıç anına bakılır.

Her bir yolculuğun başlangıç anında geminin elverişli halde bulunmasına bakılır. Zaman çarterında ise doktrinde farklı görüşler vardır. Ülgener’e göre zaman çarterı sözleşmesinin başlangıcında geminin elverişli halde bulunması yeterlidir. Kender-Çetingil’e göre ise sözleşme süresince elverişlilik olmalıdır.
TAŞIYANIN HAKLARI
  • Taşıyanın öncelikle navlunu talep etme hakkı vardır.
  • Kararlaştırılmışsa sürastarya hakkı vardır.
  • Taşıyanın yük üzerinde TMK çerçevesinde hapis hakkı da vardır.
  • Yükün teslimi talep edildiğinde ve her halukarda boşaltma limanında boşlatma süresi sonunda navlun muaccel olur, yani navlun talep edilebilir hale gelir.
  • Navlun sözleşme ile serbestçe tayin edilebilir. Eğer sözleşme ile tayin edilmemişse yükleme yeri ve zamanındaki olağan navlun esas alınır. Bu da tespit edilemiyorsa benzer navlunlar dikkate alınarak hakkaniyet icabı tespit edilir.
  • Kırkambar sözleşmelerinde navlun tarifeleri vardır. Tarife esası geçerlidir. Biz çarter sözleşmelerinde navlundan bahsediyoruz. Navlun: toptan kararlaştırılabilir. Veya geminin taşıma kapasitelerine göre belirlenebilir. Ya da zaman esası üzerinden belirlenebilir(zaman çarterı). Veyahut yük esası üzerinden belirlenir(yolculuk çarterı)
  • Hapis hakkı: Taşıyanın muaccel bir navlun alacağı var diyelim. Bu alacak ödenene kadar taşıyan yük üzerinde hapis hakkını kullanır. 1201/1: Taşıyan, yük gönderilene teslim edilmişse ve gönderilenin zilyetliğinde bulunduğu sürece bu teslimden itibaren 30 gün içinde mahkemeye müracaat eder ve -yük gönderilenin zilyetliğinde olmak kaydıyla- hapis hakkından kaynaklanan tüm haklarını kullanır. Yük taşıyanın kendi zilyetliğinde ise zaten teslim etmez.
  • Hapis hakkı yükün taşındığı yolculuktan doğan alacakları teminat altına alır. Taşıyan alacağını teminat altına alacak miktarı kadar yük üzerinde bu hakkını kullanabilir. Ama bir kurtarma alacağı veya müşterek avarya garame alacağı söz konusu ise yükün tamamı üzerinde hapis hakkını kullanır.
  • Yük hasarlandı veya zayi oldu ise taşıyanın navlun alacağı devam eder mi? Yani taşıtan hala navlun borçlusu mudur? Mesela aynı şekilde mecbur kalındığı için denize yük atılması müşterek avaryası gereği yük denize atılmış, zayi olmuş. Ya da bir şekilde yük hasar görmüş veya zayi olmuş. Bu hallerde hala navlun alacağı var mıdır? Yoksa bir ayrıma mı tutmamız gerekir? Zarara uğraması halinde navlun alacağı tabi ki vardır. Taşıyan kusurlu da olsa tazminat ödemeye mahkum edilmiş de olsa hasar halinde taşıyanın navlun alacağı bakidir.
    • Hasar sebebiyle tasarruf edilen masraflar(örn: gümrük masrafları) navlundan indirilir.
    • Ama zıyaa halinde kimden kaynaklandığına bakarız:
-1. Eğer yükün zıyaı yükle ilgililerden kaynaklı ise, o zaman taşıyanın tazminat alacağı tabi ki vardır.
-2. Eğer hiçbir tarafa atfedilemiyecek bir sebepten ötürü(mücbir sebep, oü hal) yani taşıyan ya da adamlarının kusuru olmayan bir sebepten ötürü yük zayi olmuşsa taşıyanın navlun alacağı yoktur. TTK 1199: “Taşıyanın kusuru yoksa navlun ödenmez ödenmişse geri alınır.” Çünkü navlun kaybı taşıyan için bir işletme rizikosu teşkil eder. İstisna: 1. yolda ölen hayvanlar 2. yükün tabiyatı itibariyle azalma, eksilme söz konusu olması. Örn/ aseton yükü. Bu iki halde taşıyana navlun ödenir.
- 3. Eğer yük taşıyanın kusuru nedeniyle zayi olmuşsa navlun ödenir, taşıyanın navlun alacağı vardır. Taşıyan da zaten o yükün zayii olması nedeniyle tazminat ödeyecektir.
  • Taşıyan, yükün hasar veya zıyaı nedeniyle ne kadar tazminat öder? Kaynağı ne olursa olsun, ister ticari kusur  ister elverişsizlik nedeniyle olsun, ödeyeceği tazminatın miktarı ve kapsamı 1186. maddede belirtilmiştir. Tazminatta eski kanundan farklı olarak, önceki kanunda yükün varma limanındaki adi piyasa değeri esas alınırdı yani yükün alıcısı kar kaybını ve kazanç kaybını talep edemiyordu ama yeni kanun buna imkan vermiştir. Çünkü 1178 ve 1186 birlikte değerlendirildiğinde kanun “her türlü zarar” demektedir. Her türlü zarar talep edilebilir ama üst limit vardır. Üst limit koli ya da ünite başı 666.67 SDR veya brüt kilo başı 2 SDR’dir.
  • SDR: Para birimi gibi bir şey. Belli para birimleri ağırlık verilerek oluşturulmuştır ve günlük kurlara tabidir.
TAŞIYANIN YÜKÜMLÜLÜKLERİ

  • 3 ana yükümlülüğü ve bunları yerine getirmediği takdirde sorumluluğu vardır: 1. Gemiyi başlangıçta denize elverişli bulundurma yükümlülüğü ve buna aykırılıktan doğan sorumluluk, 2. Özen yükümlülüğü ve buna aykırılıktan doğan sorumluluk, 3. Gecikmeden doğan sorumluluk.
  • Taşıyanın sorumluluğuna ilişkin hükümlerimiz Türkiye’nin taraf olduğu 1924 Lahey Konvansiyonu’ndan gelmektedir. 1968 Visby değişiklikleri ile bu konvansiyona birtakım değişiklikler yapılmıştır. Ama Türkiye bunu kabul etmemiştir. İngiltere, Fransa vs taraf. Amerika taraf değil. Visby değişiklikleri ile örneğin tazminatın kapsamında ağırlık esası getirilmiştir. 1978 tarihli Hamburg Kuralları var. Biz bunu da kabul etmedik. Bu kurallarda mesela taşıyanın sorumlu olduğu süre daha uzundur. Teknik kusur ticari kusur ayrımı yoktur. Sapma kavramına, gecikme zararlarına yer verilmemiştir. Tazminatın kapsamında ağırlık esası kabul edilmiştir.
  • Ama TTK’ya baktığımızda üst limit koli ya da ünite başı 666.67 SDR veya brüt kilo başı 2 SDR’dir dedik. Somut olayda hangisi daha yüksekse o kabul edilir. Bu Visby ile aynıdır. Ya da gecikme zararlarına ilişkin hükümlerimiz de Hamburg Kuralları ile paraleldir.
  • Gemiyi Başlangıçta Denize Elverişli Bulundurma Yükümlülüğü
  • Her yüke ait yolculuğun başlangıç anı esas alınır. Yükleme anından yolculuğun başlangıç anına kadarki safha için geçerlidir. Mesela ben Mersin’den narenciye yükü yükledim. Ankona’ya götürüyorum. Ankona’dan da un yükünü Barcelona’ya götürüyorum. Narenciye yükü için elverişliliğin bulunduğu safha Mersin limanıdır. Çünkü yükleme limanı Mersin’dir. Un yükü içinse başlangıç anı Ankona’dır.
  • Örneğin tütün yükü yükledim ve Hamburg’ta boşalttım. Hamburg’tan pirinç yükü yüklendi ve onu da Cidde’ye götürdüm. Cidde’de yükü boşalttık ve pirincin tütün koktuğunu gördük. Çünkü Hamburg’ta tütün yükü boşaltıldığında ambarlar temizlenip havalandırılarak pirinç yükü için hazır hale getirilmemiş. Dolayısıyla burada geminin yüke elverişsizliği söz konusudur.
  • Gemiyi başlangıçta denize elverişli bulundurma yükümlülüğü ve buna aykırılıktan doğan sorumluluk tamamen  bir kusur sorumluluğudur. Çünkü kurtuluş beyinesi getirilmiştir. Eğer taşıyan tedbirli bir taşıyanın göstermekle yükümlü olduğu tüm özeni göstermiş olmasına rağmen gemideki elverişsizliğin keşfine imkan yoksa sorumluluktan kurtulur.
  • FİNAL SORUSU: Örneğin bir alt taşıma var. Pınar gemisini Elif’e kiraladı. Elif’in hukuki sıfatı donatandır. Elif de Şamile zaman çarterı ile gemiyi verdi. Şamil de gemi seferdeyken para kazanır dedi, Pınar’ın yükünü İstanbul’dan Hamburg’a taşımak için Pınar’la anlaştı. Şamil’de sadece ticari yönetim var. Şamil’in o gemide  gemi adamlarına verdiği talimat tamamen yükle alakalı. 1178. madde kapsamındaki tüm faaliyetler Şamil’in sorumluluğunda. Örn/ istif. Ama sevk ve idareye ilişkin bir sorun olduğu için veya elverişsizlik nedeniyle yük zarar görmüşse, burada yük hasarının kaynağı yüke elverişsizliktir. Bu halde Elif sorumludur. Çünkü teknik yönetim ile elverişli bulundurma yükümlülüğü Elif’in sorumluluğundadır. Ticari kusurdan ise Şamil sorumlu, çünkü ticari yönetim Şamil’dedir. Yük hasar ve zıyaının kaynağını tespit ettiğimiz anda bu soruyu çözmüşüz demektir. Teknik yönetim ve elverişsizlik -> teknik tönetim kimdeyse.
  • Alt taşımanın olmadığı düz taşıma olan bir hal de olabilir. Örn/ Pınar gemiyi kiralamış. Pınar donatan oluyor. Elif’in yükünü taşıyor. Tüm yönetim zaten Pınar’da. Burada sıkıntı yok.
  • Her hasar ve zıya ticari kusur sonucu olmaz! Herşeye gemi adamının kusurudır, ticari kusurdur diye atlamayacağız. Teknik yönetim ve elverişsizlik nedeniyle de hasar ve zıya olabilir. Her gemi adamı kusuru ticari kusur değildir. Güvertede karbolik asit yüklü bidonlar var. Altta da ambar bar. Karbolik asit yükü sızıyor. Gemi adamları gemiye zarar vermesin diye temizlerken yüklere zarar veriyorlar. Burada teknik kusur vardır. Çünkü gemi adamlarının hareketi, geminin menfaatine yönelikse teknik kusurdur. Ama gemi adamlarının hareketi yükün menfaatine yönelikse ticari kusurdur.
  • Taşıyanın Mutlak Sorumsuzluk Halleri
  • Bununla beraber 1180. madde taşıyanın teknik kusur ve başkaca teknik idareye ilişkin kusur ile yangından meydana gelen zararlarda şahsi kusuru olmadığı sürece sorumlu tutulamayacağını belirtmiştir. Kanunda ayrıca müşterek avarya hariç olmak üzere, denizde can ve mal kurtarma nedeniyle yükte meydana gelen zararlarda

taşıyanın sorumsuzluğunu ileri sürebileceği belirtilmiştir. Yani taşıyanın mutlak sorumsuzluk halleri 1180 ve 1181. maddelerde düzenlenmiştir. Şahsi kusurdan ne kastediliyor? Örn gemi adamları sigara izmaridi atmışlar. Sigara izmaridi nedeniyle yangın çıkmış. Yangının kaynağı ticaridir. Acaba taşıyanın şahsi sorumluluğu var mıdır? Yangının kaynağı elektrik devresinin çökmesi(black-out) ise cevabımız değişir mi? Bu iki halde de ticari kusur olsa da taşıyanın şahsi kusuru yoktur. Sorumlu değildir. Çünkü şahsi kusur ancak ve ancak gemi başlangıçta denize elverişsiz ise varsayılır. Elektrik kontağı başlangıçta hatalıysa taşıyanın şahsi kusuru var sayılacaktır.
  • Taşıyanın Muhtemel Sorumsuzluk Halleri
  • Taşıyanın bir de muhtemel sorumsuzluk halleri vardır. Örn/ deniz tehlikeleri, grev, lokavt gibi. 1182. maddede sayılan haller muhtemel sorumsuzluk halleridir. Taşıyan sorumsuzluk haline dayanarak yükte meydana gelen zararın kaynağının deniz tehlikesi, şiddetli fırtına vs olduğunu ileri sürebilir. Bu durumda alıcının(gönderilen) yapması gereken şey zararın kaynağının hava şartlarının kötü olması vs değil, taşıyanın adamlarının ya da yardımcı şahıslarının kusuru olduğunu ispatlamaktır.
  • Haricen Belli Olan ve Olmayan Hasarlar
  • Gemi boşaltma limanına geldi. Gönderilen bir de ne görsün konteynırın tepesi göçmüş. Ya da kuru yük taşıyan çuvalların bir kısmı delik. Kısaca haricen belli olan bir hasar var. Bu şekilde haricen, dıştan belli olan hasar  olması halinde gönderilenin derhal(o gün) bildirme yükümlülüğü vardır. Haricen bir hasar olmamasına karşın yük hasar görmüşse, gönderilenin 3 gün içinde ihbarda bulunma yükümlülüğü vardır. Örn/ konteynırın dıştan hiçbir sorunu yok, ama konteynır açıldığında yükün hasar gördüğü anlaşılmış.
  • Haricen belli olan bir hasar var ama derhal ihbarda bulunulmamış, ya da haricen belli olmayan bir hasar var ama  3 günden sonra ihbarda bulunulmuş. Geç ihbarda bulunulması gönderilenin zararını talep etme hakkını düşürmez. 1 yıllık dava hakkı vardır. Ama bu süreler geçirilirse ispat külfeti yer değiştirir; alıcının(gönderilen) aleyhine döner. Gönderilen: 1. zararı ispat edecek, 2. zararın miktarını ispatlayacak, 3. taşıyanın sorumlu olduğu bir sebepten ileri geldiğini ispatlayacak. Gönderilen bunları ispatlarsa taşıyan olarak neye dayanmamız gerekir? Muhtemel sorumsuzluk haline. Yani 1182 de ki haller vardı, ben sorumlu değilim diyecek ve topu gönderilene atacak. Gönderilen de evet bu haller vardı ama zararın kaynağı bu haller değil; taşıyanın veya adamlarının kusurudur diyerek bunu ispatlayacak.
  • TTK 1244 - Emredici Olmayan Hükümler
  • Emredici olmayan hükümler var demiştik. Örn/ canlı hayvan yükü, güverte yükü. 1178. maddedeki özen borcunu yerine getirmek kaydıyla canlı hayvan yükü, güverte yükü söz konusu olduğunda meydana gelen zararlardan taşıyan sorumlu olmayacağına ilişkin kayıt koyabilir. Ama taşıyan bu kaydın varlığına güvenip 1178’deki özen borcuna aykırı davranamaz. Bakım muhafazası, istife özen gösterecek. Aksi halde bu kaydın hiçbir anlamı yoktur.
  • Bir de taşıyan yükleme öncesi boşaltma sonrası sorumsuzluğuna ilişkin kayıt koyabilir. Örn/ Milano - Bari - İstanbul - Adapazarı rotası var. Milano’dan Bariye yükler tırla gidiyor. Bari’den İstanbul’a gemi ile geliyor. İstanbul’dan Adapazarı’na tırla gidiyor. Taşıyan Bari limanından öncesi ve İstanbuldaki boşaltma sonrası için sorumlu olmadığına ilişkin kayıt koyabilir. Buna “kara zararlarından sorumsuzluk kaydı” denir. 1244 gereği(emredici olmayan hüküm) bu kaydı koymak mümkündür.
  • Karma taşımalarda da bu mümkündür. Yük Almanya’dan İtalya’ya demiryolu ile geldi. Demiryolu taşımasında CIM(uluslararası sözleşme) uygulanıyor. Ardından Bari’den İstanbul’a deniz yolu ile geldi. Sonra İstanbul’dan da tırla Rusya’ya gidecek. İstanbul Rusya arasına da kara taşımasına CMR uygulanır. Yükün alıcısı yükü aldığında hasar gördü ve süresinde ihbarda bulundu. Kara zararlarından sorumsuzluk kaydı var. Alıcı(gönderilen-konişmento hamili) zararı, miktarını, zararın taşıyanın sorumluluğundan ileri geldiğini ispatlayacak Ama kara zararlarından sorumsuzluk kaydı olduğu için bunlar yetmez. Bir de bu zararın denizde meydana geldiğini ispatlayacak.
  • Tazminatın Kapsamı - Sorumluluğun Sınırları
  • Tazminatın kapsamı 1186. maddedir.
  • Taşıyanın Yanında Çalışan Kişiler

  • Gemi adamları: Donatan ya da taşıyanla arasında hizmet sözleşmesi bulunan, gemideki organize birliğe tabi tüm şahıslardır. Taşıyanın yardımcı şahısları: Taşıyanın işletmesinde istihdam etmediği ancak navlun sözleşmesinin ifasında görevlendirği şahıslardır. Limandaki bağımsız istifçiler, vinç operatörleri gibi. Taşıyanın kendi adamları: Taşıyanın işletmesinde istihdam ettiği ancak navlun sözleşmesinin ifasında görevlendirmediği şahıslardır. Aktif olarak yükleme, istifleme, boşaltmada yer almaz. Şirketin lojistik departmanında çalışanlar gibi. Ya da sürastarya hesaplamalarını vs yapanlar da bunlardandır. Yani taşıyanın kendi adamları yardımcı şahıs olmayan kişilerdir.
02.05.17
  • Taşıyanın Haksız Fiil Sorumluluğu
  • Taşıyanın yükün malikine karşı haksız fiilden sorumludur. Çünkü malikin yük üzerindeki mülkiyet hakkının kusurlu ihlali gerçekleşmiştir.
  • Taşıyanın haksız fiil sorumluluğu, konişmento ve navlun sözleşmesine dayanan akdi sorumluluğunun yanında yer alır.
  • Doktrinde şöyle bir tartışma var. Diyorlar ki taşıyanın akdi sorumluluğundaki sorumsuzluk halleri acaba  bu haksız fiil sorumluluğuna da uygulanır mı? 1180. maddedeki mutlak sorumsuzluk halleri, yani taşıyanın şahsi kusuru olmadıkça teknik kusur ya da geminin başkaca teknik idaresine ilişkin kusur ya da yangından dolayı sorumsuzluğu olmaması veyahut muhtemel sorumsuzluk halleri söz konusu ise bir görüşe göre mutlak sorumsuzluk halleri, haksız fiil sorumluluğunda da geçerlidir. Dolayısıyla bu görüşe göre mutlak sorumsuzluk hallerinin varlığı halinde haksız fiilden sorumlu tutmak mümkün değildir. Çünkü mutlak sorumsuzluk hiçbir şekilde sorumlu olmamamk demektir. Ancak, tazminatın kapsamı(1186) ya da ihbar mükellefiyeti(1185) burada uygulanmaz. Diğer görüş de haksız fiilin unsurları oluşursa taşıyanı sorumlu tutulur ama tazminatın kapsamı bakımından ya da ihbar usulü bakımından haksız fiil sorumluluğu geçerli sayılır. Yani ilk görüş mutlak sorumsuzluk hallerini uygulayıp diğerini kabul etmiyor. Öbür görüş de sorumsuzluk hallerini kabul etmiyor ama tazminatı ve ihbarı kabul ediyor. Hocaya göre ikisi görüş de saçma. Eğer taşıyanın akdi sorumluluğuna gidip TTK’daki taşıyanın sorumluluğuna ilişkin hükümleri uyguluyorsak, bu hükümlerin bir kısmını neye göre alıp seçiyorsun? Dolayısıyla olması gereken; taşıyanın akdi sorumluluğa gidilir, gerekirse 1178 vd ya da 1141(elverişsizlik)’den sorumlu tutulur, ona göre de TTK’daki esasları uygulanır. Eğer haksız fiilden dolayı sorumluluğuna gidilecekse de Borçlar Hukuku esaslı olduğu içi, BK uygulanr. Akdi sorumluluğu düzenleyen hükümlerden bir kısmını alıp bir kısmını almamak Hocanın mantığına sığmıyor.
  • Taşıyan, yardımcı şahısların fiilinden Borçlar Hukuku uyarınca istihdam eden olarak sorumludur. Dolayısıyla bu da bir haksız fiil sorumluluğudur.
  • Taşıyan muhafazası altına giren yüke özen göstermekle yükümlü olduğundan haksız fiil sorumluluğunun temeli yük sahibinin mülkiyet hakkının kusurlu olarak ihlalidir diyoruz.
  • Yüke özen borcu ile haksız fiil sorumluluğu farklıdır. Yüke özen borcu(1178) daha komplike ve denizcilik faaliyetleri(yükleme, istif, elden geçirme, bakım, muhafaza, boşaltma) ile alakalıdır. Haksız fiil sorumluluğunda ise genel anlamda bir özen borcu söz konusudur, BK temellidir.
  • Teslim
  • Taşıyanın sorumluluğu yükü teslim aldığı, yani yükün taşıyanın zilyetliğine girdiği(feri vasıtasız)
  • Gönderilenin tesellümü: Malın gönderilene teslimini ifade eder. İki taraflı bir hukuki işlemdir. Dolayısıyla taşıyanın yükü rıhtıma bırakması teslim değildir. Dolayısıyla gönderilene tesellüm etmesi için onun zilyetliğine girmesi gerekir. Örn/ supalan teslimde mavnalara yükü boşaltmak, gönderilene ait depoya yükü boşaltmak gibi.
  • Gönderilen yükü teslim almaktan kaçınırsa ya da muacceliyet kesbetmiş alacakları ödemeyi redderse yükü kabul etmemiş sayılır. Gönderilen navlun borçlusu değildir; navlun borçlusu taşıtandır. Gönderilen yükü kabul ettiğinde navlun borçlusu olur. İ;şte, gönderilenin yükü kabul etmesinin bir şartı muacceliyet kesbetmiş alacaklarını ödemesidir. Ödemiyorsa bu yükü almaktan imtina ettiği anlamına gelir. Kaptan bu durumda yükü umumi bir ambara ya da emniyetli bir yere tevdi eder.
  • Uygulama: tekel olarak yüke ilişkin işlemleri yapan liman idareleri vardır. Taşıyan ile ıhtım idaresi arasında

rıhtım sözleşmesi yapılıyor. Bu sözleşmenin konusu yükün boşaltılması, onlara ait depolarda depolanması ve yükün gönderilene teslimidir. Taşıyan yükü boşaltma limanında rıhtım idaresine teslim ettiğinde gönderilene teslim sayılıp dolayısıyla taşıyanın navlun sözleşmesinden doğan borcu sona erer mi? Örn/ Yükü, Ambarlı Kumport Liman İdaresi’ne getirdik. Gönderilene de haber verdik. Onun da okay vermesiyle rıhtım idaresine teslim ettik. Rıhtım sözleşmesi bir eser sözleşmesidir. Rıhtım idaresi taşıyan adına hareket etmektedir. Dolayısıyla ne zaman ki rıhtım idaresi yükü gönderilene teslim eder, o zaman taşıyanın navlun sözleşmesinden doğan borcu sona erer.
  • Yükleme limanında yükler hemen gemiye yüklenmedi diyelim. Dolayısıyla yükleme limanı idaresinin deposunda yükler bekliyor. Bu halde yük taşınmak için taşıyana teslim edilmiş sayılır mı? Hayır, çünkü yükleme limanı yükleten adına hareket eder. Çünkü yükü gemiye kadar getirme görevi yükletene aittir. Ne zaman ki yükleme limanı idaresi yükü taşıyana teslim eder, o zaman taşıyan taşınmak üzere yükü teslim almış sayılır ve emredici sorumluluğu başlar
  • Teslim şekillerinden supalan teslim ve ambarda teslim diye farklı teslim türleri de vardır. Ambarda teslim supalan şlemine tabi tutulmayan eşyalar için geçerlidir. Supalan işlemine tabi tutulmayan eşyanın ambarda teslimi: Supalan işlemine tabi tutulmayan eşya ithal eşya ise Liman iİşletmeleri Gümrük İdaresinin işlettiği özel bir ambara alınır. Dolayısıyla bu ambarda bir ordino hazırlanır. Gümrük idaresi bu ordinoya dayanarak gümrük işlemlerimi tamamlar, mührü basar ve yük ordino karşılığında teslim edilir.
  • Eğer konişmentoda wharf clause’u varsa gemi boşaltma limanına geldiği anda taşıyana yükünü boşaltarak ambarlama yetkisi verir. Ve bu clause doğeultusunda kaptanın yükü ambara tevdisi ile yük gönderilene teslim edilmiş OLMAZ. Çünkü, ambar sahibi gönderilenin temsilcisi değildi; tevdi, taşıyanla ambar sahibi arasındaki sözleşmeye dayanır. Bu clause varsa bu clause olmasına rağmen ambara tevdi yükümlülüğü gerçekleştirilmezse, yani kusurlu olarak ambara tevdi yükümlülüğü ihlal edilmişse, hem kaptan hem de taşıyan tazminat ödemekle yükümlüdür.
  • Yük ambara tevdi edildi ve orada hasara uğradı ise taşıyan sorumlu mudur? Taşıyanın doğal olarak ambarda meydana gelecek olayları engelleme imkanı yoktur, taşıyanı ancak ardiye seçmedeki kusuru nedeniyle sorumlu tutabiliriz.
  • Ambara karşı yükün teslimini talep etme hakkı kime aittir? Konişmentoda wharf clause’u var, yani taşıyanın yükün boşaltılmasına müteakip ambarlama yetkisi var, dolayısıyla bu doğrultuda bir ambar sahibi ile anlaşma yapıp yükü ambara tevdi etmiş. Ambar sahibi gönderilenin temsilcisi değil, gönderilene teslim edilmiş sayılmıyor dedik. Nez aman ki yük gönderilenin zilyetliğine girer, o zaman yük teslim alınmış sayılır dedik. Peki, yük ambarda iken, ambara karşı yükün teslimin talep etme hakkı kime ait? 1. görüş: Sözleşmenin tarafı taşıyan olduğu için taşıyan talep edebilir 2. görüş: Bu sözleşme aslında 3. şahıs lehine sözleşme olarak kabul edilebilir, dolayısıyla gönderilen talep edebilir. 3. görüş: Sözleşmenin amacına bakılmalı, ambar sahibi yükü hak sahibi görünen kişiye teslim etmelidir. Bize göre, yük ambarda iken taşıyanın hapis hakkının devam etmesi nedeniyle taşıyan yükün teslimini talep eder.
  • Konişmentoda wharf clause’u var, taşıyan buna biaen yükü ambara tevdi etmiş. Ambara tevdi masraflarından kim sorumludur? Asıl sorumlu taşıtandır. Gönderilen ise ancak yükü kabul edince ambara tevdi masraflarından da sorumlu olur.
  • Gönderilen yükü teslim almada gecikmiş. Çarter sözleşmesi var. Ve sürastarya süresi içinde yük ambara tevdi edilmiş. Taşıyan böyle bir durumda sadece sürastarya ücreti isteyebilir. Ayrıca tevdi masrafı isteyemez. Yani tevdi sürastarya süresi içinde olmuşsa, taşıyan ancak sürastarya ücretini ister.
  • Yük boşaltma limanına geldi. Yükü teslim alması için gönderilene davette bulunuldu. Gönderilen yapılan davete cevap vermedi. Böyle bir durumda kaptan önce ne yapmalıdır? Kaptan yükü umumi bir ambara ya da güvenilir bir yere tevdi etmeden önce sözleşmede kararlaştırılan bekleme süresinin bitimini beklemek durumundadır. Çünkü gönderilen bekleme süresinin tamamını kullanmak isteyebilir.
  • Yük hasarlı, gönderilen usulüne uygun bir hasar ihbarında bulunmamış ya da resmi muayene yaptırmamış.

Tazminat talep etme hakkı sona erer mi? Taşıyanın, yükü kendisine tam ve hasarsız teslim ettiği varsayılır. Bunun yanısıra eğer bir zarar varsa taşıyanın sorumlu olmadığı bir sebepten ileri geldiği farz edilir. Gönderilen ancak bu iki hususun aksini ispat ederse tazminat talep edebilir.
DENİZ KAZALARI
1. Genel Bilgi
  • Deniz kazası, aralarında sözleşmesel ilişki bulunmayan iki ya da daha fazla geminin çarpışmasıdır. Her zaman ve her zaman teknik kusurdan, sevk ve idare kusurundan, çatışmayı önleme tüzüğüne(borda evrakı) aykırılıktan sebeplidir.
  • Hukuki mahiyeti: haksız fiil.
  • Çatma kusurlu ve kusursuz olarak ikiye ayrılır.
  • Kıyasen çatma diye bir tür de vardır. Kıyasen çatmada fiili bir çarpışma yok ancak sevk ve idare kusuru nedeniyle seyir halinde olan bir gemiye fiili bir temas olmaksızın zarar vermek söz konusudur. Örn/ geminin güvertesi su içinde kalmış. Gemi bir gemiden kurtulmaya çalışırken başka gemiye fiili bir çarpışma olmadan zarar vermiş.
  • İzmir’de kabotaj bayramı için Liman Başkanlığı özel kurtarma römorkaj hizmetleri veren bir şirkete gemileriyle ışıklandırma yapması ve seyir halinde iken su fışkırtarak gösteri yapması için görev vermiş. Gemiler su  fışkırtarak giderken oradan geçen bir kuru yük gemisi demir yükü boşaltıyor. Demir yükü su içinde kalıyor. Sigorta şirketi bunu neye sokup ödüycem, muafiyet var diyip ödeme yapmıyor. Bunu fiilen çarpma olmadığı ve fakat zarar olduğu kıyasen çatmaya sokup sigortaya ödetmişler.
  • Çatma hükümlerinin uygulanabilmesi için her iki gemi arasında sözleşmesel ilişkin bulunmamalıdır. Örn/ çeken gemi ile çekilen gemi arasında bir çarpışma söz konusu olursa bu römorkaj sözleşmesinin kusurlu ihlalidir, çatma değildir.
  • Kusursuz çatma: her iki tarafın da çatmada kusuru yoktur. Her iki gemi de kendi hasarına kendi katlanır.
  • Kusurlu çatma: 1. Tek tarafın kusuru ile meydana gelen çatma: Kim kusuruluysa zararı o öder 2. Müşterek  kusurlu çatma: Ekspertiz yapılarak kusur oranları tespit edilir. Taraflar kusurlarının ağırlığı oranında sorumludurlar.
  • TTK 1289/2 fıkrası var. Bu hükümde both to blame collision clause(müşterek kusurlu çatma clause)’u düzenlenmiştir. Bu clause’a göre:
A B
Donatan Donatan
Taşıyan Taşıyan
Gönderilen Gönderilen
A ve B gemisi var. Çatma gerçekleşti. Her iki gemide yüklü. Her iki geminin de donatanı ve taşıyanı ve yük sahibi(gönderilen) var. Ekspertiz yapıldı. A gemisi %40, B gemisi %60 kusurlu bulundu.
A gemisinin yükü zarar gören gönderileni aralarındaki konişmento gereği kendi taşıyanına gitti(konişmento taşıyan ve gönderilen arasında sonuç doğurur). Taşıyan 1180’i ileri sürerek, bu bir çatmadır dolayısıyla sevk ve idare kusurudur diyerek, benim şahsi kusurum(başlangıçtaki elverişsizlik) olmadığı takdirde teknik kusur ve başkaca teknik idareden doğan kusurdan mutlak olarak sorumsuzum dedi ve ödeme yapmadı. Yük sahibi gönderilen mutlak sorumsuzluk duvarına çarptı.
Bunun üzerine gönderilen kendi donatanına gitti. Donatan da 1062/1 hükmünü ileri sürerek benim donatanın ilgililere karşı sorumluluğu taşıyanın sorumluluğu derecesinde olduğundan, taşıyan da 1180 kapsamında sorumsuz olduğu için ben de sorumsuzum dedi. TTK 1062/1, c.2: “Ancak, donatan, yolculara ve yükle ilgili kişilere karşı, taşıyanın gemi adamlarının kusurundan doğan sorumluluğuna ilişkin hükümlere göre sorumlu olur.”
Gönderilen B gemisinin taşıyanına ise zaten gidemez, aralarında taşıma sözleşmesi vs yok, adam sen kimsin der. Taşıyan ancak akdi olarak sorumlu tutulabileceğinden, kendi yük sahibine karşı sorumludur. Teknik yönetim donatandadır. Taşıyanın sorumluluğu ise ticaridir, teknik yönetim onda değildir, bu nedenle taşıyanın sorumluluğu akdi; donatanın sorumluluğu akit dışıdır.

Bu nedenle A gemisi gönderileni B gemisi donatanına gider. A gemisinin gönderileni B gemisinin donatanına karşı 3. kişi konumundadır. Hatırlayacağımız üzere, donatanın sorumluluğu akit dışı sorumluluktur; taşıyanın sorumluluğu ise akdidir. Gemi adamlarının(ve hatta müşavir kılavuzun) görevlerini ifa sırasında kusurlu hareketleriyle
3. kişilere verdiği zararlardan donatan sorumludur. TTK 1062/1, c.1: “(1) Donatan, gemi adamlarının, zorunlu danışman kılavuzun veya isteğe bağlı kılavuzun görevlerini yerine getirirken işledikleri kusur sonucunda üçüncü kişilere verdiği zararlardan sorumludur.” B gemisi donatanı A gemisi gönderilenine karşı %60 sorumludur. Aynı şekilde A gemisi donatanı da B gemisi gönderilenine karşı %40 sorumludur.
1289’a göre velev ki gönderilen bir konvansiyon ya da kanun hükmü gereğince yük sahibi karşı donatandan zararının tamamını(%100) elde etti ise(veyahut her halükarda donatan kusurundan fazla oranda bir tazminat ödediyse) B donatanı fazla ödediği %40’ı karşı donatandan rücu eder.(Aynı şekilde A gemisi donatanı da bir konvansiyon ya da kanun hükmü gereğince karşı geminin yük sahibine %60’dan daha fazla bir zararı ödemişse, fazla ödediği miktarı B gemisi donatanına rücu eder). A gemisi donatanı da bunun üzerine gönderilen direkt bana gelseydi 1062(donatan yükle ilgililere karşı taşıyanın sorumluluğu derecesinde sorumludur, taşıyan da şahsi kusuru olmadığı sürece teknik kusurdan sorumlu değildir) duvarıyla karşılaşacaktı, ama bu yolla yine benden %40 çıktı diyeceği için, ödediği %40’ı gönderilene, yani kendi yük sahibine geri rücu eder.
  • Çatmada Zamanaşımı
  • Haksız fiilinin meydana geldiği tarihten itibaren 2 yıldır. Ancak donatanın karşı donatana rücu zamanaşımı ödeme tarihinden itibaren 1 yıldır.
  • Çatmada Kılavuzun Kusuru
  • Çatma kılavuzun kusuruyla dahi olsa, meğer ki kılavuz zorunlu kılavuz olmadığı sürece donatan sorumludur.
  • Zorunlu kılavuzda gemiye alma ve sevk ve idare mecburi olduğu için donatanın sorumluluğu yoktur.
KURTARMA
  • Genel Bilgi
  • Gemi ya da yük bir tehlike ile karşılaşacak. Gemi adamlarının iradesinden çıkacak. 3. şahıslar tarafından makul bir hareket tarzı teşkil edecek şekilde gemi emniyet altına alınacak. Bu şartlar oluşursa kurtarma faaliyeti var kabul edilir. Başarılı olunursa ücrete hak kazanılır.
  • Sadece can kurtarılırsa ücrete hak kazanılmaz.
  • Kurtarma faaliyet ihtiyaridir
  • Unsurları:
-1. Geminin ya da yükün tehlike altında olması aranır. Müşterek avaryada ise kader birliği aranır.
-2. Tehlikenin kuvvetle muhtemel olması yeterlidir. Müşterek avaryada ise mevcut, ciddi ve fiili bir tehlike aranır.
-3. Gemi ya da yük kuvvetle muhtemel bir tehlike karşısında (kuvvetle muhtemel tehlikeye maruz kalan geminin) gemi adamlarının iradesinden çıkıp 3. şahıslar tarafından emniyet altına alınmalıdır. 3. şahıslar gemideki organize birliğe bağlı olmayan her şahıstır.
-4. Kurtarma, gemi adamlarının makul direnmesine karşı YAPILMAMIŞ olmalı ve makul bir hareket tarzı içermelidir.Gemi adamlarının direnmesi nedir? Örneğin kaptan S.O.S. vermemiş, sular yükseliyor ve kaptan sular da yükseldiği için geminin karaya oturmayacağını kendi kendilerini kurtaracağını düşünüyor. Ama orada seyretmekte olan bir gemi kaptanın karşı çıkmasına rağmen kurtarma faaliyetinde bulunmaya başlıyor. Gemi kendini oradan bir şekilde kurtarıyor. Kurtarma ücretine hak kazanılmaz. Ya da gemide yangın çıkmış, oradan geçmekte olan gemi yardımda bulunacak ama çok şiddetli bir yağmur başlıyor. Kaptan nasılsa yağmurdan yangının söneceğini görerek direniyor ama karşı gemi hortum tutuyor vs. Kurtarma ücretine hak kazanılmaz. Makul olmayan direnmede ise ücrete tabi ki hak kazanılır. İşte kurtarma faaliyetinde bulunanın akla yatkın bir hareket tarzı teşkil edecek şekilde kurtarma faaliyetinde bulunması gerekir.
-5. Faydalı sonuç olmalıdır. No cure no pay temel kuralımızdır. Faydalı sonuç yoksa kurtarma ücreti ödenmez. Kurtarmanın her zaman denizde olması aranmaz. Gemi limanda demirliyken karadan sirayet eden bir yangının söndürülmesi de kurtarma faaliyeti olacaktır.

  • Kurtarmaya ve dolayısıyla çatmaya ilişkin hükümler harp gemilerine de uygulanır.
  • Kurtarma ücreti kurtarılan şeylerin değerini geçemez.
  • Kurtarma ücretinin borçlusu: Yük kurtarılmışsa yük sahibi, gemi kurtarılmışsa gemi maliki sorumludur. Alacaklı kurtarma faaliyetinde bulunandır.
  • Kurtarma alacağından dolayı sorumluluk sınırlandırılamaz(1976 Londra Konvansiyonu).
  • Gemi alacaklısı veren bir haktır. Gemi sahibi değişse bile yeni alacağa karşı ileri sürülebilir. Çünkü kanuni öncelikli imtiyazlı bir rehin hakkıdır. Gemiyi takip eder.
  • Kurtarma ücreti sözleşmeyle belirtilir. Eğer sözleşmeyle belirtilmemişse hakkaniyet icabı takdir edilir. Ücretin belirlenmesinde dikkate alınacak bazı kriterler vardır. Örn/ tehlikenin niteliği, harcanan zaman, harcanan emek, tehlikeye atılan malzemenin değeri, kurtarma faaliyetinde bulunan geminin kurtarma gemisi olup olmadığı(gemi kurtarma gemisi olması halinde ücret daha fazladır), tam başarı-kısmi başarı mı sağlanmış(bu kriteri diğer kriterlerle birlikte değerlendirmek gerekir. Nitekim hem gemi hem yükler tamamen kurtarıldı ise daha fazla ücret alması diğer kriterlerle bir arada değerlendirilmelidir).
  • Uluslararası uygulamada kurtarmada LOF uygulanmaktadır. Hatta Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’müz bunu TOF olarak çevirmiştir ve TOF uygulanmaktadır. TOF, Kıyı emniyeti Genel Müdürlüğü’nün tekel hakkı olan Boğazlar’da uygulanır. Geri kalan bölgelerde kurtarmada LOF uygulanır.
  • Hiçbir şey kurtarılmamış, sadece çevre kirliliği engellenmiş ise kurtarma özel tazminatına hak kazanılır. LOF’ta skopik clause’u vardır; skopik clause işaretlendiği zaman hiçbir şey kurtarılmasa bile çevre kirliliği engellenmişse hakkaniyet icabı bir ücrete hak kazanılır. Ama bu gemi alacaklısı hakkı vermez. Gemi alacağının özelliği nedir? Gemi alcaklısı hakkı gemi üzerinde kanuni bir rehin hakkı sağlar(kanuni ipotek hakkı değil! Tersanecinin kanuni ipotek hakkı vardır.). Kanuni rehin hakkı olduğu için kanunda sınırlı olarak sayılan hallerde ancak gemi alacağı doğabilir. Gemi alacağı kendiliğinden doğar.
  • İki gemi çarpıştı. Tek tarafın kusuruyla meydana geldi. Kusurlu gemi daha çok zarar görmüş. Kusursuz gemi kusurlu gemiye kurtarma faaliyetinde bulunmuş. Kurtarma ücretine hak kazanır. Peki, kusursuz gemi kurtarma ücretinin yanı sıra bu gemi kurtarma faaliyetinde bulunurken gemide çok ciddi tamir masrafları oluştu diyerek bunları da talep edebilir mi? Hayır. Çünkü kurtarma ihtiyaridir, bu riske katlanır.
  • Kurtarma faaliyetinde bulunan gemideki veya yükteki hasar nedeniyle kurtarma faaliyetinden ayrı bir ücret alınamaz. Çünkü kurtarma ihtiyaridir.
  • Müşterek kusurlu bir çatma var. Taraflardan biri diğerine kurtarma faaliyetinde bulunuyor. Ücrete hak kazanır mı? Kendisi de kusurludur tazminat ödeyecektir. Ama tazminat ödemesi kurtarma ücreti almasına engel değildir. Ödeyeceği tazminat kurtarma ücretinden mahsup edilir. Aynı şey tek tarafın kusuruyla gerçekleşen çatmada kusurlu geminin kusursuz gemiye kurtarma faaliyetinde bulunmasında da geçerlidir. Kurtarma ücreti talep eder, ödeyeceği tazminat mahsup edilir.
  • Kurtarmada Zamanaşımı
  • Kurtarma faaliyetinin sona erdiği tarihten itibaren 2 yıldır. Eğer bir enkaz kaldırma söz konusu ise enkaz kaldırma işleminin tamamlandığı andan başlar.
  • Kurtarma Hizmeti Sayılmayan Haller
  • Donatan ya da kaptan ya da gemide bulunmayan ve bulunmuş olmayan eşyanın malikinin açık ve makul olarak karşı koymasına rağmen yürütülen faaliyetler: kaptanın direnmesine karşı gelinmemiş olacak. Bunda da makul olması ve kurtarma faaliyetinde bulunanın akla yatkın bir hareket tarzı teşkil edecek şekilde davranamsı gerekir dedik.
  • Tehlike altında bulunan araçta çalıştırılan kişiler tarafından yürütülen faaliyetler: 3. şahıslar tarafından emniyet altına alınması gerekir demiştik.
  • Tehlike doğmadan önce kurulmuş bir sözleşmenin ifası amacıyla yapılan veya yapılması gereken hizmetler: Romörkor, romörkaj sözleşmesi gereğince o hizmeti ifa etmesi karşılığı aldığı ücretin yanısıra kurtarma ücreti de talep edebilir mi? Kural olarak edemez. Ama römorkaj sözleşmesinin ifası sayılamayacak mahiyette olağanüstü

bir faaliyet yapılmışsa artık o faaliyet kurtarma hizmeti sayılır, kurtarma ücretine de hak kazanır.

MÜŞTEREK AVARYA

09.05.17

  • Müşterek bir sergüzeştine atılmış gemi ve yük: Kader birliği içerisinde olan gemi ve yük, genel yani hem gemiyi hem de yükü tehdit eden mecut ve fiili bir tehlikeye maruz kaldığında, bu tehlikeyi bertaraf etmek için olağanüstü bir fedakarlık ve masraf yapılacak. Ve bu tehlikeyi bertaraf etmek için yapılan fedakarlık ve masraf akla uygun  bir hareket tarzı teşkil edecek. Ve faydalı sonuç olacak. Böyle bir durumda müşterek avarya hareketi var sayılır. Bu doğrultuda yapılan masrafların dispeççi atanarak gemi yük ve navlun arasında paylaştırılması(garameye iştirak) söz konusu olur.
  • Müşterek avaryadaki herşey(hangi zararların paylaştırmada yerini alacağı, türleri, müşterek avaryanın sınırı vs) YORK ANTWERP(YORK ANVERS de deniyor) kuralları ile düzenlenir. TTK’da da taraflar hangi tarihteki YORK ANTWERP kurallarının uygulanacağını kendi aralarında kararlaştırırlar, kararlaştırılmamışsa en son tarihli YORK ANTWERP kuralı uygulanır.
  • Neden YORK ANTWERP kurallarına ihtiyaç var? Amaç kanunlar ihtilafını engellemektir. Çünkü deniz ticareti uluslararası boyutu olan bir alandır. Dispeçte ve kimin ne oranda tazminat alacağını hesaplamakta kanunlar ihtilafını engellemek için kurallar bütünü oluşturulmuştur.
  • YORK ANTWERP’te harfli kurallar ve numaralı kurallar olarak ikiye ayrılmıştır. Bir de yorumkuralı vardır. Harfli kurallarda müşterek avaryanın tanımı, sınırı, ikame masraflar vs yer alır.
  • Müşterek avarya türleri: Numaralı kurallarda ise müşterek avaryanın türleri sayılmaktadır. Bu türlerin bir kısmında tehlike unsuru hafif iken bir kısmında ağırlaştırılmıştır:
-1. Barınma müşterek avaryası tehlike unsuru en hafif olan müşterek avaryadır. Radarın arızalanması, dümenin kitlenmesi yeterlidir.
-2. Geminin karaya oturutulması müşterek avaryasında tehlike daha ağırdır. Geminin batma ya da zapt tehlikesinden kurtarılması amacıyla bilerek karaya oturtulması söz konusudur.
-3. Geminin hafifletilmesi müşterek avaryası ile gemiden yük atılması müşterek avaryasında da tehlike unsuru ağırdır. Bu ikisinde de geminin hafifletilmesi amaçtır. Ama gemiden yük atılması müşterek avaryasında yükler denize atılırken, geminin hafifletilmesi müşterek avaryasında yükler mavnalara aktarılmaktadır.
-4. Geminin yüzdürülmesi müşterek avaryasında ise gemi bilerek değil kendiliğinden karaya oturmuştur. Geminin karaya oturtulması müşterek avaryasında ve geminin yüzdürülmesi müşterek avaryasında da geminin yüzdürülmesi söz konusudur. Ama geminin yüzdürülmesi müşterek avaryasında kendiliğinden karaya oturan bir gemi yüzdürülmektedir.
-5. Yangının söndürülmesi müşterek avaryası da vardır(altta anlatılan müşterek avaryanın sınırı ile birlikte düşünülmeli).
  • Müşterek avaryanın sınırı: Hangi zarar ve masraflar müşterek avarya paylaştırmasında yerini alır?
-1. İlk olarak müşterek avarya hareketinin doğrudan doğruya sonucu olan zarar ve masraflar paylaştırmada yer alır(sınavda çıkar). Eğer bir yangın var ve yangın söndürülmesi müşterek avaryası söz konusu ise, o yangın söndürme faaliyetinin doğrudan sonucu olan zarar ve masraflar paylaştırmada yerini alır. Nitekim bu  bağlamda ısı ve dumanın sebep olduğu hasar paylaştırmada yer almayacaktır. Söndürülürken kullanılan suyun, köpüğün sebep olduğu zarar ve hasar paylaştırmada yer alacaktır.
-2. Bir müşterek avarya hareketini engellemek için ekonomik menfaat gözetilerek yapılan masraflar olmuşsa bu masraflara ikame masraflar denir, bu masraflar da paylaştırmada yerini alır. Örn/ Gemi Malta limanına gidiyor. Geminin bir barınma limanına çekilmesi gerekti. Müşterek avarya ilan edilmiş. En yakın liman Libya’da.  Geminin Libya limanına çekilmesi, yüklerin geçici olarak oradaki depolara boşaltılması, geminin Libya’da tamiri, depolanan yüklerin tekrar gemiye yüklenmesi ve limandan çıkış çok masraflı olacak. Bu nedenle gemiyimasrafların çok daha düşük olduğu Malta’ya römorkör ile çekmek daha masrafsız duruyor. Dolayısıyla müşterek avarya bakımından römorkörün boşaltma limanına kadar gemiyi çekmesi ikame masrafı olarak

paylaştırmada yer alır.
  • Kurtarma ve müşterek avarya farkı: tehlikenin niteliği ve unsuru farklıdır. Birinde gemiyi ya da yükü tehdit etmesi yeterliyken öbüründe her ikisini de tehdit etmelidir. Kurtarma da geminin yüklü olması aranmaz. Limandaki gemiden fenni işlemlerle yük boşaltma limanında boşaltılmışsa ve bu sırada gemide bir yangın meydana gelmiş ve ona müdahale edilerek yangın söndürülmüşse, yangının söndürülmesi müşterek avaryasından bahsedemeyiz. Çünkü burada kader birliği artık yoktur, yükler “olağan” boşaltma limanında  boşaltılmıştır. Burada kurtarma faaliyeti vardır. Ama gemi barınma limanında ve geçici olarak tamir edilecek, bu nedenle yükler geçici olarak boşaltılarak depolanmış ve tamir sırasında gemide bir yangın meydana gelmiş ve gemi söndürülmüş ise bu müşterek avarya kapsamında bir faaliyet vardır. Çünkü bu olağan bir boşaltma değildir. O barınma limanındaki gemi ve yükler arasındaki kader birliği devam etmektedir.
  • Bir faaliyetin müşterek avarya olarak kabul edilebilmesi için müşterek avaryanın tüm unsurlarının birarada gerçekleşmiş olması gerekir. Eğer biri eksikse bu artık müşterek avarya değil; özel avaryadır.
  • Müşterek avaryada zamanaşımı: Geminin varma limanına ya da yolculuğun bittiği limana vardığı andan itibaren 1 yıldır.

11.05.17
GENEL TEKRAR
  • Navlun ücreti yolculuk çarterında neye göre tespit edilir? Yük esası üzerinden belirlenir. Zaman çarterında ise navlun ücreti zaman esası üzerindendir. Konteynır taşımacılığında ise FCL mi LCL bakmamız lazım. FCL varsa box-rate dediğimiz konteynır başı ücret olarak alınır. Ama LCL varsa ağırlık-hacim esasına göre ücret belirlenir. Yani herkesin yüklerinin kapladığı aığrlığa ve alana ilişkin bir oranlama yapılır.
  • Konteynırların da çeşitleri var. Flat-rach çok kullanılır. Bu konteynırda tepe ve yanlar açıktır. En ve boy bakımından taşma durumu olan yükler için flat-rach tercih edilir. Reefer dediğimiz sotuculu konteynırlar belli bir ısıda taşınması gereken yükler için tercih edilir. Vantilated konteynırlar ise yük türüne göre havalandırma gereken yükler için kullanılır. Kuru yükler içinse klasik konteynırlar tercih edilir.
  • Paramount Clause: Paramount clause’u konişmentoya ya da bir çarterpartiye, bir kanunun belli bir hükmüne ya da bir konvansiyona işlerlik kazandırmak amacıyla koyulur. Örn/ Biz Hamburg Kuralları’na taraf değiliz. Eğer Paramount clause’u koyulursa o konvansiyona Hamburg Kuralları için bir işlerlik kazandırılır, dolayısıyla taşıyanın sorumluluğuna ilişkin Hamburg Kuralları uygulanır.
  • Himalaya Clause: donatanın sorumluluğunun sınırlandırılması 1976 Londra Konvansiyonu çerçevesinde sınırlandırılabilir. Taşıyanın sorumluluğunun sınırı ise 1186’da düzenlenmiştir. Bunun dışında taşıyanın muhtemel ve mutlak sorumsuzluk halleri de vardır. Kaptanın sorumluluğu ise sınırsızdır, tüm malvarlığı ile sorumludur. Dolayısıyla donatanın veya taşıyanın yararlandığı sorumsuzluk hallerive tazminat sınırlandırılmalarından başta kaptan olmak üzere diğer gemi adamlarının da yararlanması doğrultusunda Himalaya clause’u konişmentoya koyulur.
  • Seaway bill: Ciro edilemez deniz taşıma senedi. Konteynır taşımacılığında ithalat ihracadın artmasıyla hız kazanmak gerekmiştir. Transit işlemlerinin ve sürlerin hemen gerçekleşmesi nedeniyle yük alıcısının eline konişmentonun geçmesi de zaman alıyor. Mesela akreditif açan bankaya biraz geç ibraz olsa alıcının eline ulaşmayacak, konteynır orada beklemeye başlayacak, konteynır orada beklediği için terminal kirası alacaklar, sürastarya girecek vs. Dolayısıyla bir çözüm yolu olarak konteynır taşımacılığında seaway bill düzenlenir. Bu bir kıymetli evrak değildir. Konişmento bir kıymetli evrak olması nedeniyle emre, hamile veya nama düzenlenebilir, uygulamada ise emre düzenlenir. Bu nedenle ciro+zilyetliğin devri ile geçer. Ancak seaway bill namadır. Boşaltma limanında konişmentonun ibraz edilmesi gerekirken seway billde ibraz şartı yoktur. Alıcı kimliğini ya da şirket görevlisi şirketten aldığı yetki belgesi ile gidip yükü rahatça çeker.
  • CIF satış konusu yük için emtia nakliyat sigortacısı riziko gerçekleştiğinde yük hasarı nedeniyle kime ödeme yapar? FOB satış konusu yük olsaydı cevabınız ne olurdu? CIF’te ödeme taşıtana yapılır. Çünkü taşıtan sigorta

yaptırmıştır, primlerini taşıtan ödemektedir. FOB’da ise ödeme gönderilene(alıcı) yapılır.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
PRATİKLER
Örnek Olay I(Yükleme Sürastaryası)
Gencon 1994’e göre hesap yapıyoruz (TTK değil) Odessa ------> İstanbul
-Yükleme süresi: 4 gün.
-FIOS, SSHEXC, WPC var.
-Sürastarya ücreti: 9600 dolar(yani saati 400 dolar).
-Hazırlık ihbarı: 27 Ağustos salı, 11:30.
-Yük, gemiye 27 Ağustos saat 16‘da getirilmiş.
-28 Ağustosta saat 10 ile aynı gün saat 22 arasında yüklemeye yardımcı şahısların sigara izmariti nedeniyle yangın çıkmış. Tamir edilip saat 22’de devam edilmiş.
-29 ağustos saat 12-16 arası fırtına ve yağış olmuş.
-Yüklemeyi 3 Eylül saat 14:30’da bitirmişler.
Cevap I
Yükleme süresi ne zaman başlar? Taşıtan yükü geç getirmiş. Taşıyana bunun için ceza verecek halimiz yok. Taşıtan yükü ne zaman getirirse getirsin taşıyanı ilgilendirmez, yükün gemiye getirilmesi taşıtanın faaliyet sahasındadır. Soruda kara taşıması nedeniyle taşıyanın yükün gemiye getirilmesini de üstlenmesi durumu da yok, öyle olsaydı iş değişirdi, taşıyan yükü ne zaman gemiye getirmişse o zaman süre işlemeye başlayacaktı(ki kara ayağını taşıyan üstlenmemişse, hala taşıtanın faaliyet sahasındadır). Ama olayda böyle bir durum yok. Bu nedenle taşıyan hazırlık ihbarını 27 Ağustos salı saat 11:30’de yaptığı için yükleme süresi olan 4 gün, 27 Ağustos salı saat 13:00’de başlayacak. Taşıtan yükü getirmese de süre işler. Süre işlesin ki 4 gün sonunda sürastaryaya girsin, taşıyan para alabilsin.
28 Ağustosta saat 10 ile aynı gün saat 22 arasında yüklemeye yardımcı şahısların sigara izmariti nedeniyle yangın çıkmış. Tamir edilip saat 22’de devam edilmiş: 12 saatlik bu boşta geçen sürede süre işler mi durur mu? FIOS kaydı olduğu için taşıtanın faaliyet sahasındadır. Süre işler. Yüklemeye yardımcı adamlar denmiş, gemi adamları denmemiş! 28 Ağustos etkisiz eleman. (Eğer gemi adamları grev yaptı deseydik cevap değişir miydi? Taşıyanın faaliyet sahasında Bu halde FIOS olsa da gemi adamlarının 1178 nedeniyle katı bir sorumluluğu olduğu için süre dururdu.)
Fırtına sağanak yağış nedeniyle 4 saatlik kayıp var. WPC olduğu için süre durur. WPC olmasaydı işlerdi. Yani:
27 ağustos salı saat 13’de yükleme başlar, 11 saat çalışıldı(Gece 24’e kadar) - 28 çarşamba - 29 perşembe- 30 ağustos(yükleme limanı Ukrayana’da olduğu için tatil değil) - 31 cumartesi (tatil)- 1 eylül pazar(tatil)- 2 eylül pazartesi(bir önceki gün tatil olduğu için sabah 6’da başlar), 18 saat çalışıldı- 3 eylül 14:30’da bitmiş.
Yükleme süresi 4 gün -> 27 ağustos: 11 saat, 28 ağustos: 24 saat, 29 ağustos: 24 saat, 30 ağustos: 24 saat, 21 ağustos ve 1 eylül tatil, SSHEXC clause’u gereği sayılmıyor, 2 eylül: sabah 6 +13 = saat 19’da yükleme bitmeli. Ama bir de 4 saatlik fırtına ve yağış nedeniyle suran süre var, onu da eklersek -> 2 eylül saat 23’de yüklemenin bitmesi gerekirdi. 3 eylül saat 14:30’da bitmiş. ->15 saat 30 dakika(sürastarya) x 400(saat başına düşen sürastarya ücreti) = 6200 dolar sürastarya ücreti ödenir.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Örnek Olay II(Boşaltma Sürastaryası)
Odessa ---------> İstanbul
-Şimdi boşaltma limanı olan İstanbul’dayız.
-Boşaltma süresi: 3 gün
-Boşaltma limanına 9 Eylül pazartesi saat 16’da gelmiş.

-10 Eylül saat 18’de maaşlarının ödenmemesi nedeniyle gemi adamları greve başlamış. 11 Eylül saat 16’da grev sona ermiştir. Yani 22 saat sürmüş.
-FIOS var.
-13 Eylül saat 23’de boşaltma bitmiş.
Cevap II
FIOS olsa da farketmez, 1178 gereği gemi adamlarının grevi nedeniyle süre durur. Yani normal bitirme süremizi 22 saat daha uzatıcaz.
Boşaltma ne zaman başlar? 10 Eylül salı saat 6’da başlar. Yani:
10 eylül salı:18 saat, 11 eylül çarşamba: 24 saat , 12 eylül perşembe: 24 saat, 13 eylül cuma, 6 saat çalışılmış saat 6’da boşaltma bitmiş.
Boşaltma süresi: 18+24+24+6=3 güne denk geliyor, bir de gemi adamlarının grevi nedeniyle 22 saat eklenecek.
Dolayısıyla sürastaryaya girmemiştir.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Örnek Olay III(Boşaltma Sürastaryası)
Milano -----> Bari ------> İstanbul
-SSH/NC
-Yükleme süresi: 3 gün(72 saat)
-Boşaltma süresi: 4 gün (96 saat)
-Sürastarya ücreti: 7200 $ (saati 300 $)
-Hazırlık ihbarı: 21 Nisan salı saat 10:30’da yapılmış.
-Yük Bari’ye 22 Nisan saat 14:00’da geldi.
-24 Nisan saat 9:00 - 11:00(gemi adamları kavgası)
-Yükleme 27 Nisan 08:00 bitti
-24 Nisan saat 13-17 fırtına, sağanak yağış.
Cevap III
Yükleme süresi zaman başlar? Olayda bir de kara şehri var. Kara ayağını da taşıyan üstlenmiş(hoca soruda bunu açıkça söylemedi ama üstlenmesiydi Bari---->İstanbul yazardım dedi). Bu nedenle taşıyan yükü ne zaman getirirse o zaman süre işlemeye başlar. Aksi halde bu taşıtan için haksızlık oluşturur. Dolayısıyla yük ne zaman gelirse yani 22 Nisan çarşamba saat 14’de yükleme süresi başlar.
2 saatlik gemi adamları kavgasında süre durur. Aksi halde gemi adamlarının kavgası için taşıyanı ödüllendirmiş oluruz. Çünkü süre işlerse taşıyan sürastaryaya girip para alabilir. Dolayısıyla +2 saat ekleyeceğiz.
Hava muhalefeti nedeniyle geçen 4 saatlik süreçte süre işler. Çünkü WPC koymamışlar.
SSHEXC veya SHEXC clauseları olmadığı için hafta sonları ve tatillerde de yükleme yapılır. Zaten öyle olmasaydı da 23 Nisan’da yükleme yapılacaktı, çünkü Bari’de tatil değil.
Yani:
22 Nisan çarşamba: 10 saat, 23 Nisan perşembe: 24 saat, 24 Nisan cuma: 24 saat, 25 Nisan cumartesi: 24 saat, 26
Nisan pazar: 24 saat, 27 Nisan pazartesi: 8 saat.
72 saatin sonu 25 Nisan saat 14’e denk gelir. 2 saatlik kavga süresini de ekliyoruz. Dolayısıyla yüklemenin 25 Nisan saat 16’da bitmesi gerekir. Ama 27 Nisan saat 8’de bitmiş.
Dolayısıyla 40 saatlik sürastarya girdiğinden 40 saat x 300 = 12 bin $ sürastarya ücreti ödenir.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Örnek Olay IV(Boşaltma Sürastaryası)
Milano -----> Bari -----> İstanbul
-SSH/NC

-Boşaltma: 4 gün(96 saat)
-Sürastarya ücreti: 7200 $ (300 $ saat)
-Gemi boşaltma limanına 4 mayıs pazartesi saat 10:00’da varmış ve aynı anda hazırlık ihbarını  vermiş. Ancak draftının uygun olmaması nedeniyle limana giremeyen gemi açıkta demirleyince yük, gönderilen tarafından mavnalara boşaltılmaya başlanmış.
-6 mayıs çarşamba saat 17:00’de mavnanın yakıt akıttığı anlaşıldığından geri gönderilmiş ve elverişli mavna 7 mayıs saat 13:00’da gelmiş.
-8 mayıs öğlen 12:00’de bitmiş.
Cevap IV
4 Mayıs pazartesi saat 10’da hazırlık ihbarı yapılmış Burada sıkıntı şu, gemi fiziksel yapısından ötürü limana girememiş ve açıkta demirleyerek, gönderilen mavna temin etmiş ve temin ettiği mavnalar geminin yanına gelmiş ama mavnanın yakıt akıttığı anlaşıldığı için geri gönderilerek yeni mavna temin edilmiş. Dolayısıyla yeni mavna beklendiğinden ötürü boşaltma 20 saat yapılamıyor. Süre işler. Çünkü gönderilenin(alıcının) faaliyet sahasındadır. Taşıyanı etkileyen bir durum yok. Dolayısıyla 20 saat eklenmez.
Boşaltma ne zaman başlar? 4 Mayıs pazartesi saat 13:00’de başlar. Yani:
4 mayıs pazartesi: 11 saat, 5 mayıs salı: 24 saat, 6 mayıs çarşamba: 24 saat, 7 mayıs perşembe: 24 saat, 8 mayıs cuma: 12 saat işlemiş.
96 saatin sonu 8 mayıs saat 13:00’e denk gelir. Ama boşaltma 8 mayıs saat 12:00’de bitmiştir. Dolayısıyla sürastaryaya girmemiştir.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Örnek Olay V(Taşıyanın Sorumluluğu)
Yolculuk sırasında güvertenin yükün taşındığı ambara giden yol üzerindeki kısmında aşırı ısınma meydana gelmiş, gemi adamları da yükün taşındığı ambarda yangın çıktığı şüphesi ile su sıkmışlardır.(Su nedeniyle yük hasara uğramış) Varma limanında ambar kapağı açıldığında yangının söz konusu olmadığı, ısının da güvertenin altından geçen borudan buhar sızması sonucu meydana geldiği anlaşılmıştır.
Yük sahibi, yükte meydana gelen zararın, yükün taşınması ve muhafazasında gerekli özenin gösterilmediğini iddia etmiştir. Yük sahibinin iddiasında haklı olup olmadığını; taşıyanın sorumluluğunun söz konusu olup olmadığını gerekçesiyle kısaca belirtiniz.
Cevap V
Burada teknik kusur mu, ticari kusur mu yoksa yüke elverişsizlik mi söz konusudur?
Burada bakacağımız husus yangın şüphesiyle su sıkma faaliyetinin neye yönelik olduğudur. Burada geminin menfaatine yönelik bir hareket var. Yükün hasar görmesi bunun sonucu oluşyor, yani tali. Dolayısıyla ticari bir kusur vardır.
Yükün menfaati alınması gereken önlemlerin alımındaki kusur ticari kusurdur, dolayısıyla 1178. madde kapsamındaki faaliyetlerde, yani yükleme faaliyetindeki, istifteki, yükün elden geçirilmesindeki, boşaltmadaki, bakım ve muhafazadaki kusurlarda ticari kusur vardır. Mesela özel nitelikli bir canlı hayvan taşınıyor. Yolculuk boyunca o hayvanın bakımı ve beslenmesi yükleten tarafından taşıyana bildirilir. Gemi adamları bu hayvanlara yanlış besin verdiği için hayvanlar zarar görüyor. İşte vurada yüke ilişkin olarak yükün bakım ve muhafazasına ilişkin bir faaliyet var. Ticari kusurdur. Ya da mesela bir yükün üstüne odun koymuşlar, o yün hava alması engellenmiş. Veyahut kuru yükü yaş yükle birlikte istiflemişler. Bu hallerde yüke ilişkin olarak istif bakmından bir kusur olduğundan ticari kusur vardır.
Bu arada 1180. madde “teknik kusur ve geminin başkaca teknik idaresindeki kusur” der. Başkaca teknik idaresindeki kusur ile geminin sefer boyunca elverişli halde bulundurulması kastedilmiştir.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Örnek Olay VI(Taşıyanın Sorumluluğu)

Gemi, kaptanın bilgisi dahilinde, yük tankının kapağı gevşek halde sefere çıkmış ve uğradığı bir limanda sıvı yük yüklenmiştir. Gemiye, sefer sırasında uğradığı diğer bir limanda sıvı yük yüklenmemiş ancak, geminin dengesini düzeltmek için tank seviyesi deniz suyu ile arttırılmış ve tankın kapağı da gevşek unutulmuştur. Deniz suyu yük taşınan bölüme sızarak yükte hasara neden olmuştur.
Olayda taşıyanın söz konusu hasardan sorumlu tutulup tutulamayacağını gerekçesiyle kısaca belirtiniz.
Cevap VI
Burada teknik kusur vardir. Çünkü geminin dengede tutulması için bir faaliyet yapılmıştır. Alt taşıma varsa teknik yönetim kimdeyse o sorumludur.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Örnek Olay VII(Taşıyanın Sorumluluğu)
Baltimore-İstanbul seferi yapan "Sea Gulf" gemisinde safrayı (Gemileri ve her boyda deniz aracını dengede tutmak, istenilen su düzeyine kadar batırabilmek için, dip bölümlerine konulan ağırlık usulüne uygun olarak sağlamak amacıyla derin olan tankların hacmi sefer sırasında arttırılmaya çalışılmış ancak tankın üst tarafı fazla pompalama nedeniyle basınç altında kalarak gladoraya (kuru yük gemilerinin ambarları arasındaki katlar) su sızmasına neden olmuştur. Sonuç olarak da yükte ciddi biçimde hasar meydana gelmiştir. Söz konusu durumdan taşıyanın sorumlu olup olmadığını; sorumlu olduğu takdirde sorumluluktan kurtulmak için başvurabileceği hukuki yolların olup olmadığını da belirterek açıklayınız.
Cevap VII
(Sınavda net cavaplar yazın. Şöyleyse böyle olur yazmayın. Olayda teknik kusur var. Teknik yönetim şunda. Ama o da 1180 gereği şahsi kusuru olmadğı için sorumsuz olduğunu ileri sürebilir gibi cevaplar verin. Ya da ticari kusursa bu özen borcuna aykırılıktır. 1180 uyarınca ticari yönetim kimdeyse(alt taşıyan varsa alt taşıyandadır, ondadır diyin).
Olayda teknik kusur söz konusudur. Çünkü geminin menfaatine yapılmış bir hareket söz konusudur. Bu sırada  yük hasara elbette uğrar. Teknik kusur-ticari kusur ayrımını yükün hasara uğraması üzerinden yapmıyoruz. Olayda teknik kusur olduğu için 1180’e giderek eğer taşıyanın şahsi kusuru(bundan başlangıçtaki elverişsizliği anlıyoruz) yoksa taşıyan sorumsuzluğunu ileri sürebilir.
Peki olayda bir de gemi adamları istifi de çok kötü yapmış olsaydı ne olacaktı? Yani hem istif kusuru hem teknik kusur var. Yük zarar görmüş. Yükte meydana gelen zararın teknik kusurularından mı yoksa ticari kusurdan(istif kusuru) mı meydana geldiği bir türlü çözülememişse ne yaparız? Olayda hem teknik hem ticari kusur varsa bu durumda taşıyanın aleyhine yorum yapılır ve ticari kusuru olduğu varsayılır.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Örnek Olay VIII(Taşıyanın Sorumluluğu)
Alfa gemisi vebanın yaygın olduğu Mombassa’dan olumsuz sağlık varakası ile yola çıkmış, Napoli’de İstanbul’a taşınmak üzere limon yükü almıştır. Gemi, Mombassa’dan hareket etmesi nedeniyle Fransız yetkililerin tüm ambarları dezenfekte edeceği Marsilya’ya uğramış ve Marsilya’da yapılan dezenfekte işlemi sırasında limon yükü ciddi bir şekilde hasara uğramıştır. Olayda taşıyan “devletin el koyma” savunmasına dayanarak sorumlu olmadığını ileri sürmüştür. Taşıyanın söz konusu savunmasını da irdeleyerek sorumlu olup olmadığını anlatınız.
Cevap VIII
Taşıyan limon yükünde meydana gelen hasardan sorumlu mudur? Neye göre sorumludur? Devletin el koyması muhtemel sorumsuzluk hali midir, buna dayanarak sorumluluktan kurtulabilir mi?
Bu çok eski bir mahkeme kararı. Şu an böyle bir olayın gerçekleşme ihtimali yok. Çünkü olumsuz sağlık belgesiyle sefere çıkmasına günümüzde zaten hiçbir liman çıkış izni vermez. Ama o zaman bir şekilde çıkış izni almış. Dolayısıyla olayda geminin başlangıçta yola elverişsizliği söz konusudur. Bu da yetmemiş bir de dezenfekte işlemi sırasında limon yükü hasara uğramış. Dezenfekte işlemi öncesinde zahmet edip yükü boşaltmamışlar bile.
Başlangıçta elverişsizlik olduğu için taşıyan sorumludur. Şahsi kusuru olduğu kabul edilir. Hiçbir sorumsuzluk sebebine dayanamaz.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Örnek Olay IX(Sözleşmesel İlişki - Yükleme & Boşaltma Sürastaryası)
D'nin maliki olduğu Samsun gemi siciline kayıtlı "Demsan" gemisinin teknik ve ticari yönetimi 1 yıllığına A'ya devredilmiş olup A da söz konusu geminin ticari yönetimini 9 aylığına B'ye devretmiştir. B de Hamburg-İstanbul seferi yapmak üzere gemiyi C'ye tahsis etmiştir. Bu arada X'e ait 900 kasa narenciye yükünün Hamburg'dan İstanbul'a taşınması kararlaştırılmıştır. Ayrıca yükleme süresi 4 gün, boşaltma süresi 5 gün olarak belirtilmiş olup, sürastarya ücreti ise günlük 9600 $'dır. Düzenlenen konişmentolarda SHEXC bulunmaktadır. Hazırlık ihbarı 13 haziran pazartesi günü saat 17.30'da verilmiştir. Ancak yükün limana 15 haziran saat 15'de gelmesi nedeniyle yüklemeye o zaman başlanmıştır. Aynı tarihte saat 17'de müşterek avarya garame alacağı nedeniyle gemiye tedbir konulmuş ancak teminatın yatırılması suretiyle 16 haziran saat 15'de tedbir kaldırılmıştır. Yükleme, 21 haziran saat 16.30'da bitmiştir. Hamburg'dan hareket eden geminin makine aksamında bir anormallik hissedilmiş ve gemi inceleme için Antwerp Limanı'na uğramıştır. Yapılan incelemede makine aksamında ciddi bir arıza görülerek geminin tek başına yola devam edemeyeceği anlaşılmıştır. Ancak Antwerp Limanı'nda bu arızanın giderilemeyecek olması nedeniyle gemi Malta'ya kadar römorkla çekilmiş, burada tamir edilerek yoluna devam etmiştir. İstanbul'a varan gemi 31 temmuz salı saat 10.30'da hazırlık ihbarı vermiştir. Ancak sağanak yağış nedeniyle boşatmaya 1 ağustos saat 11'de başlanmış, 6 ağustos saat 14'de de boşaltma işlemi tamamlanmıştır.
Cevap IX
    • Olaydaki sözleşmelerin türlerini tarafların sıfatlarını da belirterek belirterek ŞEMA İLE açıklayınız.
D ----------çıplak kira(bare-boat)---------- A ----------zaman çarterı----------B--------sefer(yolculuk) çarterı----------C

Malik
Donatan
Üst taşıtan
Alt taşıtan
Kiralayan
Fiili taşıyan
Alt taşıyan


Kiracı



Gemi yönetimi sözleşmesinde de teknik ve ticari yönetim devredilmektedir. Ama D ve A arasında kira sözleşmesi vardır. Eğer ücret ödenmesi vs gibi bilgilier verilseydi gemi yönetimi sözleşmesi olduğunu söyleyebilirdik. Bu şekilde bir bilgi verilmediği müddetçe kiradır. Personelsiz kiralandığı için çıplak kiradır.
C’de nasıl bir yönetim var? Hiçbir yönetim yok. Çünkü sefer çarterında hiçbir yönetim devredilmez.
    • Olayda müşterek avarya olup olmadığını belirterek, olması halinde tür/türleri ile hangi zarar ve masrafların müşterek avarya paylaştırmasında yer alacağını açıklayınız.
Barınma müşterek avaryası var mı ve ikame masrafı var mı bunları belirleyelim. İkame masrafı için mutlaka bir alternatif olması gerekir. Barınma limanında tamir imkanı yoksa bu nedenle römorkörle boşaltma limanına kadar çekilmişse bu ikame masrafı değildir. Çünkü mecburen bu yapılmıştır. Barınma müşterek avaryası da yoktur; çünkü olağanüstü bir durum, mevcut bir tehlike nedeniyle en yakın limana götürülüp tamir edilmesini gerektirecek bir durum yok. Sadece anormallik hissedildiğinden inceleme için barınma limanına gidilmiş.
    • Olayda geminin yüklemede sürastaryaya girip girmediğini; girmiş olması halinde ne kadar sürastarya ücretine hak kazanacağını belirtiniz.
Yükleme süresi: 4 gün(96 saat) Sürastarya ücreti: 9600 $(400 $ saat) SHEXC clause’u var.
Hazırlık ihbarı: 13 Haziran pazartesi saat 17:30 Yük limana 15 Haziran saat 15’de gelmiş.
15 Haziran saat 17 ve 16 Haziran saat 15 arası müşterek avarya nedeniyle tedbir uygulanmış(22 saat). Yükleme 21 Haziran saat 16:30'da tamamlanmış.
Sürastarya süresi 14 Haziran saat 6’da başlar. Taşıtanın geç getirmesi taşıyanı ilgiliendirmez. Süre başlar. Ama kara ayağı olsaydı iş değişirdi.Müşterek avarya garame alacağı nedeniyle gemiye tedbir konulması taşıyanın faaliyet sahasında gerçekleşen bir neden olduğu için süre durur. 22 saat eklenecektir.
Yani:

14 Haziran salı: 18 saat, 15 Haziran çrş: 24 saat, 16 Haziran prş: 24 saat, 17 Haziran cuma: 24 saat, 18 Haziran cts: 24 saat, 19 Haziran pzr: SHEXC kaydı nedeniyle yükleme olmaz, 20 Haziran pzt: 18 saat (önceki gün tatil olduğu için yükleme saat 6’da başlar) . 21 Haziran salı: 16 saat 30 dakika, geçmiş.
  • gün = 96 saat olduğuna göre yükleme en geç 18 Haziran cts saat 6’da bitmelidir. Ama bir de ekleyeceğimiz 22 saat var. Bu nedenle yükleme en geç 20 Haziran saat 10’da bitmelidir(22 saati eklerken aradaki pazar gününü SHECX nedeniyle atlıyoruz, pazartesi de 6 da başladığı için artan süreyi saat 6 üzerinden koyuyoruz).
Bu nedenle 30 saat 30 dakika sürastaryaya girmiştir. 30x400->12.000 $ + 30 dakika->200 $ = 12.200 $ sürastarya ücreti ödenir.
    • Geminin boşaltmada sürastaryaya girip girmediğini; girmiş olması halinde ne kadar sürastarya ücretine hak kazanacağını belirtiniz.
Boşaltma süresi: 5 gün(120 saat) Sürastarya ücreti: 9600 $(400 $ saat) SHEXC clause’u var.
Hazırlık ihbarı: 31 Temmuz salı saat 10:30
Sağanak yağış nedeniyle yükleme 1 ağustos saat 11'de başlamış. Boşaltma 6 ağustos saat 14’de bitmiş.
Boşaltma 31 Temmuz salı saat 13’de başlar. Sağanak yağış nedeniyle geçen süre işler. Çünkü WPC kaydı koyulmamış.
Yani:
31 Temmuz salı: 11 saat, 1 Ags çrş: 24 saat, 2 Ags prş: 24 saat, 3 Ags cuma: 24 saat, 4 Ags cts: 24 saat, 5 Ags pzr: SHEXC nedeniyle boşaltma olmaz, 6 Ags: 8 saat(önceki gün tatil olduğu için boşaltma 6’da başlar) geçmiştir.
  • gün = 120 saat olduğuna göre yükleme en geç 6 Ağustos saat 19’da bitmelidir(6 ağustosta boşaltmaya saat 6’da başlanacağı için saat 6 üzerinden hesap yapılır). Yükleme 6 Ağustos saat 14’de bittiği için sürastaryaya girmemiştir.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Örnek Olay X(Clause’ların Geçerliliği-Taşıyanın Sorumluluğu)
Cevap X
Konişmentodaki clause geçerli mi? Koniişmentoda bir clause’un geçerli olup olmadığını tespitte ilk bakacağımız şey emredici hükümlere(1243) aykırı olup olmadığıdır. Olaydaki clause’da 1243’e herhangi bir aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenle geçerlidir. Uluslararası uygulamada zaten bu clause’a emin liman clause’u denmektedir. Bu clause’a göre geminin boşaltma yapılamaması halinde en yakın ve müsait olan güvenli bir limana gitmesi gerekmektedir. Bu nedenle bu clause geçerlidir.
Zeebrugge’ye boşaltma yapılamayacağı iddiası geçerli midir? Dikkat edersek ilk yük bakımından sıkıntı yok. Londra’da liman işçileri grev yaptığı için Zeebruuge’ye gidip yükün boşaltılmasında bir problem yok. Rotterdam’a,

Hull’a ve Newcastle-on-Tyne’a giden yükler de var. Rotterdam’da da liman işçilerinin grevi nedeniyle Zeebrugge’ye geri geliğinde Rotterdam yükleriyle beraber Hull ve Newcastle-on-Tyne yüklerini boşaltması ise doğru değildir. Çünkü Hull’da ya da Newcastle-on-Tyne’da grev olup olmadığı belli değil. Bu nedenle Rotterdam’ı kabul etsek bile Hull ve Newcastle-on-Tyne yükleri bakımından taşıyan sorumludur. Taşıyan bu yükler bakımından navlun sözleşmesini ifa etmemiştir.
Taşıyan Hull ve Newcastle-on-Tyne yükleri bakımından navlun ücretini veya mesafe navlunu alabilir mi? Alakası olmayan bir limana geçerli bir sebep olmadan yükleri götürdüğü için eğer navlun peşin ödenmemişse navlunun ödenmeyeceği ileri sürülebilir. Ödenmişse de geri talep edebilir(belki taşıyan Hamburg-Zeebrugge arası taşımayı ücretten kesebilir).
Navlun ücreti yolculuk çarterında neye göre tespit edilir? Yük esası üzerinden belirlenir. Zaman çarterında ise navlun ücreti zaman esası üzerindendir. Konteynır taşımacılığında ise FCL mi LCL bakmamız lazım. FCL varsa box-rate dediğimiz konteynır başı ücret olarak alınır. Ama LCL varsa ağırlık-hacim esasına göre ücret belirlenir. Yani herkesin yüklerinin kapladığı aığrlığa ve alana ilişkin bir oranlama yapılır.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Örnek Olay XI(Sözleşmesel İlişki - Yükleme & Boşaltma Sürastaryası)
Cevap XI
-Çıplak kira(bare-boat) -Zaman çarterı -Zaman çarterı -Yolculuk(sefer) ç.
D---------------------------------A---------------------------------B---------------------------------C---------------------------------E
Kiraya Donatan Üst taşıtan Alt taşıtan Alt alt taşıtan veren Kiracı Alt taşıyan Alt alt taşıyan
Fiili taşıyan

X: 800 kasa portakal
Y: 1000 adet oto yedek parça X ve Y = gönderilen
Yükleme
Yükleme süresi: 4 gün
Sürastarya ücreti: 4800 $(200 $ saat) Hazırlık ihbarı: 12 Haziran salı, saat 16:30 Yük 14 Haziran saat 15’de gelmiş.
14 Haziran saat 17’de tedbir konmuş - 15 Haziran saat 15’de kalkmış(22 saat). Yükleme 21 Haziran saat 14:45’te bitmiş.

Sürastarya süresi 13 Haziran çarşamba saat 6’da başlar. FIOS olması birşeyi değiştirmez, zaten taşıtanın  uhtesinde adam geç getirmiş. FIOS kaydı varsa yükleme masrafları taşıtana, boşaltma masrafları gönderilene ait olur. Aynı zamanda yükte meydana gelen bir hasar olduğu zaman da onların adamları tarafından gerçekleştirildiği için taşıyan tamamen sorumlu tutulmayacak. Ama 1178’deki nezaret yükümlülüğü katı bir şekilde devam eder.
Yani:
13 haziran çrş: 18 saat, 14 haziran prş: 24 saat, 15 haziran cuma: 24 saat, 16 ve 17 haziran: yükleme olmaz(SSHECX), 18 haziran pzt: 18 saat(önceki gün tatil olduğu için yükleme saat 6’da başlar), 19 haziran salı: 24 saat, 20 haziran çrş: 24 saat, 21 haziran prş: 14 saat 45 dakikada yükleme tamamlanmış.
22 saatlik tedbir süresi taşıyanın faaliyet sahasında gerçekleştiği için süre durur.
4 gün = 96 saat olduğuna göre yüklemenin 19 Haziran saat 12’de bitmesi gerekirdi. Buna 22 saatlik süreyi de eklersek, yüklemenin 20 Haziran saat 10’da bitmesi gerekirdi ama 21 Haziran 14:45’de bitmiş. Dolayısyla 26 saat 45 dakika sürastaryaya girmiştir. 26x200->5200 $ + 45 dk için-> 150 $ = 5350 $ sürastarya ücreti ödenir.



Boşaltma
Boşaltma süresi: 5 gün
Sürastarya ücreti: 4800 $(200 $ saat) Hazırlık ihbarı: 26 Ağustos pazartesi saat 11.
Liman vincindeki arıza nedeniyle boşaltma 28 ağustos saat 15’te başlamış 4 Eylül saat 10’da yükleme tamamlanmıştır.
Boşaltma süresi 26 ağustos pazartesi saat 13’de başlar. Yani:
26 Ags pzt: 11 saat, 27 Ags salı: 24 saat, 28 Ags çrs: 24 saat, 29 Ags prş: 24 saat, 30 Ags cuma: 24 saat, 31 Ags-1
Eylül: tatil, 2 Eylül: 18 saat(yükleme SSHEXC nedeniyle 6’da başlar), 3 Eylül: 24 saat, 4 Eylül: 10 saat’te tamamlanmış.
Liman vincindeki arıza nedeniyle 50 saatlik gecikme var. Bu nasıl etkiler? FIOS kaydının bir etkisi var mı? Limandaki arıza taşıyanı alakadar etmez. Süre işler. Gemi vinci olsaydı o zaman farklı olabilirdi. Gemi adamlarının grevi olsaydı? FIOS olması nedeniyle boşaltmayı gönderilenin adamları yapacak. Çünkü boşaltma gönderilene ait. Ama gemi adamları grev yaptıkları nezaret yükümlülüklerini yerine getirmiyorlar ve gönderilenin adamları da bu nedenle boşaltmayı yapmıyor. Bu bakımdan grev olsaydı süre dururdu.
Bu bakımdan liman vincindeki arıza nedeniyle süer işleyecek. Gecikme sürastarya süresine eklenmeyecek.
5 gün = 120 saat olduğuna göre yüklemenin 2 Eylül saat 19’da bitmesi gerekirdi ama 4 Eylül saat 10 da tamamlanmış Bu nedenle 39 saat sürastaryaya girmiştir. 39x200 = 7800 $ sürastarya ücreti ödenmesi gerekir.
Bu arada soruda Paramount clause’u var ama Hoca sorudaki taşıyanın sorumluluğu kısmını kestiği için clause’un bir önemi yok. Örn/ teknik kusur nedeniyle yük hasarı, zıyaı olsaydı burada teknik kusur vardır diyip mutlak sorumsuzluğa gidemeyecektik. Çünkü Paramount clause’u nedeniyle Hamburg kuralları uygulanacaktı ve Hamburg kurallarında teknik-ticari kusur ayrımı yoktur. Bu nedenle muhtemel sorumsuzluk-mutlak sorumsuzluk ayrımı da olmayacaktır.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Örnek Olay XII( Müşterek Avarya - Kurtarma)



Cevap XII
Römorkör kurtarma ücreti talep edebilir mi? Evet. Çünkü römorkaj faaliyeti ifası sayılamayacak derecede olağanüstü bir çaba söz konusudur.
Müşterek avarya var mı? Unsurları: yük ve geminin kader birliği, mevcut bir tehlike, gemi ve yükü koruma amacıyla olağanüstü fedakarlık, akla uygun hareket tarzı, faydalı sonuç. Bunların hepsinin olması şarttır.
Geçici(muvakkat) tamir yapılmış. İkame masrafı var mı? İstanbul’a kadar römorkör yardımıyla çekilme her ne kadar ekonomik menfaat gözetilerek yapılsa da “mecburen” yapıldığı için ikame masrafı yoktur. İkame masrafı sayılabilmesi için alternatif olması gerekir.
Olayda gemi kaptanın çabalarıyla karaya oturtulduğu için geminin karaya oturtulması müşterek avaryası var.
Gemi bilerek karaya oturtulmuştur. Kendiliğinden otursaydı geminin yüzdürülmesi müşterrek avaryası olacaktı.
Geminin kurtarılması müşterek avaryası var mı? Geminin kurtarılması müşterek avaryası sadece  deniz haydutluğu halinde gerçekleşebilir.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Örnek Olay XIII(FIO)
FIO şartının da bulunduğu bir çarterpartide taşıtan yükü limana kadar getirmiş ancak buradaki vinçlerin arızalı olması nedeniyle yüklerin gemiye alınması hemen mümkün olmamıştır. Bu nedenle açıkta kalan yükler hava şartlarının bozulup yağmur yağması sebebiyle yağmur sularından hasara uğramıştır. Taşıyan söz konusu zarara yükle ilgililerin katlanması gerektiği iddiasında bulunmuş; buna karşılık taşıtan ise yüklerin limandan gemiye alınmasının kendisine ait olmadığını; çarterpartideki FIO şartının sadece vinç ve operatörünün masraflarını üstlenme yükümlülüğü öngördüğünü ileri sürmektedir. Olayda tarafların iddialarını değerlendiriniz.
Cevap XIII
Önce taşıtanın iddiasından başlayalım. Taşıtan haklı mı? FIO sadece masraflarla alakalıdır, limandan gemiye alınma bana ait değildir yani yükün yüklenmesi bana ait değildir diyor. FIO kaydı olması halinde yükleme taşıtanın adamları tarafından gerçekleştirilir. Dolayısıyla yükleme bana ait değildir iddiası geçerli değildir. Bununla birlikte yüklemenin taşıtana ait olması 1178 kapsamındaki nezaret yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz.
Yüklerin açıkta kalıp da yağmur sularından korunması amacıyla bir faaliyette bulunulmaması da bir kusurdur.
Taşıyanın emredici sorumluluğu kural olarak yükün vinç donanım kancasına takılması anıyla başlar ve boşaltma limanında vinç donanım kancasından bırakıldığı an biter FIO’da taşıyanın emredici sorumluluğu ne zaman başlar?  FIO söz konusu olduğunda emredici sorumluluk çıkartılma ile başlar. Çünkü yükleme adamlarına ait. Ama burada daha yükleme başlamadan geminin yanına getirmiş ve vinç arızalı. Vinç operatörleri yardımcı şahıslardır, taşıtanın adamlarıdır, yükleme faaliyetine yardım etmektedirler. Dolayısıyla o yükleri koruma altına alma taşıtanın uhtesindedir. FIO olmasaydı taşıyan sorumlu olacaktı.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Örnek Olay XIV
A, B'ye ait 4000 ton pirinç yükünün Japonya’dan Mersin’e taşınması hususunda taahhütte bulunmuştur.Söz konusu yük için iki ayrı konişmento tanzim edilmiş ve her birinde yükün cinsinin pirinç ve miktarının 50 kg.’lık  40000 adet çuval içinde 2000 ton olduğu belirtildikten sonra “yağmur yağabileceği endişesi ile süratle yüklendi, kontrol edilemedi” kaydı konulmuştur.Ayrıca konişmentoda “taşıyanın başlangıçtaki elverişsizlikten sorumlu olmayacağı” kaydı da bulunmaktadır. Gemi sefer sırasında şiddetli fırtınaya maruz kalarak dümeninde de meydana gelen arızanın da etkisiyle sürüklenmeye başlamış ve karaya oturmuştur. Ancak yapılan masraflar ve çabaların etkisiyle gemi tekrar yüzdürülmüş ve en yakın limana çekilerek tamir altına alınmıştır. Varma limanında 400 çuval yükün eksik olduğu,750 çuval yükün geminin 1 no’lu ambarından geçen yakıt borularındaki deliklerden sızan yakıtla kirlendiği, ayrıca 600 çuvalın da yırtık olduğu,bu nedenle içindeki yükün de kısmen boşaldığı tespit edilmiştir. Bu arada yakıtın yükleme limanında yakıt alımı sırasında ambara sızdığı sabit olmuştur.
Cevap XIV
[Ön bilgi: olayda alt taşıma yok direkt taşıma taahhüdünde bulunan bir kişi(A) var. Alt taşıma söz konusu olsaydı yük hasarından ticari yönetim kime aitse ticari kusurdan da o sorumlu olacaktı. Başlangıçtaki elverişsizlik ya da teknik tönetimden oluşan bir zararda da teknik yönetim kime aitse, yani donatan, sorumlu olacaktır. Ama olayda A, B’ye şu şu yüklerin taşınması için taahhütte bulunmuş.]
Clause’lar geçerli mi? Başlangıçtaki elverişsizlikten sorumlu olmayacağı clause’u geçerli değil, çünkü emredici hüküm olan 1141’e aykırıdır.
yağmur yağabileceği endişesi ile süratle yüklendi, kontrol edilemedi kaydı ise geçerlidir. Buna zaten belli değil kaydı da denir. Gerekçeli olarak kayıt konmuş. Gerekçe olmasaydı geçersiz olurdu.
Olayda geminin yüzdürülmesi müşterek avaryası vardır. Hangi masraf ve zararlar paylaştırmada yerini alır?  Yükte meydana gelen hasarlar dahil midir? Öncelikle yüzdürme faaliyeti nedeniyle doğrudan doğruya oluşan masraf ve zararlar paylaştırmada yer alır. Bunun dışında: 1. Yelken ve direk veya bunlardan birinin zıyaı yahut hasara uğramasından doğacak zararlar, 2. Makine ve kazanlara arız olan hasarlar müşterek avarya olarak kabul olunur(ders notları DT 2). Dolayısıyla geminin yüzdürülmesi müşterek avaryasına yükte meydana gelen hasar dahil değildir.
Olayda bir de barınma müşterek avaryası söz konusudur. En yakın limana çekilmiş. Tehlike unsuru en az olan müşterek avarya türü barınma müşterek avaryasıdır. Dolayısıyla barınma limanına giriş çıkış masrafları, yükün boşaltılması, depolanması, bu arada geminin tamir edilmesi, yükün tekrar yüklenmesi barınma müşterek avaryasının doğrudan doğruya sonucu kabul edileceği için paylaştırmada yerini alır. Taşıyan hangi halde müşterek avaryada garamaye iştirak eder? Şahsi kusuru yoksa. Şahsi kusuru varsa iştirak edemez.
Varma limanında 400 çuval yükün eksik olmasından dolayı taşıyan sorumlu değildir. Belli değil kaydı olduğu için sorumlu değildir. Ben zaten konişmentoda neden kontrol edemediğimi gerekçeli olarak belirtmiştim der. Gönderilen bunun üzerine eksik yüklenmediğini, taşıma sırasında eksildiğini ispatlarsa ancak taşıyan sorumlu olur.
50 çuval yükün geminin 1 no’lu ambarından geçen yakıt borularındaki deliklerden sızan yakıtla kirlenmesinden taşıyan sorumlu mudur? “Bu arada yakıtın yükleme limanında yakıt alımı sırasında ambara sızdığı sabit olmuştur” dediği için başlangıçtaki elverişsizlikten ötürü taşıyan sorumlu olur. Bunu soruda vermeseydi tartışmaya açılabilirdi, çünkü karaya oturmuş bir gemi söz konusu. Acaba karaya oturma sonucu mu oluştu diye tartışmamız gerekirdi. Gerçi o halde de birşey değişmezdi, çünkü taşıma sırasında meydana geleceğinden yine taşıyanın sorumlu olduğu bir sebepten dolayı olacaktı.
Ayrıca 600 çuvalın da yırtık olması belli değil kaydına giremez. Çünkü çuvalın yırtık olması haricen belli olan bir durumdur. Haricen belli olan bir durum varsa bu konişmentoya kaydedilmelidir. Belli değil kaydı içerik ya da sayıya yöneliktir. Ambalajı kapsamaz. Yükleme esnasında yırtılsa da fark etmez. Çünkü yükleme konişmentosu zaten yükleme olduktan sonra düzenlenir. Bu nedenle konişmentoya bu durum dercedilmediği için taşıma sırasında yırtıldığı kabul edilir, taşıyanın ticari kusuru söz konusudur.
Tazminatın kapsamı nedir? Koli ya da ünite başı 666.67 SDR ya da brüt kilo başı 2 SDR’dir(1186/1). Hangisi

yüksekse o esas alınır. Yoksun kalınan kar kaybı vs zaten talep edilecektir. Çünkü kanun “her türlü zarar” demektedir. Gecikmede ise tazminat 1186/6 “Taşıyanın, taşıma süresinin aşılmasından doğan sorumluluğu, geciken eşya için ödenecek navlunun iki buçuk katı ile sınırlıdır; şu kadar ki, bu tutar, navlun sözleşmesine göre ödenecek toplam  navlun miktarından fazla olamaz.” olarak düzenlenmiştir.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Ödev örnek konular: Bağlama kütüğü(özellikle gemi sicilinden farkı), 1976 Londra Konvansiyonu(donatanın sorumluluğunun sınırlandırılmasına ilişkin olarak), taşıyanın hakları, taşıyanın geminin başlangıçtaki elverişsizlikten doğan sorumluluğu, taşıyanın gecikmeden doğan sorumluluğu, yüke özen borcu kavramı, gemi  alacaklısı hakkı(hukuki mahiyeti, etkisi, hangi alacaklar bu hakkı verir vs), ipoteğin kapsamı ve sigorta tazminatının rolü, çatmadan doğan zararlardan donatanın sorumluluğu(müşterek kusurlu çatma, tek tarafın kusuruyla çatma, kusursuz çatma, kıyasen çatma), kurtarma ücreti(kurtarma ücreti sözleşme ile kararlaştırılmamışsa dikkate alınacak kıstaslar, özel tazminata, Scopic Clause’una da girin), müşterek avaryada New Jason Clause’u(bu clause özellikle Amerikan Hukuku’nda uygulanmaktadır, taşıyanın paylaştırmada yerine alamayacağı yani müşterek avaryada garameye iştirak edemeyeceği kuralı vardı ama New Jason davasında taşıyanın şahsi kusuru olmadıkça paylaştırmada yerini alabileceği kararı verilmiştir, bizde ise bunun uygulanmasına gerek yoktur çünkü bizde zaten şahsi kusuru olmadıkça taşıyan paylaştırmaya katılır), müşterek avarya türleri(barınma, geminin yüzdürülmesi, karaya oturma vs türleri), müşterek avaryada dispatch(hakem dispeççi, kanuni dispeççi, dispeççi tayini, usul bilgileri), konişmentoda tahkim şartı(Londra tahkimi, New York tahkimi, bizde genelde Londra tahkimi uygulanır), deniz hukukunda arabuluculuk, sürastarya ücreti(hukuki mahiyeti, yüklemeyi geciktiren engeller, taşıyanın faaliyet sahası mı, taşıtanın faaliyet sahası mı, gencon hükümleri, sürastarya ücreti cezai şart mıdır tazminat mıdır, ikisi de değildir, taşıtanın yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde taşıyanın alması gereken ücrettir), navlun ücreti borçlusu kimdir(taşıtandır çünkü sözleşme tarafıdır ama gönderilen, taşıma işleri komisyoncusu, sigorta şirketi navlun borçlusu olabilir mi), Türk uluslararası gemi sicili, Siyasi 92 Konvansiyonu, 1978 tarihli Hamburg ve 1924 tarihli Lahey kuralları uyarınca taşıyanın sorumluluğu(bu çok geniş bir konu, taşıyanın sorumluluğu bakımından Hamburg ve Lahey kuralları kıyas edilebilir), 1968 tarihli Lahey Wizbi değişiklikleri, Rotterdahm kuralları ile Hamburg kuralları kıyası, Rotterdahm kuralları ile Lahey kuralları kıyası.


Bu not Zeynep Aysun Yıldız'ın notudur.


Muhammed Furkan KIZILATEŞ

Some say he’s half man half fish, others say he’s more of a seventy/thirty split. Either way he’s a fishy bastard.